Hiroshi Ikeda Shihan, Aikido eğitimine 1968 yılında Tokyo’da başlayan Hiroshi Ikeda Shihan şimdi 7. dan rütbesine sahiptir. Boulder Colorado’daki Boulder Aikikai’nin kurucusu ve baş eğitmenidir. Aşağıda çevirisini okuyacağınız röportaj yakın tarihli bir seminerde, Aikido Journal’dan Antonio Aloia tarafından yapılmıştır ve Hiroshi Ikeda Shihan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Aikido’nun mevcut durumu, Aikido’nun diğer savaş sanatlarıyla ilişkisi ve geleceği hakkında fikirlerini paylaşır.
Hiroshi İkeda Shihan ile 26 ağustos 2002’de Stanley Pranin tarafından yapılmış ve Aikido Journal’da yayınlanmış olan bir diğer röportajın çevirisini burada bulabilirsiniz.
Aikido Journal (Antonio Aloia): Benimle konuşmaya ve fikirlerinizi Aikido Journal topluluğuyla paylaşmaya zaman ayırdığınız için teşekkür ederim Ikeda Sensei.
Hiroshi Ikeda: Bu fırsat için ben teşekkür ederim.
Aikido sanatını desteklemek amacıyla yıllardır tartışılan ve uygulanan çok sayıda yaklaşım vardır. Bazıları işe yarıyor, ancak birçoğu gerçek bir sonuç vermiyor gibi görünüyor. Siz dojo’nuzu ilk açtığınızda, nasıl öğrenci kazandınız? Ne tür yöntemler kullandınız ve bunlar başarılı mıydı?
Boulder Aikikai, 1980 yılının Ağustos ayında kuruldu. O zamanlar tüketici interneti yoktu. Öğrencilere kulaktan kulağa ulaşıyorduk ya da görmeleri için süpermarketlere, restoranlara ve insanların uğradığı diğer yerlere posterler asıyorduk. Telefon rehberi ve Sarı Sayfalardaki reklamlar da işe yarıyordu. Bu yöntemler, o dönem için internet aramalarının bugün yaptığı etkinin aynısını yaptı.
Her zaman bir dojonun can damarının üyeler olduğu söylenir. Dojo’nuzun geçmiş ve mevcut üyelik istatistiklerine bakarak, yaş aralığınız nasıldı? Hangi yaş grupları ilgiliydi ya da yeterince temsil edilmiyordu?
1980’lerde 20’li ve 30’lu yaşlarda birçok insan pratik yapıyordu ve 1990’larda 30’lu ve 40’lı yaşlarında birçok insan vardı. 2000’li yıllarda 20’li yaşlarda Aikido çalışanların sayısı büyük ölçüde azalmıştı. Şu anda dojomdaki erkek/kız öğrenci oranı 7’ye 3’tür ve çoğunluğu erkektir. Uygulayıcıların çoğu, Asya ülkelerinden ve Kafkas kökenli insanlar.
Black Belt Magazine 1970’lerin sonlarında bir anket yürüttü ve yalnızca birkaç bin Amerikalının Aikido çalıştığını buldu. 1990’larda bu sayının onbinlerce olduğuna inanılıyordu. Dojo’nuz en büyük üyelik artışını ne zaman gördü? Belirli bir zaman veya yıl var mıydı? Sizce bu büyüme adına önemli bir nokta mıydı ?
1980’den 2000’e kadar olan 20 yıllık dönem sanırım birçok kişinin Aikido yaptığı bir dönemdi. Bunun nedenlerinden biri de çok sayıda savaş sanatları filminin olmasıydı. Bu filmlerin etkisiyle gençler ve her yaştan insanlar savaş sanatlarına ilgi gösteriyordu.
Sanatta ilerleyen öğrencilerin çoğu, aldıkları eğitimin karşılığını öğreterek geri vermek için istekli oluyorlar. Dojonuz gelecekteki eğitmenlerini nasıl geliştiriyor?
Aikido eğitmenleri, elbette, büyük mevcudiyete, adanmışlığa ihtiyaç duyan insanlardır. Yalnızca temel teknik bilgilerine sahip olmaları yeterli değildir. Aikido’nun gelişmesi ve serpilmesi için aynı zamanda önceki zamanların shihan’ları gibi mükemmel hareket becerilerine ve ilginç bir tekniğe sahip olmaları gerekir. Bu, sonraki dönemin eğitmenleri için zorunludur. Sadece tekniklerin basit formlarını öğreten bir eğitmen olmak, gelecekte hiçbir anlamı olmayan bir Aikido ile sonuçlanacaktır.
Günümüzde, eğitime yönelik tutum ve uygulamaya ayrılan süre, geçmişin uchideshi’lerinin -yatılı öğrenciler- deneyimlediğinden çok farklı. Mevcut ortamda iyi eğitmenler yetiştirmek oldukça zor. Dojomda çok fazla Aikido deneyimliyoruz ve bu deneyimler kendilerini geliştirebilmeleri adına öğrencilerin ufuklarını genişletiyor. Böyle bir ortamda, gelecek için bazı iyi eğitmenlerin gelişmesini bekleyebiliriz.
Kendi adıma daima geleceğe bakarak, kendimi geliştirmek için çalışıyorum ve ardından elde ettiğim sonuçları öğrencilerimle paylaşırım. Biraz da öğrenci kendini geliştirmek için çabalamaya başlarsa, işte oradan geleceğin hocasının çıkacağını umut edebilirim.
Sizce iyi bir eğitmen ile harika bir eğitmeni ayıran nedir? Öğrencilerle bağlantı kurabilme becerisi mi yoksa daha çok bir teknik yetenek mi? Kişilik bazı açılardan teknik becerilerden ağır basabilir mi?
Şu anda iyi bir öğretmen çeşitliliği olduğunu düşünüyorum. 1970’lerde Aikido Dünya Merkezinde çalışırken, O-Sensei’nin öğrencisi olan birçok eğitmen vardı. Teknik olarak çok üstün eğitmenlerdi. Eğitim sırasında bizi Aikido hakkında bir hikayenin içine çekiyorlardı ya da dersten sonra bir kafede daha ayrıntılı tartışılacak fikirler bırakıyorlardı. İlginç detaylardan bahseden shihan’lar vardı. Hepsi birbirinden farklıydı, ancak hepsi yıllarca çok ciddi bir şekilde O-Sensei’nin eğitimi altında çalışmışlardı. Bence onlar gerçek eğitmenlerdi ve aynı zamanda hepsi harika akıl hocalarıydı.
Böyle ciddi bir şekilde çalışanların iyi eğitmenler olacaklarını ve aynı zamanda büyük liderler olma potansiyeline sahip olacaklarını düşünüyorum.
Fransız Aikidoka Christian Tissier, dojoda çok ihtiyaç duyulan gençleri, yani 18-30 yaş grubunu çekmek için genç eğitmenlerin daha sık ders vermelerine izin verilmesini öneriyor. Bunun yaş sorunu için geçerli bir yöntem olduğunu düşünüyor musunuz? Başka hangi seçenekleri önerebilirsiniz?
İleriye dönük olarak, Aikido gençler tarafından inşa edilmelidir. Bu doğru. Ama genç bir eğitmen olsanız bile, teknik ve liderlik becerilerine sahip olmanız gerektiği kesindir. Aikido sadece insanları bir araya getirmek için değildir. O-Sensei Morihei Ueshiba’nın ruhunu iletmek gibi önemli bir görevi vardır.
Aikido’nun geleceği, önemli ölçüde genç eğitmenlere bağlı olarak değişecektir. Bu genç eğitmenler, gerçekten ciddi bir Aikido eğitimi aldıkları için mi yoksa sadece bir şekilde dan seviyesini elde ederek mi eğitmen olacaklar? Bu çok şeyi değiştirir. Büyükler aramızdan ayrıldığında, gençlerin Aikido geliştirmesi ve iyi hocaların çıkması dileğimdir. Bu genç eğitmenler teknik yeteneklerini ve Aikido’ya bakış açılarını dünya ile paylaşarak, Aikido’nun geleceğini değiştirecekler.
Son zamanlarda, Aikido Journal’ın Genel Yayın Yönetmeni Josh Gold, bir dizi başka savaş sanatları yazarıyla birlikte, Aikido’nun en az 2004’ten beri düşüşte olduğunu ve 2012 civarında büyük bir düşüşün meydana geldiğini iddia ediyor. Sizin bu konuda ne düşünüyorsunuz? Herhangi bir şekilde etkilendiniz mi?
Aikido popülasyonundaki değişim, her yerde olduğu gibi dojomda da görülüyor. Eğer yaşlılar artık ortalıkta yoksa ve gençler de artık Aikido’nun kapısını çalmıyorsa, sonuç olarak Aikido için bir felaket senaryosundan kaçınamayız.
Aynı yazarlar, Amerika genelinde Aikido ve diğer geleneksel savaş sanatları dojolarında 18 – 29 yaş grubunun neredeyse hiç olmadığını iddia etmektedir. Sizce düşüşün sebebi nedir? Geleneksel savaş sanatları, bu belirli yaş grubu olmadan hayatta kalabilir mi?
Bu durum sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde değil tüm dünyada yaşanıyor ve iyi bir çözümü yok. Ayrıca sebep bu olsun ya da olmasın 2000’li yıllardan itibaren giderek daha az savaş sanatları filmi vizyona giriyor.
Halkın genelinin savaş sanatları konusunda daha az bilinç sahibi olduğu söylenebilir. Savaş sanatları içeren filmlerde ve televizyon programlarında da bir değişiklik oldu. Pek çok genç, dövüş sporları yarışmaları içeren programları görmekle ilgileniyor. Bakış açısı değişti ve bu insanları dojolardan uzaklaştırıyor olabilir. Judo, Olimpik bir etkinliktir ve Avrupa’da popülerdir, ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde bir Judo dojosu bulmak zordur. İleriye dönük olarak, savaş sanatları, biz onları yeni bir şekilde düşünmedikçe düşüşü engelleyemeyebilir.
İleriye dönük olarak, savaş sanatları, biz onları yeni bir şekilde düşünmedikçe düşüşü engelleyemeyebilir.
Ne yazık ki hoşumuza gitse de gitmese de değişimin kaçınılmazlığı ile karşı karşıyayız. Dünya son 25 yılda önemli ölçüde değişti ve savaş sanatları da bundan muaf değil. Siz ve dojonuz bu tür bir değişikliğe nasıl uyum sağladınız?
Çağın trendi değişim olsa da bu değişikliği dojoda yapmak kolay bir iş değil. İlgi uyandıran yeni çalışma yöntemleri geliştirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Sizce Aikido gibi geleneksel savaş sanatları, değişen modern dövüş sporları ortamına ve Amerikan endüstri modeline nasıl uyum sağlayabilir? Okulların çağa ayak uydurarak gelenek ve bütünlüğü korumalarının bir yolu var mı?
Savaş sanatlarında bir gelenek var ama insanlar günümüzde her şeyin ve düşünme biçimlerinin değiştiği bir çağda yaşıyor. Dojo geleneğini sürdürmek günümüz insanına bağlıdır. Mümkünse, geleneksel Japon dojosunun geleneğini ve bütünlüğünü değiştirmeden sürdürmek istiyorum.
Judo ve Karate’nin üye sayıları en azından Aikido’ya göre tutarlı kaldığına göre, sizce Judo ve Karate bu tür değişikliklere nasıl uyum sağladı veya neden son yıllarda Aikido ile aynı düşüşü yaşamadı?
Bunun bir nedeni Judo ve Karate müsabakalarının olması. Aikido’nun müsabakası yoktur. Geçmişte saygı gören müsabakasız savaş sanatlarına artık daha az değer verildiğini düşünüyorum. İnsanların yarışmaya ilgi duyduğu bir dönemdeyiz.
Savaş sanatçıları, özellikle dojo sahipleri sektördeki değişiklikleri tartışırken, çoğu kişi Karma Dövüş Sanatları (MMA) ve Brezilya Jiu-Jitsu’nun (BJJ) iki ana faktör olarak yükselişine işaret ediyor. MMA ve BJJ gerçekten geleneksel savaş sanatlarının düşüşüne katkıda bulunan faktörler mi ve eğer öyleyse, bu sanatlar Aikido, Judo ve Karate gibi diğer Japon savaş sanatlarına kıyasla ne sunuyor?
Kısaca söylemek gerekirse, Japonya’nın savaş sanatları eğitimi birçok basit dersin bir araya gelmesinden oluşur. Televizyonda yarışmaları izleyerek insan yapılanları yakından görme avantajına sahip olur. Kendini ringde dururken hayal edebilir. Belki de bu boşluk alemine girer. Ayrıca gençleri izlemek insanları etkiler. Kendilerin yapabilirler mi veya eğitimin zorluğuna dayanabilirler mi gibi şeyleri düşünmeden, sadece bundan zevk alırlar. Çünkü asla yapmayacakları bir şeyi yapmayı hayal edebilirler.
Judo ve Karate, Aikido ile aynı hızlı düşüşü yaşamıyor gibi göründüğüne göre, rekabetin yanı sıra Judo ve Karate’de, Aikido’nun sunmadığı bir şey var mı?
Aikido, Judo, Karate ve tüm diğer savaş sanatlarının amacı elbette gelişmektir. Judo ve Karate’nin günümüz gençlerine uygun yarışmaları var. Bu, savaş sanatları ruhunun asıl amacı söz konusu olduğunda tamamen farklı bir dünya mı acaba? Eğitime devam etmenin amaçlarından biri sabrı geliştirmektir. Judo, Karate gibi yarışması olan sanatlarda, müsabakalarda rakiplerle karşılaşarak sabır gelişir. Aikido, İaido ve Kyudo gibi savaş sanatlarında sabır, kişinin kendisiyle mücadelesiyle gelişir. Aikido, sakinliğin ürettiği sabrı sağlar ve yarışmalı sanatlar, eylemin ürettiği sabrı geliştirir.
Hiroshi İkeda Shihan yönetiminde düzenlenen Köprü ve Dostluk Seminerlerine İstanbul Aikikai ev sahipliği yapmaktadır.
Fotoğraf 2018 seminerinden.
Aikido, bağlantı ve birlik fikri etrafında toplanmıştır; hem matın üzerinde hem de dışında. Dojo topluluğunuzu nasıl tanımlarsınız? Size göre, dojo topluluğunuz dünya çapındaki Aikido topluluğunun birlik kültürüyle hangi yönlerden örtüşüyor ya da farklılık gösteriyor?
Tüm savaş sanatlarında “Musubi” veya bağlantı esastır çünkü “Musubi” olmadan diğer kişiyi kontrol edemezsiniz. Aikido’da “Musubi” kelimesini çok sık duyarız. “Musubi” olmadan Aikido teknikleri uygulanamaz. Aikido’daki “Musubi” kelimesi üzerinde daha ciddi düşünmemiz gerektiğine inanıyorum.
Size göre, aynı kültürel köken göz önüne alındığında, Aikido topluluğu diğer Japon savaş sanatlarıyla nasıl karşılaştırılır?
Savaş sanatlarını öğrenmenin temel amacı, antrenman yaparak kendini geliştirmektir. Bu çay töreni, çiçek aranjmanı, kaligrafi, Zen ve diğer sanatlarda da ortaktır.
Yazar Nick Porter, Aikido müfredatının başlangıcından beri aynı kaldığını iddia ediyor ve şunu soruyur: “Özellikle daha modern tarzların popülerliği artarken, Aikido neden kendi müfredatını zamanla değiştirmedi veya düzenlemedi? ” Aikido’nun genel müfredatının bugünün modern çağı için güncellenebileceğini düşünüyor musunuz? Öyleyse bu güncelleme, sanatın kimliğini kaybetmeden nasıl yapılabilir?
Aikido’nun temeli O-Sensei Morihei Ueshiba tarafından oluşturulmuştur. Bu temel değiştirilemez. Ancak O-Sensei Morihei Ueshiba’nın birçok öğrencisi, O-Sensei’den öğrendikleri temeli kullanarak farklı Aikido formları ortaya çıkarmıştır. Sanırım bu farklı biçimleri tanıdığımız birçok shihan ile gördük.
Aikido’nun ruhunu ve temelini değiştiremeyiz ama Aikido’nun dış formu değişiyor. Aikido hiçbir şekilde değişemeyecek, sabit bir şey değildir. Gelecekte, yeni nesil insanların, O-Sensei’nin yarattığı Aikido temelinden yararlanarak, pek çok kişinin ilgi duyacağı farklı Aikido tarzları geliştireceklerini umuyorum.
Aikido, antrenman yapan bireyler kadar çeşitli olabildiğinden, birçok eğitmen ve dojo diğer stil ve sanatlardan çeşitli konseptler ve eğitim yöntemlerini Aikido çalışmalarına uyarlamıştır. Dojo’nuzun müfredatı güncel kalmak için böyle bir ekleme veya çıkarma yaptı mı?
Aikido tekniği değiştirilemeyen bazı temel hareketlerden oluşur. Bu temel hareketler herkesin özgürce manipüle edebileceği bir şey olursa, herkesin kendi Aikido’sunu geliştirmesine yol açar. Ancak bunun için birçok yeni şey öğrenmemiz gerekir, aksi takdirde uyarlanabilme becerimizi kaybederiz ve katı hale geliriz. Dojomda öğrenciler, Aikido’nun hem eski, hem de yeni formlarının farkındadır. Amaç, her ikisini de deneyimlemeleri ve birey olarak kendilerini geliştirmeye devam etmeleridir.
Bugün yeni bir dojo açacak birine ne tavsiye edersiniz?
Dojo bir eğlence yeri değildir, kişinin ciddi bir şekilde antrenman yapabileceği bir yerdir. Disiplinsiz bir mekan dojo değildir, sadece insanların bir araya geldiği bir yer haline gelmiştir. Buddha’nın eğitim aldığı herhangi bir yere dojo denildiği söylenebilir.
Bu röportaja zaman ayırdığınız için teşekkür ederim Sensei.
Ben teşekkür ederim, Antonio.
Hiroshi İkeda Shihan ile 26 ağustos 2002’de Stanley Pranin tarafından yapılmış ve Aikido Journal’da yayınlanmış olan bir diğer röportajın çevirisini burada bulabilirsiniz.
Web Sitesi: https://www.hiroshi-ikeda.com/
Kaynak : Aikido Journal – Hiroshi Ikeda on Tradition and Change in Aikido
Çeviri : Oğuzhan Yılmaz
Fotoğraflar : Aikido Journal – Metnin asıl kaynağından alınmıştır.