Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Aydınlanmış Bir Toplum Yaratmak

Thich Nhat Hanh – 2012

İçinde yaşadığımız dünya küreselleşmiştir. Dünyanın farklı köşelerindeki ekonomiler bizi de etkiler. Politikamız, eğitimimiz ve kültürel tüketimimiz küresel ölçekte gerçekleşir. Etik ve ahlak anlayışımızın da küreselleşmesi gerekir. Yeni küresel düzen küresel etik gerektirir. Küresel etik zamanımızın gerçek zorluklarını ele almanın anahtardır.


Dünyanın her yerinde iklim krizi, terör ve farklı dinlere mensup insanlar arasında savaşlarla karşı karşıyayız. Fanatiklik, dışlanma, ayrımcılık, şiddet, ekonomik kriz ve çevrenin yok edilişi hepimizi etkiler. Doğru kararlar vermek ve akıllıca davranabilmek için tüm bu acılara derinlemesine bakmamız gerekir. Pek çok gelenekte olduğu gibi küresel acılarımızın sebeplerini bulmak için hep birlikte oturmalıyız. Eğer netlik, sakinlik ve huzurla derinlemesine bakarsak, acılarımızın sebeplerini görebilir, onların köküne inip dönüştürür ve bir çıkış yolu bulabiliriz.

Küresel bir teklif

Her biri kendi değerlerine, davranış biçimlerine ve etik kriterlerine sahip pek çok farklı kültür ve milletiz. Her ülke ve kültür güzel bir şey sunar. Küresel etik kurallarının yazılması, kolektif bilgeliğimizden beslenecektir. Dünyanın tüm insanlarından ve geleneklerinden edindiğimiz içgörü ile, karşılıklı saygı çerçevesinde küresel bir etik yaratabiliriz.

Bazı insanlar etik kurallarını dinlerine dayandırırlar. Neyi gözlemlediğinize bakmadan, doğru ve yanlışı söyleyen bir tanrının varlığına inanıyorsanız, o zaman doğru eylemde bulunmak için sadece din tarafından konulan kurallara uymanız yeterlidir. Kimileri, yalnızca eylemlerinin mantıklı sonucuna bakarak bilimsel veya faydacı bir yaklaşım izler. 

Budist etik ilkelerini gündelik hayata uygulamak

Bağlantılı Budizm kavramını Vietman Savaşı sırasında yarattık. Savaş sırasında keşişler, rahibeler ve sıradan insanlar olarak çoğumuz oturma ve yürüme meditasyonu yaptık. Ama etrafımıza düşen bombaları, yaralı çocuk ve yetişkinlerin çığlıklarını duyardık. Meditasyon yapmak, neler olup bittiğinin farkında olmaktır. Etrafımızda yaşanan, pek çok insanın ızdırap çekmesi ve yaşamlarının yıkımı idi. Bu yüzden biz de içimizdeki ve etrafımızdaki bu acıları dindirmek için bir şeyler yapma arzusu ile motive olduk. Tapınaktan çıkıp bu acıyı dindirmeye yardım etmemiz gerekiyordu. Diğerlerine hizmet bu anlamda hizmet edebilmemiz için bize sağlamlık ve huzur veren oturma ve yürüme meditasyonu yapmak istedik. İnsanların hala bombaların altında koşuşturduğu yerlerde, acının yanıbaşından farkındalıkla yürüdük. Yaralanmış çocuklarla ilgilenirken farkındalıkla nefes aldık. Eğer hizmet ederken çalışmasaydık kendimizi kaybeder, tükenir ve kimseye yardım edemezdik.

Bağlantılı Budizm bu zor durumun içinden doğmuştur. Etraftaki acıya cevap olurken pratiğimizi korumayı istedik. Bağlantılı Budizm sadece sosyal problemleri kapsayan bir Budizm değildir. Bağlantılı Budizm her nerdeysek, her ne yapıyorsak her hangi bir anda farkındalık çalışmasını uygulamak anlamına gelir. Yalnızken, yürürken, otururken, çayımızı içerken ya da kahvaltımızı yaparken de Bağlantılı Budizm çalışıyor olabilirsiniz. Bu yolu sadece kendimiz için değil, aynı zamanda başkalarına yardım edebilmek ve tüm yaşamla bağlantı kurabilmek ve elbette kendimizi korumak için de uyguluyoruz. Bağlantılı Budizm sadece kendine yardım etmek değildir. Daha güçlü ve sağlam, diğerlerine daha bağlı ve her canlının mutluluğuna daha adanmış hissetmemize yardım eder. 

Bağlantılı Budizm hayatın içine sızan Budizm’dir. Eğer Budizm bağlantılı değilse, gerçek Budizm değildir. Bu, tüm niyetleri ve eylemleri acıyı dindirmek olan bodhisattvaların tutumudur. Meditasyon ve farkındalığı sadece kendimiz için uygulamıyoruz; tüm varlıkların ve Dünyanın kendisinin ıstırabını dindirmek için pratik yapıyoruz. Birlikte var olma anlayışıyla – diğer tüm varlıklarla doğal olarak birbirimize bağlıyız – biliyoruz ki, diğer insanlar daha az acı çektiğinde, biz de daha az acı çekiyoruz. Ve biz daha az acı çektiğimizde, diğer insanlar daha az acı çeker.

Şimdi, Bağlantılı Budizm’in yanı sıra “uygulamalı Budizm” terimini kullanıyoruz. “Uygulamalı” bilimde sıklıkla kullanılan bir kelimedir ve biz bunu burada bilinçli olarak gerçeklik anlayışımızın her durumu açıklığa kavuşturmak ve dönüştürmek için bir yol bulmak için kullanılabileceğini söylemenin bir yolu olarak kullanıyoruz. Budizm’de ışık tutmak ve sorunun çözülmesine yardımcı olmak için her durumda kullanılabilecek bir şey vardır. Her durumu şefkat ve anlayışla ele almanın bir yolu vardır, böylece ıstırap azaltılabilir. Uygulamalı Budizm’in özü budur.

Başlangıç Noktası

Farkındalık Budist etiğinin temelidir. Farkındalıklı olmak ne anlama gelir? Her şeyden önce, durup içinde bulunduğumuz anda neler olup bittiğini derinlemesine gözlemlememiz anlamına gelir. Bunu yaparsak, içimizdeki ve etrafımızdaki acıları görebiliriz. Bu acının nedenlerini görmek için konsantrasyonla derinlemesine bakma pratiği yapabiliriz. Acıyı dindirmek için ne tür bir eylemde bulunabileceğimizi bilmek için acıyı anlamamız gerekir. İçgörümüzü paylaşmak ve ne tür bir eylemin bu acının dönüşümüne yol açabileceğini anlamak için başkalarının içgörüsünü, sangha’mızın – daha geniş uygulayıcı topluluğumuzun – farkındalığını kullanabiliriz. Kolektif bir içgörüye sahip olmak, sadece bir kişi için değil hepimiz için acının sona ermesine yol açacak karşılıklı fayda sağlayan yolu görmemize yardımcı olacaktır.

Erdemli Yol

Vietnamca’da etiği dao duc, yani erdemli yol olarak tercüme ederiz. Duc, dürüstlük, doğruluk ve anlayış anlamında erdem demektir. Kelime küçüktür ama çok şey ifade eder – bağışlayıcılık, merhamet, hoşgörü ve ortak insanlık duygusu – herkesin ihtiyacı olan iyi şeyler. Yol, kendimizi dönüştürmemize yardımcı olacak ve herkese mutlu bir yaşam getirecek türden erdemli davranışlar sunabilmelidir. Erdemli birinin özelliklerine sahip olduğumuzda, insanlara acı çektirmeyiz. Bu tür bir erdem bize bir kılavuz, başkalarına veya kendimize acı çektirmeyen bir davranış biçimi sunar.

Etiği tercüme etmenin bir başka yolu da luong li‘dir ve insanların birbirlerine karşı davranışları demektir. Luong insanların ahlakı, li ise doğru davranış ve doğru eyleme yol açan temel ilkeler anlamına gelir. İki ifadeyi bir araya getirdiğinizde, herkesin kabul ettiği ahlaki davranış anlamına gelen dao li luong thuong elde edersiniz. Thuong yaygın, sıradan, herkesin kabul edebileceği, üzerinde fikir birliği olan şey anlamına gelir. Etik tutarlı bir şeydir; günden güne değişmez. Yani bu bir tür kalıcı etik anlamına gelir, üzerinde anlaşabileceğimiz temel ilkeler daha fazla anlayış ve kabule yol açar.

Farkındalık, Konsantrasyon ve İçgörü

Buddha, ilk öğrencilerine verdiği ilk öğretiden itibaren, hem bireysel hem de kolektif olarak zorluklarımızı nasıl dönüştürebileceğimiz konusunda çok net ve pratikti. Öğretileri günlük yaşamlarımızda nasıl uygulamaya koyacağımıza odaklanmıştı. Bu etiktir. Uygulama çok önemlidir çünkü uygulama farkındalık, konsantrasyon ve içgörü yaratır. Bu üç enerji tüm Budist pratiklerin ve Budist etiğin temelidir.

Budist etiği hakkında bu üç enerjiden bahsetmeden konuşamayız. Farkındalık, konsantrasyon ve içgörü; bizi huzur ve mutluluğa, dönüşüm ve şifaya götürecek bir yol inşa etmemize yardımcı olur. Etiğe soyut olarak odaklanmamamız çok önemlidir. Temel pratiğimiz farkındalık, konsantrasyon ve içgörü enerjisini üretme pratiğidir. Bize rehberlik etmesi ve kendimize ve dünyaya şefkat, anlayış, uyum ve barış getirmemize yardımcı olması için içgörümüze güveniriz.

Etik ve ruhani uygulamalarınız birbiriyle bağlantılıysa, etik yolunuzu takip edebilir ve ondan beslenebilirsiniz.

Geçenlerde bir Hıristiyan ilahiyatçı bana küresel bir maneviyatın nasıl sağlanabileceğini sordu. Benimle röportaj yapan kişi ruhani olan ile etik olan arasında bir ayrım yapıyor gibiydi ancak bu ikisi arasında her zaman bir ilişki vardır. Her şey ruhani olabilir. Çayımı farkındalıkla elime aldığımda, çayıma farkındalıkla baktığımda ve çayımı farkındalıkla içmeye başladığımda, çay içmek çok ruhani bir hale gelir. Dişlerimi farkındalıkla fırçaladığımda, dişlerimi fırçalamaktan keyif alacak zamana sahip olmanın harika olduğunun farkında olarak, hayatta olduğumun farkında olarak, yaşamın harikalarının etrafımda olduğunun farkında olarak ve dişlerimi sevgiyle ve neşeyle fırçalayabileceğimin farkında olarak, diş fırçalamak ruhani hale gelir. Tuvalete gittiğinizde, dışkıladığınızda veya idrarınızı yaptığınızda, eğer farkındaysanız, bu da çok ruhani olabilir.

Dolayısıyla etik ve ruhani olan arasında derin bir bağ vardır. Etikte ruhani olanı göremiyorsanız, etiğiniz boş olabilir. Bu etik kurallara göre yaşayabilirsiniz ama nedenini bilmezsiniz ve bu yüzden de bundan keyif alamazsınız. Etik ve ruhani uygulamalarınız birbirine bağlıysa, etik yolunuzu takip edebilir ve ondan beslenebilirsiniz.

Buddha‘nın İlk Öğretisi

Yüzlerce yıl önce, Hindistan’ın Bodhgaya kentinde kutsal bir incir ağacının altında Buddha uyandı; derin bir uyanış yaşadığını fark etti. Uyandıktan sonra ilk düşüncesi, her canlı varlığın bu uyanma kapasitesine sahip olduğunun farkına varmak oldu. Başkalarının içgörü ve aydınlanmayı fark etmesine yardımcı olacak bir yol yaratmak istedi. Buddha bir din yaratmak istememişti. Bir yolu takip etmek için bir yaratıcıya inanmak zorunda değilsiniz.

Buddha aydınlandıktan sonra Bodhi ağacının altında oturmaktan, Neranjara Nehri kıyısında yürüyüş meditasyonu yapmaktan ve yakındaki bir nilüfer havuzunu ziyaret etmekten hoşlanırdı. Yakındaki Uruvela köyünden çocuklar onu ziyarete gelirdi. Onlarla oturup meyve yer ve onlara öyküler şeklinde öğretiler verirdi. Uygulama ve uyanış deneyimini en yakın beş arkadaşı ve eski uygulama ortaklarıyla paylaşmak istiyordu. Onların şimdi Benares yakınlarındaki Geyik Parkı’nda yaşadıklarını duymuştu. Bodhgaya’dan Geyik Parkı’na yürümesi yaklaşık iki hafta sürmüş. Her adımdan keyif aldığını hayal edebiliyorum.

Buddha beş arkadaşına verdiği ilk öğretide etik yol hakkında konuşmuştur. İçgörü ve aydınlanmaya giden yolun, doğru uygulamanın sekiz yolu olarak da adlandırılan sekiz katlı asil yol olduğunu söylemiştir. Sekiz katlı yol Buddha’nın dört yüce hakikatinin dördüncüsüdür. Dört yüce hakikati anlar ve bunların içgörüsünü günlük yaşamlarımızdaki eylemlerimize yön vermek için kullanırsak, o zaman huzur ve mutluluğa giden yolda ilerlemiş oluruz.

Çevirenin notu: Burada ve yazının devamında söz edilen 8 Katlı Asil Yol ve 4 Yüce Hakikat kavramlarınına kullanılan asil ve yüce kelimelerinin Sanskritçe asılları –arya– aynıdır. Ancak konuya ilgili bir çok kitapta ve kaynakta yapılan çevirilere baktığımızda asil ve yüce kelimelerinin her ikisinin de kullanıldığını görürüz.
Bu yüzden metnin devamında okuma kolaylığı sağlamak ve kavramları karıştırmamak adına
”8 Katlı Asil Yol” ve ”4 Yüce Hakikat” olarak kullanacağız.

Eyleme giden yol

Dört yüce hakikat Budizm’in küresel bir etiğe katkısının temelini oluşturur. Bu hakikatler şunlardır: acı vardır; acının nedenleri vardır; acının üstesinden gelinebilir; acının sona erdirilmesine giden bir yol vardır.

Dördüncü yüce hakikatte yer alan sekiz katlı asil yol da dahil olmak üzere dört yüce hakikat, Buddha’nın acıları ele alma ve hafifletme stratejisidir. hakikatlere “yüce”, Sanskritçe’de arya denir çünkü acıların sona ermesini sağlarlar. Dört yüce hakikat acı çekmekle ilgilidir ama aynı zamanda mutlulukla da ilgilidir. Acı vardır ve içimizdeki ve etrafımızdaki acıyı dindirmek için bir şeyler yapabiliriz. Mutluluk, dönüşüm ve şifa mümkündür. Bu hakikatler bizi istediğimiz mutluluğu yaratmak için harekete geçmeye teşvik eder. Kendi dönüşümümüz için etik bir yol sunarlar.

İkilikçi Olmayan

Eğer mutluluk mümkünse, Buddha neden önce acı ve hastalıktan bahsediyor? Neden sadece mutluluktan ve mutluluğa giden yoldan bahsetmiyor? Buddha acı çekmekle başlar çünkü mutluluk ve acının birbiriyle bağlantılı olduğunu bilir. Istırap mutluluğu içerir. Mutluluk acıyı içerir. Acı çekmek faydalı olabilir. Bize içgörü ve mutluluk için gerekli olan şefkat ve anlayışı öğretebilir.

Mutluluk ve acı birbirine zıt değildir. Bu tür ikilikçi olmayan düşünce Budistlerin küresel bir etiğe katkısının temel unsurlarından biridir. Kötü olmadan iyi mümkün değildir. İyi, kötü var olduğu için vardır. Buddha iyi ve kötünün nesnel gerçeklikler değil, zihnimizin ürünleri olduğunu öğretmiştir. Varlık ve yokluk gibi bunun gibi pek çok zıtlık çifti vardır. Varlığın yokluğun karşıtı olduğunu düşünme eğilimindeyizdir. Yokluk kavramına sahip olmadıkça varlık kavramına da sahip olamayız. Sağ kavramı olmadan sol kavramına sahip olamayız. Ama aslında gerçeklik hem varlığı hem de yokluğu aşar. Varlık ve yokluk basitçe kavramlardır; aynı gerçekliğin iki yüzüdürler.

İkilikçi olmayan düşünce, Budistlerin küresel bir etiğe katkısının temel unsurlarından biridir. Kötü olmadan iyi mümkün değildir. Kötü var olduğu için iyi de vardır.

Solu ve sağı düşünün. Sağı ortadan kaldırıp sadece solu tutamazsınız. Elinizde bir kalem olduğunu ve kalemi ikiye bölerek sağ tarafını ortadan kaldırmaya kararlı olduğunuzu düşünün. Bir yarısını atar atmaz, geriye kalan parçanın kesik ucu yeni sağ olur. Solun olduğu her yerde sağ da vardır. Aynı şey iyilik ve kötülük için de geçerlidir. İyilik kavramı ve kötülük kavramı birbirlerinden doğar. Gerçeklik, iyilik ve kötülük kavramlarını aşar.

Özne ve nesne bir başka karşıtlık çiftidir. Bilincimizi içimizdeki bir şey, dünyayı ise dışımızdaki bir şey olarak düşünme eğilimindeyiz. Özne ve nesnenin birbirinden bağımsız olarak var olduğunu varsayarız. Ancak özne ve nesne birbirinden ayrı değildir. Birbirlerini doğururlar. Gerçeklik her ikisini de aşar. Gerçekliği zaman içinde gözlemler ve ikilikçi olmayan öğretisini gerçekten tadarsak, doğru anlayışa sahip oluruz.

Sekiz katlı asil yolun ilk yönü olan bu görüşe sahip olduğumuzda, yolun diğer yönleri bunu kolayca takip eder. Doğru düşünme, doğru konuşma, doğru eylem, doğru geçim, doğru çalışkanlık, doğru farkındalık ve doğru konsantrasyonun hepsi doğru görüşe sahip olduğumuzda ortaya çıkar. Budistlerin küresel bir etiğe katkısı hiçbir dogma içermez. Kendisinin doğru olduğunu ve diğer her şeyin yanlış olduğunu söylemez. Bu anlayış Buddha’nın derin pratik ve derin gözlem yoluyla keşfettiği şeydir. Her birimiz farkındalık ve derin gözlem pratiği yapmalıyız ki hakikati kendimiz bilebilelim ve böylece sadece bir başkasının öğretisini takip etmememiş oluruz. 

Her Gerçek Diğerlerini İçerir

Gerçekliğin ikili olmayan doğası da dört yüce hakikatin bir parçasıdır. Dört hakikat olmasına rağmen, her bir hakikat diğerlerini içerir; birbirlerinden tamamen ayrı düşünülemezler. Bir yüce hakikati tam olarak anlarsanız, dördünü de anlamış olursunuz. Acı çekmeyi gerçekten anlamaya başlarsanız, onun sona erdirilmesine giden yolu da anlamaya başlamış olursunuz. Dört hakikat birbiriyle ilişkilidir. Her biri diğerlerini içerir.

İlk yüce hakikat acıdır. İkinci yüce hakikat acının sebepleri, bizi acıya götüren yola sokan düşünceler ve eylemlerdir. Üçüncü yüce hakikat esenliktir, acının sona erdirilmesidir. Dördüncü yüce hakikat esenliğe götüren yoldur, sekiz katlı asil yoldur.

İkinci yüce hakikat acıya yol açan eylemdir ve dördüncü yüce hakikat esenliğe yol açan eylemdir, dolayısıyla bir anlamda iki neden-sonuç çiftidirler. İkinci yüce hakikat (kötülük yolu) bizi birinciye (kötülüğe) götürür ve dördüncü yüce hakikat (sekiz katlı asil yol) bizi üçüncüye (esenliğe, kötülüğün sona ermesine) götürür. Ya asil yolda yürüyoruzdur ya da kendimize ve başkalarına acı getiren asil olmayan yoldayızdır. Her zaman ya bir yolda ya da diğerindeyizdir.

Farkındalıklı Nefes 

Dört yüce hakikat basitçe entelektüel olarak anlaşılamaz. İkilikçi olmayan, boşluk, benliksizlik, varlıklar arası olma ve anlamsızlık gibi ancak pratik yoluyla anlaşılabilecek temel fikirler içerirler. Buddha’nın temel pratiği bilinçli nefes almaktır. Herhangi bir etik eylemde bulunmadan veya bunu uygulamadan önce nefesimizle başlamamız gerekir. Nefesimizin farkında olmak bizim için mevcut olan ilk pratik etik eylemdir. İnsanoğlunun temel ıstırabını ve bunu nasıl dönüştürebileceğimizi gerçekten anlamaya başlamamızın tek yolu budur.

Bir şeyi etkili ve etik bir şekilde yapmak için, acıyla başa çıkabilmek adına en iyi halimizde olmamız gerekir.

Etrafımızdaki tüm acılara, yoksulluğa, şiddete veya iklim değişikliğine baktığımızda, bunları hemen çözmek isteyebiliriz. Bir şeyler yapmak isteriz. Ancak bir şeyi etkili ve etik bir şekilde yapabilmek için, acıyla baş edebilecek en iyi benliğimizde olmamız gerekir.

Durabilmek, nefes alabilmek ve farkındalık içinde yürüyebilmek veya hareket edebilmek uygulamanın anahtarlarıdır. Her yerde, her zaman yapılabilir. Şöyle diyebiliriz:

Nefes alıyorum, bunun benim nefes alışım olduğunu biliyorum.
Nefes verirken, bunun benim nefesim olduğunu biliyorum.

Çok basit ama çok etkilidir. Dikkatimizi nefes alışımıza ve verişimize verdiğimizde, geçmişi düşünmeyi bırakırız, geleceği düşünmeyi bırakırız ve evimize, kendimize dönmeye başlarız. Politikacılar, bilim insanları veya ekonomistler için bile yapılması gereken ilk şey kendine dönmektir. Bu uygulamanın sizin için geçerli olmadığını düşünmeyin. Eğer kendimize dönmezsek, en iyi halimizde olamayız ve dünyaya en iyi şekilde hizmet edemeyiz. En iyi olmak için kendimiz olmalıyız. Varoluş kalitemiz eylemlerimizin kalitesinin temelidir.

Nefes alıyorum, tüm vücudumun farkındayım.
Nefes veriyorum, tüm vücudumun farkındayım.

Farkındalıkla nefes almak bizi bedenlerimize geri getirir. Önce bedenlerimizi kabul etmeliyiz çünkü gerginlik ve acı bedende birikir. Bu şekilde nefes alarak zihin ve beden arasında bir tür aile bağı yaratırız. Zihin bedenlenmiş bir zihin haline gelir.

Eğer gerçekten farkındaysak, bedenlerimizde gerginlik ve acı olduğunu biliriz. İçimizdeki gerilimi ve acıyı nasıl serbest bırakacağımızı bilmezsek elimizden gelenin en iyisini yapamayız.

Nefes aldığımda bedenimdeki gerginliğin farkındayım.
Nefes vererek bedenimdeki tüm gerilimi serbest bırakıyorum.

Kendimizi geliştirmek, gerginliğimizi ve acılarımızı serbest bırakmak için hemen bir şeyler yapabiliriz. Böylece daha net görebilir ve hareket edebiliriz. Farkındalıklı nefes alışımızla beden ve zihin bir araya gelir, şimdi ve burada kurulur ve hayatımızdaki zor durumlarla daha kolay başa çıkabiliriz. Farkındalıklı nefes almak bedenimize daha fazla esenlik getirir. Bir nefeste bedenimizdeki gerilimi fark edebilir ve serbest bırakabiliriz.

İçimizdeki acı verici duyguları fark etmemize yardımcı olması için nefes alış ve verişimizi kullanabiliriz. Nefes alışımızla bu duyguları kabul edebilir ve nefes verişimizle onları bırakabiliriz.

Nefes alırken, acı veren bir duygunun ortaya çıktığının farkındayım.
Nefes verirken acı veren duyguyu serbest bırakıyorum.

Bu, bedenlerimizin gerginliği ve acıyı serbest bırakmasına yardımcı olmanın şiddet içermeyen ve nazik bir yoludur.

Neşe hissi, mutluluk hissi yaratmak için bilinçli nefes alma pratiği yapmak mümkündür. İyi beslendiğimizde ve nasıl neşe yaratacağımızı bildiğimizde, içimizdeki ve dünyadaki derin acıyla başa çıkabilecek kadar güçlü oluruz.

Bir nefes alıp vererek dört yüce gerçeğin hepsini uygulayabiliriz: gerginliğimizi veya acımızı kabul eder ve onu gerçek adıyla çağırırız. Onu salıverir ve esenliğin ortaya çıkmasına izin veririz.

Thich Nhat Hanh
(2012)


Daha fazlasını Thich Nhat Hanh arşivinde bulabilirsiniz.

Kaynak: Creating an Enlightened SocietyThich Nhat Hanh
Çeviren: Yağmur Kutlar

Kapak Görseli: Diego Madrigal – Pexels

Bir yorum bırakın

0/100

Total
0
Share