Soru: Sigara ve tütün çiğneme gibi kötü alışkanlıklardan nasıl kaçınabiliriz?
S. N. Goenka: Sigara içmek ya da tütün çiğnemek dışında bağımlılığın bir çok şekli vardır. Vipassana çalıştığınız zaman bağımlılığınızın belli bir maddeye karşı olmadığını anlayacaksınız. Sigaraya, alkole, uyuşturuculara ya da tütüne bağımlıymışsınız gibi görünse de gerçekte bedende gerçekleşen belli bir duyuma bağımlısınız. Sigara içtiğinizde bedende bir duyum ortaya çıkar. Tütün çiğnediğinizde bedende bir duyum ortaya çıkar. Bir uyuşturucu aldığınızda bedende bir duyum ortaya çıkar. Benzer şekilde öfkeye ya da tutkuya bağımlı olabilirsiniz; bunlar da bedensel duyumlarla bağlantılıdır. Asıl bağımlılığınız duyumlardır. Vipassana aracılığıyla bu bağımlılıktan kurtulursunuz. Böylece tüm dışa dönük bağımlılıklarınızdan da kurtulursunuz. Bu çok doğal, çok bilimseldir. Sadece deneyin ve nasıl çalıştığını görün.
Soru: Bu teknik çok pratik, ancak herkes bundan yararlanabilir mi? -Mesela uyuşturucu veya alkol gibi şiddetli bağımlılıklardan muzdarip olanlar bile!
Mr. S. N. Goenka: Bağımlılıktan bahsettiğimizde, sadece alkol veya uyuşturucuya değil, aynı zamanda tutkuya, öfkeye, korkmaya, egoizme bağımlılık da söz konusudur; bunların hepsi bağımlılıktır. Bütün bunlar, kirliliklerinize bağımlılıktır. Entelektüel düzeyde bunu çok iyi anlarsınız: “Öfke benim için iyi değil. Tehlikeli. Çok zararlı ” dersiniz. Ama öfkeye bağımlısınız, öfke yaratmaya devam edersiniz. Ve öfke geçtiğinde, tövbe etmeye devam eder; “Ah! Bunu yapmamalıydım. Kızgın olmamalıydım.” dersiniz. Anlamsız! Bir dahaki uyarıcı geldiğinde tekrar kızarsınız. Bundan kurtulmuyorsunuz çünkü zihninizin davranış kalıplarının derinliğinde çalışmıyorsunuz. Öfke, bedeninizde akmaya başlayan belirli bir kimyasal ile başlar. Zihin ve maddenin etkileşimiyle -ki biri diğerini etkiler- öfke çoğalmaya devam eder.
Bu tekniği uygulayarak, bu belirli kimyasalın akışıyla ortaya çıkan duyumu gözlemlemeye başlarsınız. Ona tepki vermezsiniz. Bu, o andaki öfkeyi üretmediğiniz anlamına gelir. O an birkaç saniyeye, ardından birkaç dakikaya dönüşür ve siz geçmişte olduğu gibi bu akıştan kolayca etkilenmediğinizi görürsünüz. Öfkenden yavaş yavaş çıkmaya başlarsınız.
Bu kurslara gelmiş olan insanlar eve dönerler ve bu tekniği sabah akşam meditasyonlarını yaparak ve gün boyunca kendilerini, nasıl tepki verdiklerini ya da farklı durumlarda nasıl dengeliliklerini sürdürdüklerini gözlemlemeye devam ederek günlük yaşamlarına uygularlar. Yapmaya çalışacakları ilk şey, duyumları gözlemlemektir.
Belirli bir durumdan dolayı, belki de zihnin bir kısmı tepki vermeye başlayabilir, ama duyumları gözlemleyerek zihinleri tekrar dengeli hale gelir. Sonra ne yaparlarsa yapsınlar bu artık bir eylemdir; tepki değildir. Eylem her zaman olumludur. Sadece tepki verdiğimizde olumsuzluk yaratırız ve mutsuz oluruz. Duyumları gözlemlediğiniz bir kaç dakika, zihni dengeli hale getirir ve sonra harekete geçilebilir. Daha sonra hayat tepki yerine eylemle dolu olur.
Sabah ve akşam uygulamaları ve bu tekniğin günlük hayatta kullanılması; her ikisi de davranış modelini değiştirmeye başlar. Uzun süre öfke içinde kalanlar öfkelerinin azaldığını görürler. Öfke geldiğinde, uzun bir süre dayanamaz çünkü çok yoğun değildir. Benzer şekilde, tutkuya bağımlı olanlar, bu tutkunun giderek zayıfladığını görürler. Korkuya bağımlı olanlar korkularının zayıflamakta olduğunu fark ederler. Farklı türden kirlilikler birbirinden farklı zaman alarak temizlenirler. İster uzun bir zaman ister kısa bir zaman olsun, teknik düzgün bir şekilde uygulandığında işe yarayacaktır.
Şiddetli isteğe, nefrete, öfkeye, korkuya veya tutkuya; neye olursa olsun bağımlılık gerçekte biyokimyasal akış (asava) nedeniyle ortaya çıkan belirli bir duyumdur. Bu biyokimyasal akış zihinsel düzeyde reaksiyona neden olur ve zihinsel düzeydeki reaksiyon yine bir biyokimyasal reaksiyona dönüşür. Bağımlı olduğunuzu söylediğinizde, aslında duyuma bağımlısınız. Bu akışa, bu biyokimyasal akışa bağımlısınız.
Cehaletin asava’sı (biyokimyasal akış) en güçlü asavadır. Elbette öfke, arzu ya da korkuyla tepki verdiğinizde de cehalet vardır . Ancak alkol ya da uyuşturucu aldığınızda, bu kirlilik cehaletinizi çoğaltır. Duyumları hissetmek daha fazla zaman alır, sorunun kaynağına gitmek zorlaşır. Alkole ya da uyuşturucuya bağımlı olduğunuzda, beden çerçevesinde olanların gerçekliğini bilemezsiniz. Zihninizde karanlık vardır. İçeride neler olduğunu, nelerin çoğalmakta olduğunu bilemezsiniz. Alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı durumlarında bunu görebiliyoruz; kurslara gelen insanlar, genellikle bu tip bağımlılığı olan kişilerden çok daha hızlı fayda görmeye başlıyorlar. ancak ne kadar bağımlı ya da ne kadar cehalet içinde olurlarsa olsunlar, herkesi acılarından kurtaracak olan yol orada. Sabırlı ve ısrarlı bir şekilde çalışmaya devam ederseniz, er ya da geç tüm bedende duyumları hissetmeye başladığınız ve onları nesnel olarak gözlemleyebileceğiniz aşamaya ulaşacaksınız. Zaman alabilir. On gün içinde, zihninizin davranış kalıplarında sadece hafif bir değişiklik yapmış olabilirsiniz. Önemli değil. Başlangıç yapılmıştır. Sabahları ve akşamları çalışmaya devam ederseniz ve birkaç kurs daha alırsanız davranış kalıpları zihninizin en derin seviyelerinde değişecektir. Cehaletinizden ve tepkilerinizde kurtulacaksınız.
Sigara bağımlısı olanlara – hatta normal tütün içenlere- zihinde bir dürtü ortaya çıktığında, hemen bir sigara alıp yakmamalarını tavsiye ediyoruz. Biraz bekleyin, zihninizde bir sigara içme dürtüsünün ortaya çıktığı gerçeğini kabul edin. Bu dürtü ortaya çıktığında, onunla birlikte bedende de bir duyum ortaya çıkar. Bu duyumu gözlemlemeye başlayın, nasıl bir duyum olduğunun önemi yok. Özel bir duyum aramayın. Bedende o anda hangi duyum ortaya çıkıyorsa, sigara içme dürtüsüyle bağlantılıdır. Geçicilik anlayışıyla aniccha ile duyumu gözlemleyerek, ortaya çıkar, geçip gider, ortaya çıkar, geçip gider, 10 dakika, 15 dakika içinde, zihindeki dürtü de geçip gidecektir. Bu felsefe değil, deneyimsel bir gerçektir.
Benzer şekilde, alkol bağımlısı ya da uyuşturucuya bağımlılık geliştirenler için de dürtü ortaya çıktığında, onlara hemen teslim olmamalarını, on ya da beş dakika beklemelerini ve dürtünün ortaya çıktığı gerçeğini kabul etmelerini ve o anda hangi duyum açığa çıkmışsa onu gözlemlemelerini tavsiye ederiz. Bu talimatları uygulayarak, bağımlılıklarından çıktıklarını fark ederler. Her seferinde başarılı olamayabilirler, ancak on seferden birinde bile başarılı olurlarsa, kök değişmeye başladığı için çok iyi bir başlangıç yapılmıştır. Bu alışkanlık modeli zihnin köklerinde yer alır ve zihnin kökü, beden üzerindeki duyumlarla güçlü bir şekilde ilişkilidir. Zihin ve madde birbiriyle ilişkilidir, birbirlerini sürekli etkilerler.
Bu yasa, bu doğa kanunu sadece entellektüel olarak, zeka ile kabul görürse, yalnızca asgari düzeyde faydası olacaktır – pratik yapmak için size ilham verebilir. Ancak asıl fayda gerçek uygulama ile artar. Uzun bir yol, ömür boyu sürecek bir iş. On bin adımlık bir yolculuk bile ilk adımla başlamalıdır. İlk adımı atmış olan biri için ikinci adımı, üçüncü adımı atmak mümkün olacaktır. Böyle adım adım devam ederek, kişi nihai hedefe, tam kurtuluşa ulaşacaktır.
Kaynak : Vipassana Research Institute – A Store-House of Answers by Mr. S. N. Goenka
Çeviri: Oğuzhan Yılmaz