Soru: Dhamma’da sade bir yaşama ve bağlanmamaya çok vurgu yapılıyor. Günümüz dünyasında, ev geçindiren biri bu hedeflere nasıl ulaşabilir?
S. N. Goenka: Görüyorsunuz, bağlanmamaya daha fazla önem verilmelidir. Sadelik bunu takip eder. Ama amaç olmamalı. Aksi halde Dhamma kötüye gidecektir. Bunun gösterisini yapmaya hevesli bir takım insanlar ortaya çıkar. “Bakın nasıl da basitçe yaşıyorum” derler ama derinlerde varlık ve zenginliğe bağlıdırlar. Bu özgürlüğe götürmez. Dhamma’nın amacı, bağlanmamayı geliştirmek olmalıdır. Bağlanmama bir kez geliştirildiğinde, bu şeylerden hiçbiri herhangi bir cazibe taşımayacaktır. Sadelik doğal olarak gelişecektir. Ama bu amaç olursa, bir gösteriye dönüşecektir. Önemli olan bağlanmama yoluyla zihnin arındırılmasıdır.
Soru: Bir şeylere bağlanmamaktan bahsettiniz. Peki kişilere bağlanmamak konusuna ne diyorsunuz?
S. N. Goenka: Evet, kişilere de bağlı olmamak gerekir. Birine karşı gerçek sevgiye, şefkatli bir sevgiye sahip olabilirsiniz. Fakat bağlandığınızda sevginiz yoktur. Çünkü maddi veya duygusal bir şey beklersiniz. Bağlanmak söz konusu olduğunda, karşılığında beklenti vardır. Bir kişiyi gerçekten sevmeye başladığınızda ise sadece verirsiniz; tek yönlü trafik. Karşılığında hiçbir şey beklemezsiniz. Sonra bağlılık gider, gerginlik gider. Çok mutlu olursunuz.
Soru: Dünya bağlılık olmadan nasıl işleyebilir? Ebeveynler ayrılsaydı, çocuklarına bile bakmazlardı. Bağlanma olmaksızın sevmek veya hayatı yaşamak nasıl mümkün olabilir?
S. N. Goenka: Bağlanmamak, umursamamak anlamına gelmez. Bunu “kutsal tarafsızlık” olarak adlandırmak doğru olacaktır. Ebeveyn olarak, tüm sevginizi vererek çocuğunuzla ilgilenme sorumluluğunu almalı ama buna bağlanıp kalmamalısınız. O zaman saf, bencil olmayan bir sevgiyle görevinizi yaparsınız.
Hasta bir insana bakmanız gerektiğini ama sizin bakımınıza rağmen iyileşmediğini varsayalım. Oturup ağlamaya başlamazsınız değil mi? Bu işe yaramaz bir hareket olurdu. Dengeli bir zihinle ona yardım etmenin başka bir yolunu bulmaya çalışırsınız. Bu kutsal tarafsızlıktır: ne eylemsizlik ne de tepki, dengeli bir zihinle gerçek, olumlu eylem.
Soru: Hayata karşı istekli olmayı ama aynı zamanda bağlanmamayı nasıl başardınız?
S. N. Goenka: Vipassana’ya gel, nasıl olacağını bileceksin! Şimdi çok zor görünüyor çünkü zihni en derin seviyede nasıl dengeleyeceğinizi bilmiyorsunuz. Bu dengeyi yüzeysel seviyede elde etmeye çalışıyorsunuz. Bu başlı başına bir zorluktur. Zihninizi yüzeysel seviyede dengelemeyi başarsanız bile, derinliklerdeki denge eksikliği kalıcı olacaktır. Bundan kurtulamazsınız. Vipassana bu amaç içindir; böylece kök seviyesinde çalışabilir ve gerçekten mutlu olabilirsiniz.
Soru: Doğru eylemde bulunmak, bu da bir tür bağlanma değil mi?
S. N. Goenka: Hayır hayır hayır. Bağlanmayı doğru anlayın. Bağlı olup olmadığınızı ölçmek için kullanacağınız tek ölçüt vardır. Doğru bir anlayışla bir şey yaptığınızda ve sonucunda bir şey elde etmediğinizde üzülüyorsanız, yaptığınız şeye bağlanmışsınızdır. Bir şey elde etmediğiniz halde üzgün değilseniz, “Eh, böyle oldu, elimden geleni yaptım ve sonuç gelmedi, ne yapalım” diyorsanız, o halde bağlı değilsinizdir.
Sonuç ne olursa olsun, dengeli bir zihinle asla üzülmezsiniz. Çünkü sonuçlar elinizde değildir. Doğa gerekeni yapar. Sen, üzerine düşeni yaptın ve gerisini doğaya, Dhamma’ya bırak: “Kendi niyetine.”
Yani sadece bir hata yapmaya istekli olmak…
S. N. Goenka: Bir hata yaptığınızda “Evet hata yaptım” der ve anlarsınız. Bir daha ki sefere hata yapmamaya, yaptığınız şeyi doğru bir şekilde yapmaya çalışırsınız. Ancak yine de başarısız olabilir ve yine de gülümseyebilirsiniz. Tekrar farklı bir şekilde çalışırsınız, yine gülümsersiniz. Her hatayla mutluysanız, gülümseyebiliyorsanız, bağımlı değilsiniz demektir. Ama hatalar sizi mutsuz ediyor ve başarı son derece mutlu ediyorsa, o zaman kesinlikle bağımlılık geliştirmişsiniz demektir.
Tamam. Yani doğru eylem sadece gerçekleştirdiğimiz eylemdir ve…
S. N. Goenka: Sadece eylemdir, sonuç değil. Sonuç otomatikman iyi olacaktır, Dhamma bunu sağlar. Biz sonuçları seçme gücüne sahip değiliz. Sonuçlar bizim kontrolümüzde değil. Kontrolümüzde olan kendi görevimizi yapmamızdır. Hepsi bu, sen görevini yaptın…
Şimdi daha açık oldu, teşekkürler.
Kaynak : Vipassana Research Institute – A Store-House of Answers by Mr. S. N. Goenka
Çeviri: Oğuzhan Yılmaz