Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Çay Seremonisinin Anlamı

Çay seremonisi, “ichi go ichi e” adlı basit ifade ile açıklanabilir. Bu ifade her anın yalnızca bir kez yaşandığını belirtir. Çay seremonisinin amacı, o anda olmak ve bu anın asla geri gelmeyeceğini hatırlamaktır. Seremoniye katılanlar, her şeyi unutmalı ve etrafındaki insanlarla uyum içinde çay içmeye odaklanmalıdır. Rikyū, bu felsefeye dayanarak çay seremonisinin dört temel ilkesini belirler:
WA, KE, SEI ve JAKU, yani uyum, saygı, saflık ve huzur.

Çay seremonisi hakkında önceki yazıyı burada bulabilirsiniz.

WA: UYUM
Çay seremonisi, ev sahibi ve misafirin bir kâse çayı uyum içinde yudumlamasına odaklanır. Uyum, Japon kültüründe o kadar önemlidir ki, seremoninin Japonca’daki kanji karakteri (和), uyum kelimesinin kanji karakterine (和) benzer. Uyum, Japon kültürünün temelidir ve Japon halkı uyumun sadece insanlarla sınırlı olmadığını, insanlar ile nesneler gibi insanlar ile doğa arasında da olabileceğine inanır.

KEI: SAYGI
Çay seremonisi basit gibi görünebilir, ancak ev sahibi misafiri memnun etmek için birçok aşamadan geçer. Misafir, bu süre boyunca takdirini pek çok kez göstermelidir. Çiçek düzenlemesinden duvardaki sözlüğe kadar her küçük ayrıntı, ritüelin titiz ve özenli bir şekilde hazırlandığını gösterir. Çay seremonisinin yabancı konukların fark etmeyebileceği yönlerinden biri, misafirlerin takdirini gösterme şeklidir. Örneğin, duvarda asılı sözlüğe yakın oturan kişi, o güne özel hazırlanan oda tasarımı hakkında olumlu yorumlar yapmalıdır. Çayı içtikten sonra, konuklar kâselerini bırakmalı, sonra tekrar alıp yakından incelemeli ve kâselerin ne kadar ilginç ve benzersiz olduğuna dair güzel sözler söylemelidir. Tüm bu davranışlar, takdiri gösterme ve saygıyı ifade etme amacı taşır. Cha no yu kitabında belirtildiği gibi; “Misafir, ev sahibinin, onu rahat ettirebilmek için katlandığı zorlukları idrak etmelidir. Aralarındaki ilişki, söz ve ifadeye gerek duyulmayacak karşılıklı bir anlayış ve takdirdir.”

SEI: SAFLIK
Çay seremonisinde kullanılan gereçler genellikle önceden temizlenip hazırlansa da, bu gereçler yine de misafirler önünde tekrardan detaylı bir şekilde temizlenir. Misafirler çay odasına girmeden önce ellerini yıkayarak kendilerini günlük hayatın yükünden arındırırlar. Çay gereçlerinin temizlenmesi, kişinin kalp ve zihnini arındırmasını ifade eden sembolik bir temizliktir. Her şey saflığı ifade etmelidir, sıcak suyun kâseye dökülüşünden yeni öğütülmüş matcha kokusuna kadar. Çay seremonisi Zen Budizmi’nden yoğun olarak etkilenmiş olsa da bu törensel saflık yönü, kuşku yok ki Şintoizm’den de etkilenmiştir.

JAKU: SAKİNLİK
Jaku, çaba gerektiren bir süreç değildir; insanlara dünyevi arzularını kontrol etme gücünü veren, uyum, saygı ve arınma pratiğinin doğal bir sonucudur, huzur ve sükûnetle sonuçlanır. Zen felsefesi, günlük hayattaki basit eylemlerin (örneğin, ahşap oymak, bir yazıyı silmek vb.) uyanışa götürdüğünü öne sürer. Çay seremonisi esnasında, açık bir zihinle çay hazırlamak gibi basit bir eylem, ruhlarımızın uyanışına giden yolu açar. Çay seremonisinin karmaşık süreçlerini düşünmeden, kendini fark etme ve iç huzuru yaratacak bir zihin durumuna ulaştırır. Uyanışın nihai kuralının, anda olmak ve gerçek “benlik”i anlamak olduğunu hatırlamalıyız. Dolayısıyla, çay seremonisi kişinin kendi ruhuyla olan bağının derinleşmesine yardımcı olur.

WABI-SABI: SADELİĞİN GÜZELLİĞİ
Wabi Sabi, doğanın evrenselliğinde yatan eşsiz huzurun ve kaçınılmaz değişimin bir yansıması olarak görülür. Fiziksel dünyadaki geçici güzelliğin manevi dünyadaki yaşamın dönüşümsel akışını yansıtan içgüdüsel bir takdiri temsil eder. Manzaralardan nesnelere ve hatta insan varlığına kadar geniş bir yelpazede anlam sunan bir felsefedir.

“Zarif sadelik”, çay seremonisinin tüm yönlerinde mevcuttur. Aynı zamanda, çay seremonisi sadece basit şeyleri takdir etmekle kalmaz (örneğin basit bir fincan), aynı zamanda basit rutinleri de takdir eder (örneğin fincanı temizlemek.)

YU-GEN: FARKINDALIK

Evrenin derin farkındalığını ifade eder. Gerçek güzellik derindir ve ilk bakışta anlaması zor bir şeydir. Çay seremonisi önce sıkıcı ve basit görünebilir, ancak ritüeldeki hareketlerin benzersiz bir güzelliği vardır, ancak gerçek bir ustayı gözlemledikten sonra tadı çıkarılabilir. Çay seremonisi, insanlara gündelik şeylerde estetiği keşfetmeyi öğretir. Çay seremonisi, tüm  duyuların aynı anda (tat, dokunma, ses, koku ve görme) kullanılmasını içerir.

GEIDO: FORM
Japonya’da her şey bir forma, kata’ya, belirli bir prosedüre, açıkça belirlenmiş kurallara uymalıdır. Japoncada “do (道)” olarak adlandırılan şeyleri yapmak için doğru ve uygun adımlar belirlenmiştir. Bu yüzden Japon sanatlarının ve geleneklerinin çoğu -do ile biter: aikido, judo, bushido, sado, kado, vb. Çay seremonisi çayın tadıyla doğrudan ilgili değildir, bir protokoldür. Çayı kaynatırken ve servis ederken, mutlaka en kolay ve en pratik yol izlenmez. Çay seremonisinde hiçbir şey fazla değildir, hiçbir şey önemsiz değildir, hiçbir şey bir rahatsızlık vermez.

SATORI: UYANMA
Çay seremonisi bir meditasyon biçimidir. Katılımcıların çay odasına girmeden önce tüm maddi düşüncelerden kurtulmaları, dünya işlerini unutmaları, maddi arzularını kontrol etmeleri, saatlerini çıkarmaları ve akıllı telefonlarını bir kenara bırakmaları gerekir. Konuşma en aza indirilmeli ve sadece başında ve sonunda yapılmalıdır. Bu şekilde, kişi kendi gerçek doğasını görebilir ve yavaş yavaş bir uyanış deneyimleyebilir. Hatta sıradan bir iş olan eşyaların temizlenmesi bile, bu işe odaklanarak kişinin aydınlanmasına yardımcı olabilir.

KIZUKAI: FARKINDALIK
Saygının (kei) bir yansıması ve Japon omote-nashii ruhu (misafire hizmet için boyun eğmek) olarak, çay seremonisi sırasında hem ev sahibi hem de misafir fedakârlıklar yapar. İlk olarak, ev sahibi yere diz çökerek alçak bir kapıdan odaya girer ve çayı kendisi içmeden önce misafirine sunar. Çayı alan misafir, yanında oturan misafire “osakini” (sakıncası yoksa içeceğim) demelidir. Çay kâsesinin en güzel tarafını misafire dönük olmak üzere sunan ev sahibinden kâseyi alan misafir çayı içmeden önce iki kez döndürmelidir. İlk yudumu almadan önce kâseyi tutar ve hafif bir şekilde öne eğilir. Misafir çayını bitirdikten sonra takdir ifadesi olarak guruldama sesi çıkarır. Çayı sunan kişi de böylece başkalarına hizmet ettiği ve onların tatmin olmasını sağladığı için mutlu ve rahat hisseder.

GAMAN: KENDİNE HÂKİMİYET
Dövüş sanatlarının ana hedeflerinden birinin, kendine hâkimiyet pratiği yaparak güçlü bir zihin oluşturmak olduğu bilinir. Benzer şekilde, çay seremonisi de çeşitli yönlerden kendine hâkimiyeti teşvik eder. Örneğin, katılımcılara başlangıçta Japon tatlıları sunulurken, tatlılarını almak için doğru anı beklemeleri gerekir. Ev sahibi ve misafirler, çayın tadını çıkarmak için sıralarını beklemek zorundadır. Katılımcılar, sert zemin üzerinde saatlerce dizlerinin üstünde oturmak zorundadır.

SHIZEN: DOĞALLIK
Çay seremonisinin ortamı doğayla iç içe olmalıdır. Çay odaları genellikle katılımcıların içinden geçmek zorunda olduğu bir Japon bahçesinin yanına kurulur. Seremoni sırasında servis edilen wagashi’nin çayın doğal tadını almak için tatlı olmaması gerekir. Metal, plastik ve yapay gereçlerin sergilenmesinden kaçınılmalıdır.

SHIBUMI: BASİT VE ŞIK
Kaiseki yemekleri, kimono motifleri, tatami odaları veya Japon kültürüne ait herhangi bir şey gibi, çay seremonisi odalarının ve aletlerinin tasarımı genellikle sade ama çok şıktır. Bu kavramlar wabi-sabi ile benzerlik gösterir, ancak doğal olduğu hissini vermek zorunda değildir. Zen, hemen bir yargıya varılmamasını ve nesneler dahil hiçbir şeyi gözümüze göründüğü ilk şekliyle yargılamamamızı salık verir. Çay seremonisi odaları, diğer ülkelerin mimarisiyle karşılaştırıldığında yalın bir tasarıma sahiptir, ancak hem Japonlar hem de yabancılar, çay seremonisi odasında biraz zaman geçirdikten sonra bu basit ama şık tasarımın etkisinde sakin ve rahat hissederler.

CHINMOKU: SESSİZLİK
Birçok kültürde, yetişkinlerin bir araya gelip sessiz ve küçük bir odada çay içmesi biraz garip karşılanabilir. Ancak Japon kültüründe, chinmoku (sessizlik) olumlu bir anlam taşır. Sessizlik tamamen doğaldır ve değer verilmelidir. Şeylerin gerçek anlamı genellikle söylenmeyen kelimelerin içinde gizlidir.

MA: DURAK, BOŞLUK
Ma kavramı, chinmoku ile benzerlik taşır. Japonya’da, aradaki boşluğun şeyleri ayırmadığı, aksine onları bağladığına inanılır. Bu, “notalar” arasındaki “sessizlik”in anlamlı melodiler yaratmasına benzerdir. Bu yüzden, nesneler arasındaki boşluk, aralık ve interval Japon kültüründe olumlu karşılanır. Aslında boşluk Zen felsefesinin temelidir; evrenin geniş boşluğunu kavramak aydınlanmaya karşılık gelir. İçinde hiç mobilya olmayan boş çay seremonisi odası, odadaki boşluğu hayatın kendisinin kapladığını hatırlatır. Duvarlara asılan parşömenlerdeki büyük beyaz arka plan veya çay seremonisi odasındaki çiçekler arasındaki boşluk, hayattaki “duraklama”nın yaşamlarımızı nasıl daha anlamlı kıldığını hatırlatır.

ISHIN- DENSHIN: KALPTEN KALBE
Birçok çay seremonisi uzmanı, çay seremonisinin en büyük amacının katılımcılar arasında bir bağ oluşturmak olduğuna inanmaktadır çünkü orijinal seremonide insanlar 2 tatami’lik (4 m2) küçük bir odada aynı kâseyi paylaşır. Japonya’da toplantılar genellikle bağ kurmak ve katılanları bilgilendirmek için yapılır, karar almak için değil; Batılılar ise fazla konuşmadan nasıl bağ kurulabildiğini kavramakta zorlanır. İşte bu ishin-denshin’dir, Japonlar başkalarıyla vakit geçirdikten sonra onların ihtiyaçlarını ve düşüncelerini hissedebilir. Benzer şekilde, çay seremonisi sırasında, iletişim kalpten kalbe olduğu için taraflar arasında çok az göz teması vardır.

KISETSU: MEVSİMLER
Tüm kültürlerde mevsimler insanların yaşamlarını etkiler, ancak Japonya’daki kadar değil. Kaiseki yemeği ile birlikte yapılan çay seremonisi, mevsimselliğin günlük yaşam üzerindeki etkisinin somut bir örneğidir. Yaz ve kış aylarının çay seremonisi farklıdır; duvardaki parşömen (mevsime uygun parşömenler asılmalıdır), yerdeki çiçek aranjmanı (mevsime uygun çiçekler sergilenmelidir) dahil seremoninin birçok ögesi değişir, çay kâsesi (kış için derin kâseler ve yaz için sığ kâseler), tatlılar (mevsimlik tatlılar servis edilmelidir), matcha (ince veya kalın matcha), kama ve chashaku’nun kaplara yerleştirilme şekli (baş aşağı veya geriye doğru) ve tatami zeminlerin yapılandırılma şekli vb. Tüm bu değişiklikler, odanın konuklar için hazırlanmasında ne kadar çaba harcandığını gösterir.

KANPEKI: USTALIKTA MÜKEMMELİYET
Mükemmelliğe sayısız denemeden sonra ulaşılabilir ve kişi yapmaya çalıştığı şeyde mükemmelleşmek için mümkün olan her şeyi yapmalıdır. Batı kültürü ilerlemenin önemini vurgularken, Japon kültürü mükemmellik ve ustalığın önemine odaklanır. Mükemmelliğe odaklanmak wabi-sabi’nin değerine ters düşmez çünkü wabi-sabi genellikle nesnelere değil süreçlere atıfta bulunur.

JO-HA-KYU: YAVAŞ BAŞLA – ANİ BİTİR
Birçok Japon filminde olduğu gibi, çay seremonisi de jo ha kyu rutinini takip eder; konuklar önce çay bahçesinde sonra da  ev sahibini bekler, derken sessiz bir ortamda çayın hazırlanmasını bekler ancak çayı içme ve kâseyi verme işlemi oldukça hızlıdır.

Bir yorum bırakın

Total
0
Share