Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Dharma’nın Bambusu Shakuhachi

Uzak diyarların savaş ve açlık ile boğuştuğu günlerde toplumsal konumlarının ve çaresizliğin ellerine, daha çok da ruhlarına bulaştırdığı kanları temizlemek isteyen efendisiz kalmış samuraylar, arınmak için katanalarını bırakıp Shakuhachi “Dharma’nın bambusuna”sığındılar. Hayatın tüm acı gerçekleriyle yüzleşen bu antik savaşçılar için bile tarih öncesi, büyülü zamanlarda var olmuş kör rahipler yeniden doğuyordu ve yeni bir yüzle roninlere kurtuluş yolunu göstereceklerdi.

Hiç bir enstrüman, kökeni farklı olsa bile kendisini icra eden toplumun kültüründen ve coğrafi koşullarından azat olamaz. Shakuhachi de bunun en net örneklerinden biri. Çin’den 8. yüzyılda Kore Yarımadasını aşarak Japonya’ya ulaşan Shakuhachi, öncelikle Gagaku isimli kutsal kraliyet salon orkestralarında kullanılıyor. İlk geldiği dönemlerde Çin’deki öncülerine uygun olarak doğal taşlardan, fil dişinden, nadiren ağaçtan üretilen shakuhachiler zamanla Japonya’da en yaygın bambu türü olan Madake (Phyllostachys bambusoides) ile yapılmaya başlanıyor. Enstrüman ve onla evrilen felsefesi için en önemli adımlardan biri.

9. yüzyılın ortalarında yeniden yapılanmaya giden Gagaku orkestralarında kendine yer bulamayan shakuhachi, en azından kayıtlı tarihte 1233’e kadar izini kaybettiriyor.

Koma Nochika tarafından gagaku üzerine yazılmış on ciltlik bir incelemede ‘Şimdi Mekurahoshi (kör rahipler) ve Sarugaku (tiyatro) sanatçıları tarafından çalınıyor’ ifadesiyle birlikte shakuhachi ismi tekrar anılıyor.

On yedinci yüzyılın başlarında, Shakuhachi çalan bu kör rahipler, Zen budizminin alt mezhebi olan Fukeshū içinde örgütlenerek “Komusō” ismiyle anılmaya başladılar. Kör rahipler artık hiçliğin rahipleri sıfatıyla reenkarne olmuş ve tarikatlarına üye olan samuraylarla özellikle roninleri örgütlemeye başlamışlardı. 1614’te ilk Tokugawa Shōgun, Tokugawa İeyasu tarafından çıkartılan, Keichō no Okitegaki kararnamesi ile ilk kez Fuke mezhebine ayrıcalıklar tanınmaya başladı. Fuke mezhebi üyelerine Komusō olarak tüm Japonya’da serbest dolaşım hakkı tanındı ve 1677’de Shakuhachinin kullanımını tarikat yasal olarak tek elleştirdi. Tarikatın kurallarına göre, shakuhachi yalnızca bir hoki, kutsal bir araç olarak, ruhsal eğitim ve takuhatsu (dini dilek dileme) için kullanılabilirdi.

Bugün hala devam eden geleneğe göre Fuke mezhebine katılmak isteyen her birey kendi flütünü yapmak ve tarikatın ön elemesi sırasında o flütü çalmak zorunda. Komusō adaylarının yaptıkları bu flütler Fukeshu’nun ilk günlerinde bile Çin’den gelen atalarından artık bambaşka, kendilerine has ve en önemlisi Japonlaşma sürecini tamamlamış çalgılardı. Mevcudiyetini koruyabilmiş Japonya’daki en eski Shakuhachi örnekleri Shōsōin hazinesi arasında bulunan 12. yüzyıldan kalma Shakuhachilerdir. Shōsōin Shakuhachilerini incelediğinizde şu anda Shakuhachi denilince akla gelen temel özelliklerin çok farklı olduğunu ilk bakışta görebilirsiniz. En başta flüte şu anki ismini veren uzunluk farklıdır. Shaku Japonyada halen kullanılmakta olan 30.303cm’e denk gelen uzunluk birimidir. Shakunun ondalık birimleri ise Sun olarak adlandırılmış. Kısaca shakuhachi denildiğinde 1.8 shaku ya da 1 shaku 8 sun uzunluğundan bahsedilmiş olunuyor. Şu anda 1.8 shaku flütün temel boyu olarak kabul edilse de Shōsōin örneklerinde standart boy 1.4 shakudur. Zamanla boyu artan (baslaşan) flütte Japonlaştıkça delik sayısı da azalıyor. Yine Shōsōin örneklerinde 6 delik varken daha önceleri flütün atası olan Çin’deki örneklerde çoğunlukla 7 delik vardı. Oysa ilk Komusō rahip adaylarından bugüne Shakuhachinin 5 delikli yapısı, flütün en ikonik özelliklerinden biri.

Tüm bu farklılaşma basitçe kültürel estetik algısının getirdiği ufak tefek estetik dokunuş olmaktan çok daha derin ve önemli. Modern zihinlere ters gelecek olsa bile oldukça Zen bir tavırla flütün yapısı basitleşiyor. İlkelleşme Shakuhachi nin gelişmesini sağlıyor. Yapısal basitleşme çalım tekniklerinin zorlaşmasını ve Japonya’ya özgü tınıların ortaya çıkmasına imkan sağlıyor. Shakuchi’ye hakim bir müzisyenden artık notaların mükemmel icrasından önce flütünden turna seslerini veya dağa vuran rüzgarın sesini hatta kendi halindeki sakin nehrin akışını duyurması bekleniyor. İlkelleşme gezgin rahiplerin ihtiyaçlarıyla öyle bir noktaya ulaşıyor ki artık çalınan flüt Shakuhachi olmaktan uzaklaşıyor. Bu noktada karşımıza Hotchiku (Jp: k. 法竹 h. ほっちく, “Dharma’nın bambusu”) çıkıyor.

Dünyevi var oluş ile bağları olabildiğince azalmış, münzevi Komusō’ların manevi yolculukları sırasında tek dayanakları flütleridir. Yemek, kalacak yer gibi temel hayati ihtiyaçlarını flüt performansları yada flütleri ile gerçekleştirdikleri arınma/kutsama ritüelleri karşılığında takas ile elde ederler. Flütleri herhangi bir nedenden zarar görür ise yine kendileri yeni flütleri üretmek zorunda kalırlar. Hotchiku, yolda karşılaştıkları bambuları göz kararı kesip, kendi el rahatlıklarına göre ses deliklerini belirledikleri ve bambu içindeki boğumları olabildiğince doğal halde bırakarak temizledikleri, herhangi bir standarttan yoksun yapılan flütlerdi ve bu rahiplerin ruhsal yolculuklarında bir sonraki seviyeye geçmesini sağladı. Tüm yapım süreci rastgele gözükse de uygun bambuları bulmak üst düzey doğa gözlemciliği gerektiriyordu. Ses deliklerini açmak sadece ergonomik kaygılar yerine flütün kendi karakterini ve öğreteceklerini açığa çıkarmak derdiyle yapılan ritüelistik bir süreçti. Doğanın bilgeliğine saf teslimiyet bireyin egosunu öldürebilmesini sağlıyordu. Meditasyonları sırasında doğayla bütünleşip anda kalmanın ötesine geçip, anın gösterdiği tepki ve reflekslere uygun hareket ediyorlardı. Hotchiku tüm bu akışın cisimleşmiş hali ve Dharma’nın bir zâtî kendisi olarak kabul gördü.

Elbette tüm değişimler masum değildi. Ustamızın anlattığı kadarıyla shakuhachinin şu an olmazsa olmaz detayı olan bambunun kök kısmıyla bitişi, eski samurayların eklentisi. Hac yolculukları sırasında ayıdan insana farklı vahşi hayvan türlerine karşı kendilerini korumak isteyen kılıç ustaları bokkenlerle (ahşap kılıç) yaptıkları sayısız egzersiz sayesinde flütlerini silah olarak kullanabiliyorlardı. Hem dayanıklılığını hem de darbe etkisini arttırabilmek için shakuhachiler artık bambuların en sert kısmi olan köklerindeki boğumlar ile yapılmaya başladı. Flütün ucunu kök kısmından yaparak ağırlık merkezini ileri alıp gürz etkisi yaratılmış oldu ve bambunun doğal yetişme şekli sayesinde kökle gövdenin açısı katananın eğimine benzer bir şekil kazanmasını sağladı.

Pek bir sevdiğim düşünür Ivan Illich’in belirttiği gibi kurumsallaşan her şey yozlaşır. Tarih boyunca kanıtları gözlemlenebilen bu önermeden ne müzik sanatı ne de hiçliğin rahipleri kaçınabildi. Şu an endüstriyel müziğin, sanatın sihrini baskılaması gibi Fuke mezhebi de bozulmalara uğradı. Edo döneminde Japonya’nın etrafına dağılmış yetmiş yedi Fuke tapınağı ve üyelerine sağladıkları ayrıcalıklar, shinobiler(ninja) için mükemmel saklanma fırsatları yaratıyordu. Artık Fuke mezhebinin casus bilgi ağının yuvası haline gelmesi ve mezhebi kontrol etmenin zorluğu Bakufu (Edo hükümeti) ile ilişkilerin bozulmasına yol açtı. 1847’de hükümetin yayınladığı kararname ile, Fuke mezhebinin Rinzai mezhebiyle aynı kurallara uyması gerektiği belirtilerek, Kenchō no Okitegaki’de verilen özel ayrıcalıklar iptal edildi. İlişkideki bozulma, Myōanji’nin otuz üçüncü kansu’su(lideri) Gendō Kanmyō ve yine Myōanji müritlerinden olan Myōan Sugyō’nin, 1864’te Tokugawa Shogunate’ye (Edo Bakufu yönetiminin askeri lideri) karşı, İmparatorluk yönetiminin savunucuları olarak ‘Hamaguri Gomon İsyanına dahil olmasıyla doruğa ulaştı. Edo Bakufu 1868’de devrildi ve Ekim 1871’de yeni Meiji hükümeti (1868–1912), Fuke mezhebini süresiz olarak ortadan kaldıran Dajōkan Fukoku kararnamesini yayınladı.

Komuso rahibi bambu figur
Hamamatsu Şehri Enstruman Müzesi

Erdem Temel

Kurumsal gücün yok oluşu ve batılaşma dalgasıyla shakuhachinin ruhani önemini kaybetmesi yolun uzun süre atıl kalmasına neden oldu. Bugünlerde tekrar canlanmaya başlamış shakuhachi kültürü teknoloji devri ile birlikte otantik bir hobi olarak kalma tehlikesi ile yüz yüze. Kendi Komusō rahipliğini tecrübe etmiş, shakuhachinin hem ruhani hem müzikal yanına hakim birisiyle karşılaşmak bugünlerde nerdeyse imkânsız. Ne şanslıyız ki biz Japonya’da böyle biriyle karşılaştık ve bizi yanına çırak olarak kabul ederek Japonya’da yaşam hayalimizi destekledi. Daha sonra size bu mükemmel insandan ayrıca bahsedeceğim…

Erdem Temel


Erdem Temel

“Tembel hayvan bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında insana dönüşmüş olarak buldu.”

Leave a comment

0/100

Total
0
Share
Best Choice for Creatives
Purchase Now