Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Etki ve Tepki Kanunu II.Bölüm

1969’da başlayan Dhamma çalışması boyunca Goenkaji, sorulan binlerce soruya cevap verdi. Bununla birlikte, her zaman en sevdiği cevabı şöyle hatırlamak gerekir:
“Gerçeği kendiniz deneyimlemelisiniz. Ancak o zaman sizin için bir gerçek haline gelir.
Aksi halde, sadece başka birinin gerçeğidir”.
Goenkaji Vipassana öğrencileri için gerçek cevapların ancak Vipassana’nın sürekli ve doğru uygulamasından gelebileceğini vurgulamıştır.
Bu bölüm, Vipassana Research Institute tarafından yayınlanan
Soru ve Cevap Bankası bölümünün çevirilerini içermektedir.

Soru: Şans eseri, sebepsiz ya da rastgele olaylar yok mudur?

S. N. Goenka: Sebepsiz hiçbir şey olmaz. Mümkün değil. Bazen sınırlı duyularımız ya da zekâmızla bunu açıkça fark edemeyebiliriz, ancak bu bir nedenin olmadığı anlamına gelmez.

Soru: Yani bu hayattaki her şeyin önceden belirlendiğini mi söylüyorsunuz?

S. N. Goenka: Daha doğrusu geçmiş eylemlerimizin kesinlikle iyi ya da kötü meyve vereceğini söylüyorum. Eylemlerimizin sonuçları nasıl bir yaşama sahip olacağımızı, kendimizi nasıl bir durumun içinde bulacağımızı belirleyecekler. Ancak bu, başımıza gelen her şeyin geçmiş eylemlerimiz tarafından önceden kesin olarak düzenlendiği ve başka hiçbir şeyin olamayacağı anlamına gelmez. Durum böyle değil. Geçmişteki eylemlerimiz hayatımızın akışını etkiler ve bizi hoş veya hoş olmayan deneyimlere yönlendirir. Ancak mevcut eylemler de aynı derecede önemlidir. Doğa bize mevcut eylemlerimizin efendisi olma yeteneğini verdi. Bu yetenek üzerinde ustalaşarak geleceğimizi değiştirebiliriz.

Soru: Elbette başkalarının eylemleri de bizi etkiler, öyle değil mi?

S. N. Goenka: Elbette. Etrafımızdaki insanlar ve çevremizden etkileniyoruz ve aynı şekilde onları etkilemeye de devam ediyoruz. Örneğin, insanların çoğunluğu şiddetten yanaysa, savaş ve yıkım meydana gelir ve bu birçoğunun acı çekmesine neden olur. Ancak insanlar zihinlerini arındırmaya başlarsa, şiddet olamaz. Sorunun kökü her bireyin zihninde yatar, çünkü toplum bireylerden oluşur. Eğer her insan değişmeye başlarsa, toplum değişecek ve savaş ve yıkımlar nadir olaylar olacak.

Soru: Kader nedir?

S. N. Goenka: Her birimiz için hayat bir akış içinde devam eder. Geçmişteki karmalarımıza göre, hayatımızın akışı belirli bir yöne gider – öyle ya da böyle, sefil ya da mutlu. Bu bizim kendi karmalarımızdan kaynaklanıyor; bunu başka hiç kimse yaratmadı. Geçmişinizde yaptıklarınız artık gitti; onlar için bir şey yapamazsınız. Ama bugün kendinizin efendisisiniz. Mevcut uygulamanızla, tüm akışı değiştirebilirsiniz. Yani kader değiştirilebilir. Sen kendinin efendisisin, şimdi’nin efendisisin.

Soru: Her insan kendi eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalıyorsa birbirimize nasıl yardımcı olabiliriz?

S. N. Goenka: Zihinsel eylemlerimizin başkaları üzerinde etkisi vardır. Akılda olumsuzluktan başka bir şey üretmezsek, bu olumsuzluğun bizimle iletişime geçenler üzerinde zararlı bir etkisi olacaktır. Zihni pozitiflikle, başkalarına karşı iyi niyetle doldurursak, etrafımızdakiler üzerinde yararlı bir etkisi olacaktır. Başkalarının eylemlerini ya da karmalarını kontrol edemezsiniz, ancak etrafınızdakileri olumlu yönde etkilemek için kendinizi kontrol edebilirsiniz.

Soru: İnsanlar neden bizim için acı çekiyor?

S. N. Goenka: Kimse sizin için acı çekmiyor. Zihinde gerginlikler yaratarak kendinize acı çektiriyorsunuz. Bunu yapmamayı öğrenirseniz, her durumda huzurlu ve mutlu kalmak kolaylaşır.

Soru: Acı yaşamın doğal bir parçası değil mi? Neden ondan kaçmaya çalışalım?

S. N. Goenka: Acı çekmeye o kadar alıştık ki, ondan özgür olmak doğal görünmüyor. Ancak zihinsel saflığın gerçek mutluluğunu deneyimlediğinizde, bunun zihnin doğal durumu olduğunu bileceksiniz.

Soru:  Acı çekmek insanların büyümesine ve karakterlerinin gelişmesine yardımcı olamaz mı?

S. N. Goenka:  Evet. Aslında, bu teknik kasıtlı olarak acıyı, bir kimseyi asil bir insan yapmak için araç olarak kullanır. Ancak bu sadece acı çekmeyi nesnel olarak gözlemlemeyi öğrenirseniz işe yarayacaktır. Eğer ıstırabınıza bağlıysanız, deneyim sizi yüceltmeyecektir; her zaman perişan kalacaksınız.

Soru: Eğer biri yanlış bir şey yaparsa, gelecekte acı çekmek zorunda mıdır?

S. N. Goenka: Hayır, gelecekte değil, şimdi ve burada! Doğa yasası derhal cezalandırılır,  kişi derhal zihinde bir kirlilik yaratmaya başlar. Bu olmadığındaysa huzurlu hisseder. Sadece acının şimdi ve burada olduğunu ve derhal sonuç vereceğini fark ettiğinizde, yanlış sözlü veya fiziksel eyleme yol açan kirlilikleri yaratma alışkanlığınızı değiştirebilirsiniz. Gelecekte bir zamanda cezalandırılacağınızı ve şimdi rahatsız edilmeyeceğinizi düşündüğünüz sürece, bunun size hiç bir yardımı olmaz.

Soru: Sadece insanlar mı sefalet içinde? Diğer varlıklar uyumlu bir hayat mı yaşıyor?

S. N. Goenka: Sefalet her yerdedir, ama diğer varlıklar sefaletlerinden çıkamazlar çünkü kendi içlerindeki gerçeği gözlemleyemezler. Doğa – ya da ona “Yüce Tanrı” demek istiyorsanız – bu harika gücü,  içimizdeki gerçekliği gözlemleyerek sefaletten kurtulma gücünü sadece insanlara verdi. Bize verilen bu harika gücü kullanın.

Soru: Her sonucun arkasında bir neden olduğunu anlayabiliyoruz. Eğer öyleyse, o zaman bu zihin ve madde dünyasının varlığının arkasındaki sebep nedir?

S. N. Goenka: Cehalet ve sankhara (zihinsel şartlanma). Cehalet yüzünden sankhara üretmeye devam ediyoruz ve sankhara yüzünden cehaletimizi çoğaltmaya devam ediyoruz. Bu ikisi birbirini destekler ve tüm evren bundan dolayı devam eder, başka bir şey yoktur.

Soru: Karmayı nasıl önleyebiliriz?

S. N. Goenka: Kendi zihninizin efendisi olun. Teknik size kendi efendiniz olmayı öğretir. Eğer zihninizin efendisi değilseniz, o zaman eski alışkanlık kalıplarınız nedeniyle, yapmak istemediğiniz şeyleri yapmaya ve o karmayı yaratmaya devam edeceksiniz. Entellektüel olarak bunu anlıyorsunuz: “Bu eylemleri gerçekleştirmemeliyim.” diyorsunuz ama yine de bunları yapmaya devam ediyorsunuz. Çünkü zihniniz üzerinde ustalık sahibi değilsiniz. Bu teknik kendi zihninizin efendisi olmanıza yardımcı olacaktır.

Soru: Tüm sebeplerin belirli bir sonucu varsa, kendimizi karmamızdan kurtarmak için seçim yapma özgürlüğüne nasıl sahip olabiliriz? 

S. N. Goenka: Yine sebep sayesinde. Anlayışınızın nedeni anlayabilmenizi sağlıyor.  Bu anlayışın nedeni, yeni sankharalar (zihinsel şartlanmalar) yaratma alışkanlığından çıkmanıza yardımcı olur. Cehaletin nedeni ise, gittikçe daha fazla sankhara üretmenize ve içinde kaybolmanıza neden olur. Bilgeliğin nedeni bundan kurtulmanıza yardımcı olur. Sebep orada. Her zaman cehaletin sebebine bakıyorsunuz. Sefalet içinde ilerlemeye devam ediyorsunuz.  Şimdi Vipassana uygulaması ile bilgeliğin nedenini kullanın. Yeni sankhara’lar  üretmeyin.

Soru: Birisi kötü bir şey yapar ve alt dünyaya gider. Başka biri aynı miktarda kötülük yapar, eylemi hemen meyve verir ve bu hayatta onu ele geçirir. Neden böyle bir fark var?

S. N. Goenka: Çünkü ikinci kişi Vipassana’nın ne olduğunu anlar ve fark eder. Vipassana’da, geçmiş eylemlerin meyvesi önce vücutta bir his olarak ortaya çıkacaktır. Kötü bir eylem söz konusuysa, vücutta hoş olmayan duyumlar ortaya çıkacaktır. Örneğin, birini aşağılar ya da ona vurursanız, öfke yaratırsınız. Öfke yarattığınızda içeride yanarsınız. Bu tohum her seferinde aynı meyveyi verir ve içeride yanmaya devam edersiniz. Ancak yanma geldiğinde onu nasıl gözlemleyeceğiniz konusunda eğitilirseniz, tüm gücünü kaybeder ve geçip gider..

Diyelim ki bir diken bedeninize girdi. İçeri girerken çok acı vericidir. Çıkarmak istiyorsanız,  bir iğne kullanarak daha derine inmeniz gerekir. Yine acı vericidir. Bir eylem gerçekleştirirken hissettiğin duyum neyse, meyvesini de aynı şekilde alırsın. İyi Vipassana öğrencileri olanlara tepki göstermeyecek, çoğalmasına izin vermeyeceklerdir.  Böylece geçip gidecekler. O davranış kalıbından özgürleşecekler. Bu şekilde pratik yapmazsanız, doğal olarak eyleminizin meyvesini alacaksınız.

Soru: Tanrı insanı neden doğurdu?

S. N. Goenka: Kendi eylemlerimiz bizi doğurdu. Yücelttiğimiz eylem türüne bağlı olarak, ölüm anında bu tür sakhāra ortaya çıkar ve bir sonraki yaşamın nedeni haline gelir. Biz tek başımıza bundan sorumluyuz. Neden zavallı Tanrı’yı suçluyorsunuz? Nasıl bir Tanrı bizi tekrar tekrar doğurmaya ve bizi bu kadar sefalete sokmaya zahmet eder ki? Neden onu suçluyorsunuz? Biz sorumluyuz ve suçumuzu başka birine atmak istiyoruz. Kendinizi arındırın ve doğum ve ölüm döngüsünden kurtulduğunuzu göreceksiniz.

Soru: Zengin olmak iyi bir karma mıdır? Eğer öyleyse, bu Batı’daki insanların çoğunun iyi karmaya sahip olduğu ve Üçüncü Dünya’daki insanların çoğunun kötü karmaya sahip olduğu anlamına mı geliyor?

S. N. Goenka: Sadece zenginlik iyi bir karma değildir. Zenginleşir ama sefil kalırsanız, bu servetin faydası nedir? Zenginliğe ve mutluluğa, gerçek mutluluğa sahip olmak – bu iyi bir karmadır. En önemlisi, zengin olsanız da olmasanız da mutlu olmaktır.

Soru: Hindistan’da birçok insan yoksulluk içinde yaşıyor. Geçmişte kötü karmaları olduğu için mi bu insanlar böyle acı çekiyor?

S. N. Goenka: Eğer doğa kanununa inanırsanız, ne ekerseniz, onu biçeceğinizi bilirsiniz. Acı çeken herkes geçmişte yanlış bir şey yapmış olmalı. Ama bu size düşündürmemeli ; “Asla sefaletimden çıkmayacağım, geçmişte çok fazla yanlış yaptım ve kaderim böyle.” Geçmişte oluşturduğunuz tüm karma’lar geçmişte kalmıştır. Şimdinin karma’sı ise önemli ve çok güçlüdür. Bir Vipassana öğrencisi iseniz, güvenin. Angulimāla gibi 999 kişiyi öldürmüş bir insan bile (ve geçmişte ne yaptığını bilmiyoruz), geçmiş karmasını Vipassana uygulamasıyla yok edebildiyse, neden karamsarlığa kapılıyorsunuz? İyimser olun. Tüm sefaletlerinizden çıkabileceğiniz bu harika tekniğe sahipsiniz.


Kaynak : Vipassana Research Institute – A Store-House of Answers by Mr. S. N. Goenka

Bir yorum bırakın

0/100

Total
0
Share