Bedeni, kilitleme ve fırlatma teknikleri ile sürekli eğitmek, zihni de baskı altındayken dengeli ve sakin, başka bir deyişle sarsılmaz olması için eğitir mi? Zorlu fiziksel egzersizlerle uğraşmak karakterimizi geliştirir mi? Budo eğitimiyle sıkı bir atletik çalışma arasında ne fark vardır ve neden bu eğitim yalnızca spor değildir ?
Bunlar her ne kadar basit sorular gibi görünseler de aslında hiç öyle değiller. İlk sorunun cevabı “evet” ve aynı zamanda “hayır”. Zorlu fiziksel eğitim, doğru zihinsel ve ruhsal duruma ulaşmak için şarttır. Ama bu zorlu fiziksel eğitimin sınırları, uke ve nage tarafından (ve yine onların gelişimi için) doğru tutum, yoğunluk ve amaçlarla belirlenmelidir.
Bu doğru tutum ve yoğunluk, bir savaş durumunu gerektirir. Saldırılar güçlü ve amaca odaklanmış olmalıdır. Nage bir saldırıyı gerektiği gibi savuşturamazsa darbe alacağını hissetmelidir.
Uke, ne nage ile tam bir işbirliği içinde olmalı, ne de ona tamamen direnmelidir. Nage’nin, uke’nin düşmesine sebep olacak etkili tekniği yapması gerekir. Uke ise tekniği önceden tahmin ederek kendini atmamalı. Keza tahmin yanlış çıkarsa bu ciddi sakatlanmalara sebep olabilir. Yakalama ve boğma teknikleri gerçekçi tepkilerin ortaya çıkabilmesi için, güvenli sınırlar içinde ve yeterince baskıyla uygulanmalıdır. Vuruşlar ve tekmeler aynı şekilde odaklı ve dikkatli olmalıdır. Tüm bu saldırılar doğru uygulandıklarında zihni eğitmenin ve savaş durumunun geliştirmenin birer yöntemidirler. Ana fikir hareket etmezseniz darbe alacağınızı bilmektir. Bu sayede o darbeyi aldığınızda bunun nasıl bir his olduğunu öğrenmiş olursunuz. Kanayan bir burun ya da şişmiş bir dudak varsa, gereken ilgiyi gösteririz, sonra biraz daha antreman yaparız.(sokakta hiç kimse dudağınız şişti diye saldırısına ara vermez). Eğitmenler atakların nasıl yapılacağını ve nasıl gerçekci olacağını öğretmelidir. Atak sırasında bağırarak gerçek bir saldırganın durumunu canlandırabilirsiniz. Böylece kişi sokakta bununla karşılaştığında donup kalmaz.
Fudoshin
Savaş durumunun varlığı “fudoshin” (kımıltısız zihin, sarsılmaz ruh, ing: immovable mind) kavramını geliştirir. Fudoshin “budo” eğiminin başlıca ilkelerinden biridir ve geçit vermeyen, sarsılmaz bir zihni ifade eder. Burada kımıltısızlık ya da sarsılmazlık, Japon felsefi kavramları arasında kullanılmaya başladığından beri kelime anlamından daha fazlasını ifade etmektedir
Fudoshin, esnek olmayan bir zihinden ziyade, içsel düşünceler ya da dış etkenler tarafından kolayca bozulamayan bir zihin anlamına gelir. Bu soğukkanlılığını her zaman koruyan ve sakin kalan zihin, ağırbaşlı, saldırılamaz ve özgür bir zihindir. Fudoshin, Ustalığın Zihnidir. Yalnızca acımasız bir fiziksel eğitim ve içsel bir arayış ile ruhun, kişisel korkular ve zayıflıkların üstesinden gelinceye dek çelik gibi dövülmesiyle (Japonca: seishin tanren) ulaşılabilir hale gelir.
Zanshin
Fudoshin, bir diğer kavram olan “zanshin” yani devam eden zihin ile doğrudan bağlantılıdır. Zanshin bir durağanlık ve farkındalığın devamlılığı halini ifade eder. Sürekli olarak çevrenizdeki dünyanın ve olup biten her şeyin farkındalığını içerir. İnsanların nasıl oturup kalktıklarını, kendilerini nasıl taşıdıklarını ve gözlerinde nelerin yansıdığını görürsünüz; çünkü onlarla her hangi bir şekilde etkileşime girmeye hazır olmalısınız. Her zaman anda olursunuz. Budo eğitimindeki saygı yöntemleri (reigi), özellikle eğilerek selamlama ve diğer görgü kuralları zihnin zanshin durumunda olması ile kurgulanmıştır.
Savaş sanatlarında sarsılmazlık ve devamlılık kişinin zihninin her hangi bir şeye takılı kalmadığı ve her an hazır olduğu anlamına gelir. Zihin açık ve dikkatli olduğunda ve kasıtlı olarak belirli bir noktaya takılı kalmadığında, zihinsel zayıf noktalar (suki) ortadan kalkar. Japonya’ya ait ruhsal kavramlar biraz kafa karıştırıcı olabilir. Çoğu zaman bir çok başka kavramla ilişki içindedirler. Konuyu biraz daha açıklamaya çalışalım.
Önümde üç obje varsa ve ben dikkatimi yalnızca bir tanesine verdiysem, konsantrasyonum diğer ikisinden uzaklaşmış olur. Böylece diğer iki obje söz konusu olduğu sürece, ben bir suki, yani odağımda bir boşluk yaratmış olurum. Eğer o iki obje yerine saldırganlar olsaydı, kendimi tamamen savunnmasız bırakmış olurdum. Tamam, o zaman yapmam gereken tek şey hepsine birden odaklanmak diyorsanız, kısmen haklı olabilirsiniz. Keza Japonya söz konusu olduğunda, işler asla bu kadar kesin ve net değildir. Can alıcı kısım şu ki; objelerin her hangi birine odaklanmadan, hepsine birden odaklanmalıyız. Bu bazen “mushin” ya da zihnin yokluğu (no mind) olarak adlandırılır. Batılı öğrenciler için “Fudoshin”i destekleyen bu fikri kavramak çoğunlukla zordur. Zihnin yokluğu durumu, daha çok sezgisel bir odaklanmadır. Belirli, öğrenilmiş bir süreci izleyen bilinç yerine içgüdülerimize güvendiğimiz anlamına gelir. Batılı insanlar buna alanda olmak (being in the zone) diyebilirken, Japon’lar için bu daha çok anda olmaktır.
Budo eğitiminde, bu sevgisel güveni ve içsel olgunluğu geliştirmek yıllarca çalışmayı (keiko), bazı durumlarda meditatif nefes egzersizlerini (kokyu ho) ve sert bir ruhsal/fiziksel disiplini gerektirir. Budo’nun parçaları olan tüm bu çalışmalar, yavaş yavaş zihni kendi dırdırlarından, içsel dialoglardan uzaklaştırarak, aşırı analiz ve savunma halinden kurtulmasını ve yüksek benliğinden gelen sezgisel sinyallere güvenmeye başlamasını sağlar. “Mushin” durumundaki zihinde “fudo” (sarsılmazlık) gelişmiş ve odaktaki boşluklar (suki) ortadan kalkmıştır. Böylece zihin kolayca tedirgin olmaz ve aşırı tepkiler vermez. Bu durum kata çalışması yapan tecrübeli bir öğrenciyi (budoka) izlerken açıkca görülebilir. Uyguladıkları kata ile tamamen birleştiklerinde, deneyimli öğrenciler aslında bilinçli bir prosedür izlemezler. Kata binlerce kez tekrar edilir ve öğrenci kabiliyetlerine karşı doğal bir güven geliştirir. Bu bir histir, üzerine düşünülecek bir şey değil.
Özetle her hangi bir şeye takılı kalmayan zihin güçlü, dikkatli ve her şeye açık bir zihindir. “Fudoshin” elbette yalnızca savaş sanatlarına özel bir şey değildir. Aksine bu sezgisel güven ve sakinlik, önemli bir toplantıda, bir görüşmede, sınavda ya da yüksek konsantrasyonun gerekli olduğu her yerde işlevseldir. İstikrarlı ve disiplinli bir çalışma ile fudoshin doğal, rahat ve üretken bir zihin durumuna dönüşür.
Yazar Hakkında: Brett Denison Sensei, (3.Dan) SMAA organizasyonunun Goshin-jutsu bölümünde 3.Dan sahibidir. Japon dili ve sanatları ile ilgilenmektedir. İstekli bir kaligrafi öğrencisidir. Detaylı bilgi için şu linkleri ziyaret edebilirsiniz:
http://www.mizukan.org/index2.htm
http://www.smaa-hq.com/index.php
Çeviri: Oğuzhan Yılmaz
Yazının orjinali için tıklayınız.
1 Yorum