Moé Kishida
2020
Ara en Moviment’in 2020 yılını karşılayan 4. Yeni Yıl Dans Festivali’nde (Barselona, İSPANYA) kendimi çoğunlukla Avrupalı/Beyaz katılımcılardan oluşan bir grubun içinde buldum. Yaklaşık 60-70 kişilik bir grup ve Ara en Moviment’in üyeleri ve arkadaşları, belki de tek Asyalı katılımcı olmama rağmen bana hoş karşılandığımı hissettirdiler. Bu durum, anavatanım Japonya’daki son kontak doğaçlama (CI) dans deneyimlerime oldukça zıt geliyor. Ama gülümsüyorum çünkü şu anda Kagoshima, JAPONYA’da bulunan iki deneyimli Kontak Doğaçlama eğitmeni Chico Katsube ve Shoko Kashima buradalar. Festivalde öne çıkan dört öğretmenden ikisi onlar ve Barselona’da bulunmamın başlıca nedeni de onlar.
EVET, bu kadınlara ve çalışmalarına hayranım!

Katılımcılar Ara en Moviment'in 4. Yeni Yıl Dans Festivali'nde zanshin felsefesini tanıtan Chico Katsube ve Shoko Kashima'nın etrafında toplanıyor. fotoğraf © Patrick Beeleart
Festivalin dördüncü günündeyiz (Jurij Konjar’ın ilk iki günkü harika derslerinden sonra) ve Chico ve Shoko ile çalıştığımız ikinci gündeyiz. Bugün bu ikili bize basit bir soru yöneltiyor: “Kontak Doğaçlamadaki temel hareketler nelerdir?”
Katılımcılardan teker teker cevaplar geliyor.
“Yuvarlanma!”
“Kayma”
“Yığılma… itme!”
“Pivot!?”
“Evet, evet.” Chico ve Shoko başlarını sallayarak onaylıyorlar.
“Ama aslında bir tane daha var!” Shoko biraz muzip bir gülümsemeyle söylüyor.
Aramızdaki şaşkınlığı hissedebiliyorum, eğitmenlerin bize öğrettiği temel hareketleri adlandırdık, başka ne olabilirdi ki?
Birkaç deneme ve grup arasındaki vızıltıdan sonra, ikisi sonunda bize cevabı veriyor.
“Bu ayrılık! (離れる; Japonca Hanareru). Yuvarlanma, itme, kayma ve dönmeye ek olarak, kontak doğaçlamada da ayrılırız”.
Bir katılımcı “Hmm, ama bu itmekle aynı şey değil mi?” diye sorar.
“Tam olarak değil” diye açıklıyor Chico ve Shoko.
“Ayrılma, aslında kontak doğaçlamada her zaman gerçekleşen bir eylemdir. Örneğin…” Chico yavaşça yerde yuvarlanmaya başlıyor.
“Yuvarlandığımda, vücudumun yerle temas eden kısımları “Merhaba, merhaba, merhaba!” diyor ama vücudumun yerle temastan ayrılan kısımları “hoşakal, hoşçakal, hoşçakal!” diyor.
Kontak doğaçlamada dikkatimizin çoğunu bağlantıya veririz. Temas noktamız sayesinde ilgi çekici ve şaşırtıcı yollar ortaya çıkar. Burası aynı zamanda çoklu duyularımız aracılığıyla bilgi alışverişinin gerçekleştiği yerdir. Bu fiziksel temas noktası olmadan, partner(ler)imiz hakkında değerli bilgiler edinmek zorlaşabilir. Bu nedenle, kontak doğaçlama dansçıları bağlı kalmayı isteme alışkanlığı geliştirebilir veya hatta bağlantıya tutunabiliriz. Bağlantının ayrılık olmadan var olamayacağını ve eylemlerin geleceğe taşınan izler bıraktığını tam olarak takdir etmeyi ihmal ederiz. Chico ve Shoko, kontak doğaçlama hareket dağarcığımıza ayrılığı da ekleyerek, Japon değerleri ve estetiğine dayalı, keşfetmemiz için yeni bir bakış açısı sunuyor.
“Alan “ın (Japoncada 間; ma) esas olduğuna ve geçmişin geleceğe doğru devam ettiğine işaret etmek oldukça açık içgörü olabilir, ancak katılımcıların ayrılığa ilişkin bu perspektifi kavramaya, anlamaya ve somutlaştırmaya başlaması biraz zaman alır. İki kadın, ayrılığı önce bireysel olarak sonra da ortaklaşa çalışarak keşfetmemiz için bolca fırsat yaratıyor. Bir grup ısınmasıyla, su şişesi, tişörtü, bir çift çorap, stüdyo süpürgesi gibi nesneleri birbirimize verirken ayrılığı deneyimliyoruz. Bu çalışma, hayali nesneleri birbirimize verdiğimiz keyifli ve ilgi çekici bir oyuna dönüşüyor (bir kuş tüyüne, ağır bir pirinç torbasına rastladım ve sonunda hepimiz büyük bir ejderhayı taşımaya yardım ettik!) Öğle yemeği sonrası çöken uykulu halim, katılımcıların yüz ifadelerindeki, bedenlerindeki neşeyi ve gruptan yayılan canlılık hissini gördükçe geçiyor.
Daha sonra, maddi ve/veya hayali nesnelerimizi bıraktığımızda meydana gelmiş olabilecek ayrılık veya takılıp kalma duygularının farkına varmamız istenir. Belki de bizim özel ısınma çalışmamızda bırakmak kolaydı. Peki ya bir arkadaşınızdan, bir aile üyesinden ya da kontak doğaçlamda dans partnerinizden ayrıldığınızda, ona veda ettiğinizde ne olur? Fiziksel ayrılıktan sonra bile, insanoğlu olarak durup düşünmek için eşsiz bir yeteneğe sahibiz. Bir zamanlar var olan bu bağlantı hakkında düşünmeye ve oyalanmaya devam edebiliriz. Ve bu anda, Japonca zanshin (残心 ile tanışırız;kelimenin tam anlamıyla “kalan zihin” anlamına gelir. Ancak kokoro’nun (心) ikinci karakterinin kişinin kalbini tasvir ettiğine dikkat edilmelidir. ( TAD: 残 (zan) “arta kalan, devam eden” + 心 (shin[1]) “kalp, ruh, zihin”. Dağılmayan zihin. Odaklanmış olarak kalan zihin tutumu.) Zanshin, kişinin çevresiyle kesintisiz bağlantı kurmasını kolaylaştıran bir farkındalık durumuna işaret eder. Bu kesintisiz bağlantı, zaman ve mekân bilincini temsil eden ma(間; mekân/aralıklar) kavramını somutlaştırır.

人 karakterinin bir insanı temsil ettiği haiku-dans illüstrasyonu.
Haiku Dansı
Daha sonra bu felsefeyi bir adım öteye taşıyarak bir haiku[1] dansında zanshin pratiği yaparız. Zihinden ziyade hara’dan (腹; sezgi/bel) hareket etmek anahtar noktadır. Bir düette, 2m x 2m boyutlarında bir tatami matı hayal ederiz ve bir partner haikuya alana girerek ve bir duraksama bularak (yani bir duruş şeklinde) başlar. Tatami matının yeni alanını gören ikinci ortak, kendi hara’sından girerek haiku’ya ekler ve kendi duraksamasını da bulur. Karşılıklı duraksamalarını bulduktan sonra (not: iki dansçı temas halinde olabilir veya olmayabilir), ilk partner alanı terk eder ve dışarıdan geçmiş hareketlerini geri çeker. Son satır, ikinci partner alanı terk ederken yazılır ve son olarak, her iki dansçı da zanshin’i kucaklayarak bir zamanlar şimdiki anda ne olduğunu gözlemler. İşte, haiku tamamlandı!
Japon kültürüne ve değerlerine aşina biri olarak, Chico ve Shoko’nun zanshin’i dansımıza uygulama yaklaşımını çok takdir ettim ve keyif aldım. Her ne kadar bir haiku ya da Japon şiirinin başka bir formu yazılırken, zihin yaratıcı sürecin merkezi bir parçası olsa da, dansımızda ikili bize zihinden ziyade hara’dan (sezgilerimizden) hareket etme kavramını keşfettirdi. Aslında ben şahsen haiku danslarımızın, işin içine çok fazla düşünme girdiğinde biraz zayıfladığını hissettim. Zaman zaman kendimi şöyle düşünürken yakalıyordum: “Şekli daha güzel hale getirmek için ne yapabilirim, haikunun bir anlamı olması için ne yapabilirim, kendimi nerede konumlandırmalıyım ki…. (Maymun zihinlerimiz durmadan devam edebilir!)?” Bu şekilde, haiku dansı artık hara’dan gelmiyor ve başka bir şeye dönüşüyor. Bir katılımcının da belirttiği gibi, zihinden yaratılan bir dans daha çok uzun bir Avrupa romanına benzeyebilir!
Daha sonra Chico’dan zanshin’i (残心) tasvir etmek için kullanılan Çince karakter kombinasyonunun ülkemize özgü olabileceğini öğrendim. Ben de dahil olmak üzere pek çok Japon bu kelimeye aşina değil (zanshin ile ilk kez geçen Mart ayında bu iki kadın sayesinde tanıştım), ancak bu felsefe geleneksel tefekkür sanatlarımızın pek çoğunda uzun zamandır uygulanan bir felsefe.
Örneğin zanshin, Japon çay seremonisi sırasında matcha kasesi ev sahibinin elinden ayrıldığında; bir okçunun yayını bıraktığı anda ya da kendo’da rakibine “MEN!”[2] diyerek vurulduğunda benimsenen bir felsefedir. Bunların hepsi, kişinin zanshin ile geçmiş hareketlerini (yani şimdiki ana) takip ederek farkındalığını sürdürme fırsatına sahip olduğu duraksama anlarıdır.

Chico Katsube ve Shoko Kashima; Ara en Moviment'in 4. Yeni Yıl Dans Festivali'nin öne çıkan eğitmenleri. fotoğraf © Patrick Beeleart
Zanshin’i kişisel olarak keşfetmeye henüz başlamış olsam da, Chico’nun sözleri bende bir iz bıraktı:
“Belki de zanshin’i benimsemek ya da benimsememek arasındaki fark, kişinin hareketinin kalitesinde yatmaktadır.”
Modern dünyada her zaman ileriye doğru hızlanıyoruz. Yapılacaklar listelerimizi kontrol ediyor, bir sonraki dans hareketine koşuyoruz. Saat zamanı doğrusaldır ve değiştirilemez. Ancak kapanış çemberinde Shoko tarafından tartışıldığı ve paylaşıldığı üzere, zaman ve mekan algımızı genişletebileceğimiz ve onunla oynayabileceğimiz yollar var. Haiku danslarımızda, kasıtlı olarak “duraksayabildik”, adımlarımızı geri izledik, bu da şimdiki zamanda geçmişte olmamızı sağladı. Chico ve Shoko, hareket halindeki Japon felsefesini kucaklayarak bu duraksamalar aracılığıyla haiku danslarımızın tadını çıkarmanın bir yolunu sunarak bizi memnun etti.
Günlük hayatımıza uyguladığımızda, belki de zanshin – kişinin farkındalığını yargılamadan bir zamanlar olana yönlendirmesi, zihninin ve kalbinin kaldığını fark etmesi – geçmişle bağlantı kurmanın sağlıklı bir yoludur ve aynı zamanda geleceğe rehberlik edebilir. Zanshin’i kucaklamak, baharın kiraz çiçeklerini açtıktan sonra bile takdir etmek, göçmen sinek kuşlarının gelecek yaz bizi tekrar ziyaret edeceğini bilmek, vefat eden sevdiklerimizin varlığını hissetmek ve aynı zamanda şimdiki anı tam anlamıyla yaşamaktır!
[1] Barselona’daki Yeni Yıl Dans Festivali bağlamında Chico ve Shoko, katılımcılara tanıdık geldiği için haikuyu bir metafor olarak kullandılar. Japonya’da bu çalışmayı öğretirken, birden fazla kişi tarafından yaratım sürecini yakaladığı için genellikle renga (連歌; işbirlikçi şiir) metaforunu kullanıyorlar. Çalışmanın nerede ve kime sunulduğunun sosyokültürel bağlamını not etmek ilginçtir.
[2] Men, kendo’daki beş vuruştan biridir. Başın orta hattına (yani başın tamamını kaplayan zırh) düşen uzun bir kesme darbesi ile karakterize edilen bu vuruş “MEN!” ile seslendirilir.
Chico Katsube ve Shoko Kashima Japonya’nın Kagoshima kentinde yaşayan dans sanatçılarıdır. Kontak doğaçlama kumpanyası CIco’nun (1 Mayıs 2020’de 20. yıldönümünü kutladı) ortak direktörlüğünü yapıyorlar ve iki yılda bir Uluslararası Kontak Doğaçlama Festivali’ne (i-dance Japan) güzel Isa, Kagoshima’da ev sahipliği yapıyorlar. Çalışmalarının ışıltısını tam olarak takdir etmek için, onlardan şahsen almak gerekecek!
Yazar hakkında:
Moé Kishida, üniversitede doktora sürecinde bir hareket araştırmacısı ve doğaçlamacıdır.
Yazının aslını görmek için tıklayın.