Bir gün arkadaşınızın evine gitmiş de salonun ortasında tanımadığınız 2 karakterin kendi dünyalarında bir diyalog kurup da sizi de içine çekişine şahitlik ettiniz mi? Naif bey ve Yaveri de bir anda salonda beliren 2 farklı karakter ve şehir şehir gezerek kimi zaman tiyatro sahnesi, kimi zaman bir kafede sohbetlerine devam ediyorlar.
Naif Bey Kumpanyası ile tanışmak isterseniz şehir şehir gezintilerinde ülkemizin az sayıdaki kukla tiyatrosu örneği olan bu özgün ve keyifli oyunu kaçırmayın.
Kukla tiyatrosu diye internette şöyle bir gezinince karşınıza çıkacak şeyler çocuk işleridir. Naif Bey ve Yaveri Gökhan ile tanışana dek benim de pek bir fikrim yoktu. 3 top çevirmeye “hokkabazlık” denen bir coğrafyada, kukla kültürü de biraz geri plana düşmüş. Jonglörlük de kuklacılık da bedenen, zihnen odaklılığı, istikrar ve disiplinle çalışmayı isteyen acayip sanatlar ve zanaatlar.
Burda bir parantez açayım. Bu kukla tiyatrosuna gitmeme vesile olan da bir jonglör dostum idi. Kendisi de hem tiyatrocularla çalışan ve benim gibi bir heves her oyuncağı eline alanlara sabırla ve ustalıkla kendi sanatını aktaran ve Varyete Sirk ile alanını açan bir başka şahane insan.
Fırtınalı ve selli yağmurlu bir haftasonu yaşadığımız yere yarım saat mesafede Kızılkeçili Köyüne geldi Gökhan’ın oyunu, pardon Naif Bey Kumpanyası. Yıllardır Edremit Körfez’inde böyle bir sanatsal etkinlik görmemiş biri olarak çok heyecanlanmış ve duyuruyu görür görmez 2 bilet ayırtmıştım. Hava muhalefetinden cumartesi gösterisi ertelendi, neyse ki pazar hava müsaade etti ve İnek Obası Otel’in boyut kapısından girip kendimizi bir anda mini sahnesi olan ve bol bol eski Türk filmi resimleriyle dolu sıcacık bir mekanda bulduk. Işıklar, koltuklarla adeta bir oda tiyatrosu havası vardı.
Oyunun zamanı geldi, sahnenin ışıkları yandı, Gökhan Yılmazer elinde bavuluyla sahneye çıktı. Her bavul gördüğümde sevgili Mihran Tomasyon’u anmadan edemem. “Sen Balık Değilsin ki” performansını bir bavul ile dünyanın çeşitli yerlerine taşımıştır, ki sonra öğrendim ki Gökhan da Türkiye’de 100lerce kez oynamış bu oyunu bavuluyla gezerek.
Gökhan Yılmazer ve Naif Bey
Bavuldan çıkacak olan bir kukla tabi, biliyoruz. Ama işte mesele burda başlıyor, kukla deyip geçemeyeceğimiz bir karakter Naif Bey. Ve ordan çıkışıyla birlikte Yaveri ile aralarında geçen diyalog 100lerce oyun ve oyun dışı zamanlardaki gerçek ilişkileri. Hem kurgu, hem de gerçeklik payı olan bir ilişki sahnede izlediğimiz. Kendi öğretmenimiz, ailemiz ya da belki sevdiğimiz bir dostumuzla olan iletişimizden bir kesit. Naif Bey kendi çoraplıktan sahneye atılış sürecini anlattıkça ister istemez kendi çoraplarımı düşünüyor ve örselediğim, çok sevdiğim için giymeye kıyamadıklarımdan özür diliyor, özlemimi dile getiriyorum içimden. Yaveri ise Naif Bey ile aramızda bir köprü hem de aktarıcı. Çorapların ve genel olarak eşyaların dünyasında neler neler yaşandığından hiç haberim yok idi. Bu vesile ile dolaplarımızdaki kıyafetlerin, kenara köşeye attığımız parçaların bizler dışardayken ne işler çevirebildiğine dair bir fikrimiz de oldu.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Gökhan Yılmazer’in yazıp, oynadığı ve Naif Bey tarafından oynatıldığı bu kukla tiyatrosunu ne zaman şehrinize gelirse kaçırmayın derim. Hatta mümkünse her seferine gidin, gündemler değişiyor, Naif Bey’in aklında başka konular oluyor, ortam değişince aralarındaki ilişki de buna göre şekilleniyor.
Naif Bey Kumpanyası – Instagram
Güncel Oyunlar
Gazete Duvar Röportajı
6 Aralık 2023
Yağmur Kutlar
Yazı 11 Aralık tarihinde şurada yayınlandı.
Written by
Yağmur Kutlar
2011 yılından bu yana Yoga pratiğini sürdürmekte, farklı beden çalışmalarından beslenirken, çocuklar ve yetişkinlerle hareket odaklı paylaşımlar yapmaktadır. “Sade bir yaşam” arayışıyla yola düşüp farklı topluluklarla yaşamayı ve birlikte üretmeyi deneyimledikten sonra şu anda Küçükkuyu-Edremit arasında salınmaktadır. Okumaya, paylaşmaya, hareket içinde araştırmaya devam ederken “birlikte yapmanın” peşindedir.