Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Japonya’da Cadılar Bayramı ve Yokai -I-

Japonya’nın Kyoto şehrinde her yıl ekim ayında kutladıkları, kendine münhasır bir cadılar bayramı olduğunu biliyor muydunuz? Hatta sadece Ekim ayındaki kutlama için değil, yılın her günü gidip biraz gizemli, biraz ürkütücü ama bir yandan da eğlenceli bir atmosfer tatmak isteyenler için cadılar sokağı ya da Japon deyimiyle “Yokai sokağı” var: Kyoto kentinin en kuzeyinde bulunan “Ichijo Dori Sokağı”. İlk başta kulağa turistik bir çekim merkezi oluşturmak için yapılmış bir pazarlama stratejisi gibi gelse de aslında bu sokak, bölge halkının inanışlarına ayna tutan özel bir yer. Turistik bir yer olmak için de -özel günlerin dışında- fazlasıyla sakin ve mütevazi bir sokak. Tabi diğer sokaklardan farkı yol boyunca size eşlik eden derinden gelen gizemli melodileriyle Japon flütü müziği ve dükkan önlerinde de içlerinde de karşınıza çıkan yokai heykelleri.


Yokai, Japon folklorunda doğaüstü canavarlar veya ruhlardır. Doğa tanrılarından yokaiye dönüşenler olduğu gibi tam tersi de mevcuttur. Bazıları yaramaz ama yardımsever, bazıları kötücül olmakla birlikte kimileriyle karşılaşıldığında iyi şans getirdiğine inanılır. Çoğunun özelliği kolayca istediği forma şekil değiştirebilmesidir. Hayvan veya insan görünüşlü olabildiği gibi eşya şeklinde olanları da vardır. Japon animizm anlayışında, doğal fenomenler ve nesneler de dahil olmak üzere her şeyde ruh benzeri varlıklar bulunduğuna inanılıyor. Çok eski çağlardan beri inanılan bu doğa güçleri ve onların gizemli dünyası Japonlar tarafından günümüze kadar taşınmış ve hatta hala sanatçılar, onları keşfetmeye ve ifade etmeye yönelik yeni yöntemler geliştirmeye devam ediyorlar.

Çok zengin bir çeşitliliğe sahip yokailerin en popülerlerinden örnekler verirsek insanımsı kaplumbağa Kappa, suda yaşayan şakacı bir yokai. İnsanların tarlaları sulaması ve yalnız çocuklara arkadaşlık etmesi karşılığında Kappa için nehir kıyılarına sevdiği bir yiyecek olan salatalık sunulması yaygın bir gelenek. Bir diğer meşhur yokai türü olan Kitsune, insana dönüşebilen tilkilerdir. Bir kitsunenin ne kadar kuyruğu varsa (en çok dokuz kuyruklu oluyor) o kadar yaşlı ve bilge olduğuna inanılıyor.

Market girişinde bir Yokai

Ünlü anime sanatçısı Hayao Miyazaki‘nin “Pom Poko” filmine de konu olan rakun-köpek yokaisi Tanuki, kitsune gibi insana dönüşebiliyor ve Japon pirinç rakısı sakeye olan düşkünlüğüyle biliniyor. Tengu, kuş, insan veya maymun şeklinde resmedilen, Şinto tanrısı da olan bir yokai. Yarattığı büyük fırtınalar, gittiği yerlerde savaşa neden olabiliyor. Popüler olanların dışında ilginç sayılabilecek yokailerden Gashadokuro, gömülmeden açlıktan veya savaşlarda ölmüş insanların kemiklerinin birleşmesiyle çıkmıştır. Geceleri yalnız gezenlerin kafasını ısırarak kanlarını içtiği söylenmektedir. Akaname, küvet ve banyoların temizlenmemesiyle birikmiş kirlilikleri yalayarak temizleyen bir yokai. Ittan-momen, kumaş yokaisidir. Kimi hikayelerde insanların boyunlarına sarılıp boğarak öldürdüğü, kimisinde bedenlerine sarıldığı insanları göklere çıkardığı anlatılır.

Gashadokuro

Yaygın olarak bilinmemekle birlikte Kyoto, kaidan olarak da bilinen çeşitli efsanelere ve hayalet hikayelerine ev sahipliği yapmaktadır.  Örneğin, ölülerin diriltildiği bir köprü, doğal afetlere neden olan intikamcı ruhlar veya Budist cehenneminin mahkemesinde asistanlık yapan asil bir adam hakkında sayısız hikaye var.  Hikâyelerin geçtiği tarihi yerler günümüzde de ziyaret edilebilmektedir. Bunlardan biri olan Yokai sokağı yani “Ichijo Dori”nin ev sahipliği yaptığı efsaneye göre ise, Koho Dönemi’nde Kyoto’da büyük bir temizlik yapılmıştı. Temizlik sırasında atılan eski aletler kızgın bir şekilde yokaiye dönüştüler ve kasaba halkına fesatlık yapmak üzere yola çıkmadan önce dağlarda toplandılar. Uzun süreli bir refah isteyen yokailer, kendilerinin hayatta kalmasına yardım etmiş olan dönüşüm tanrısı Henge Daimyoji’nin onuruna bir geçit töreni düzenlediler. Böylece geceleri batıdan doğuya gerçekleştirmiş oldukları Hyakki Yagyo’yu veya Yüz Şeytanın Gece Geçit Töreni’ni yaptılar. Bu geçit töreninin geçtiği mekan ise “Ichijo Dori”ydi. Her yıl ekim ayında da Yüz Şeytanın Gece Geçidi yine aynı yerde düzenlenmeye devam ediyor. Etkinliğin olduğu gün, ülkenin farklı yerlerinden gelmiş katılımcılar çeşitli yokailerin kostümlerini giyerek geçit törenini gerçekleştiriyor. Geleneksel enstrümanlar çalan müzisyenler eşliğinde ortama daha da büyülü bir hava katilmiş olarak şenlikli bir atmosferde kutlanıyor.

Ichijo Dori Sokağı, Yüz Şeytanın Gece Geçidi

Renkli bir yelpazeye sahip yokailer, dünyadaki birçok masal ve halk hikayesi gibi içinde oluştuğu toplum hakkında önemli ipuçları veriyor. Genelde bu tarz varlıklar hakkındaki hikayeler halk deyimiyle kocakarı hikayesi ve batıl inanç olarak yaftalanıp göz ardı edilse de, aslında kültürel özellikler ve toplumun hayata bakışını bir kitap gibi önümüze serer. Yokai sokağı efsanesi örneğinde Japon toplumunun titizliği ve geri dönüşüme dair bilinci üzerine izler okumanın mümkün olması gibi. Japonyayı bu konuda diğer ülkelerden farklı yapan etken ise bu animist inancın hala güçlü bir şekilde yasaması. Neredeyse her restoranın ve evin kapı eşiğine tuz konulması, bahçelere konulan yokai Tanuki heykellerinin kötü ruhlardan koruyacağının düşünülmesi, parkta ve ormanda sıklıkla karşılaşacağınız yokailerin hapsedildiği düşünülerek üst üste konulmuş taşlar bizzat gözlemlediğim detaylardır. Yokai kültürünün bu kadar canlı oluşunun bir incelemeyi hak ettiğini düşünüyorum. Sonraki yazılarımda sizlerle beraber bu dünyaya biraz daha derinlemesine gireceğiz. Miyazaki’nin calışma ofisine her girişinde ve çıkışında yokailere selam vermesi gibi ben de bu incelememde bir hata edersem diye şimdiden aramızdaki yokailerden af buyurur, onlara saygılarımı sunarım…

Melike Bozkurt


Fotoğraflar: Melike Bozkurt
Gashadokuro: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gashadokuro
Kaynaklar: Yazı hazırlanırken başvurulan kaynaklar ilgili kelimelere bağlantı olarak verilmiştir.

Melike Bozkurt

Uzakdoğu felsefesine ve mitolojisine duydugu ilgi, 2010 yılında aikidoya başlamasıyla yeni bir soluk aldı. 2017 yılı başlarında çıktığı ve yaklaşık 3 sene süren Asya yolculuğunda Malezya, Tayland, G.Kore ve Japonya’yı uzun soluklu yerinde deneyimleme fırsatı yakaladı. Japonyada mesleği olan çalgı yapımcılığını da ilgi alanlarıyla bütünleme imkanı buldu, Zen Budizminin bir sektinin kutsal çalgısı, Japon bambu flütü “shakuhachi’ yapımı üzerine eğitim aldı. 

Bir yorum bırakın

0/100

Total
0
Share