Son zamanlarda – özellikle de bu yılki Kiraz Çiçeği seminerinde – Saotome Sensei, “kikubari” terimini sıklıkla kullandı. Evine yaptığımız ziyaret sırasında (Don Ellingsworth, Gary ve Ania Small ile) bu terim hakkında konuşma fırsatımız oldu. Sensei savaş sanatçılarının bunu anlaması ve geliştirmesinin öneminden bahsetti.
Kikubari, çağdaş Japon dilinde çevrenizdeki kişilere dikkat etmek (farkında olmak, göz önünde bulundurmak) anlamında kullanılır. Sensei’ye göre, kelimenin tam anlamıyla (iskambil kartlarını dağıtır gibi) “ki’yi dağıtmak” anlamına gelir.
気配り
Kikubari
Savaş sanatları bağlamında, farkındalık ve çevremizde olan bitenle bağlantı halinde olmak ölüm kalım meselesidir. Bu terim, zansin (bağlılık / farkındalık) ve ma-no-hakari (çevre ve arazinin farkındalığı) ile yakından ilişkilidir. Zanshin aynı zamanda hem içsel hem dışsal bir farkındalık durumudur. Kişi bedensel ve ruhsal olarak kendinin farkında olduğu kadar çevresinde olanların da farkındadır. Kikubari ise bundan farklı olarak dışa dönük, genişleyen ve kişinin çevresinde olan her şeyle, özellikle de kişilerle bağlantıda olmasını sağlayan bir durumdur.
Birden Fazla Saldırgan Bilincine Geçiş
Sensei, odaklanmanın farklı seviyelerinden bahsediyor ve bu seviyelerin her biri için değişenin yalnızca strateji ve taktikler olmadığını, aynı zamanda zihinsel denge ve odağın da farklı olması gerektiğini söylüyor.
- Zen-no-undo: tek bir şeye ya da saldırana odaklanmak
- Ni-no-undo: Öndeki ve arkadaki saldıranlara odaklanmak
- Shiho-no-undo: Dört ana yöndeki saldıranlara odaklanmak
- Happo-no-undo: Tüm sekiz yöndeki saldıranlara odaklanmak
Bu seviyelerin her birinde, tepkilerimiz farklı biçimde ortaya çıkar ve bu fark tekniğin altında yatan anlam ve doğayı anlamak için çok kritik bir bilgidir; Saotome Sensei’ye göre, happo-no-undo durumundaki hareketin ortaya çıkışı, irimi-tenkan (giriş ve dönüş) tekniğinin özünü oluşturur ve bunun tersi de doğrudur.
Sadece 360 derece çevrenin “farkında” olmaktan öte, kikubari her yönde güçlü bir manevi bağlantıya ifade eder.
Kikubari terimi, Saotome Sensei tarafından yakın zamanda vurgulanmış gibi görünse de, prensip olarak her zaman verdiği eğitimin ön planındadır. Kendisi, Shobukan dojonun arkasındaki Zen bahçesini, 30 yılı aşkın bir süre önce meditasyon yapmak ve kıkubari geliştirmek için bir ortam olarak inşa etmişti.
Bahçenin kendisi dikdörtgen ve çoğunlukla taşlardan inşa edilmiştir. Bunların arasında West Virginia’da bir tasarımcı olan Charles Lance tarafından bağışlanan bazı muazzam granit parçaları da vardır. Bu taşlar bireysellikleri ve bahçede temsil ettikleri şeyler için Saotome Sensei ve Patty Saotome Sensei tarafından dikkatle seçilmiştir. Sensei’ye göre her taş bir kişiliğe sahip ve birlikte bütün Doğa’yı, dağları, ağaçları ve araziyi temsil ediyorlar. Mesela bahçede siyah taşlardan yapılmış bir yol, kıvrımlı bir nehri temsil edebiliyor. Bu sembolizmin sadeliğinde olduğu gibi, Shobukan Zen bahçesinde derin bir yapı ve amaç vardır. Tam ortada meditasyon için oturulabilecek düz bir kaya bulunur. Kişi buraya oturur ve ruhunu aynı anda her yöne uyumlu bir şekilde bağlamaya odaklanır. Kendini bahçenin sağladığı ve temsil ettiği Tabiatın bir parçası haline getirir. Aynı anda bahçenin tüm bölümlerine yoğun bir bilinç ve minnet duygusuyla ulaşmaya çalışır. Ziyaretçilerden, mekanın yaşayan enerjisini tüm duyularında algılayabilmeleri için, özellikle arkalarında kalan, görmedikleri kısmı da dahil ederek tüm bahçeyi hayal etmeleri istenir.
Saotome Sensei, bahçeyi “randori aiki”yi beslemek için bir araç olarak tanımlıyor. (Randori iki ya da daha fazla kişinin saldırısına karşı yapılan çalışmadır) Başka bir deyişle farkındalığın gelişmesi, kişinin ruhu ve içinde bulunduğu çevreyle, onun bir parçası olarak bağlantı kurabilmesi ve saldıranları da içine alan bu bağlantıyı giderek güçlendirmesi…kikubari’nin gelişimi…
Ateşi Yakmak
Bu hafta sonu Steve Schneid (Saotome Sensei’nin bir başka öğrencisi) ile sohbet ediyorduk. Steve, Sensei’nin her zaman rahat olduğunu ve hiç bir zaman saldırıya hazırlık yapmadığını farketmiş. Saldırı öncesinde bir gerginlik söz konusu değil ve saldırıya uğradığında da bedeninde, tutumunda veya enerjisinde hiçbir değişiklik olmuyor. Onun için çatışma anı ve meditasyon anı tamamen aynı şey. Bu yüzden Sensei bir tekniği öğretirken ya da uygularken, her zaman rahat ve zahmetsiz görünüyor.
Kikubari bağlamında rahat olmak aslında oldukça dinamik bir kavram. Bundan bahsederken Sensei sık sık dikkat kelimesini vurgular. (İng: attension. A-ten-SHUN!). Sensei için “gerginlik”, “yoğunluk” ve “dikkat”, İngilizce terimler olarak birbirleriyle yakından bağlantılıdır. (İng: Tension – Intensity – Attention). Bu bağlantı yaşanılan anın canlılığına ve tam bir farkındalığa işaret eder. Savaş alanının dikkatliliği, ölümün her an köşede olabileceği gerçeği ve en ufak bir dalgınlığın hayatınızın sonu anlamına gelebileceğini bilmenin elektriği. Aslında Sensei her zaman fiziksel olarak rahatken, aynı zamanda zihinsel ve duygusal açıdan tamamen odaklanmış durumdadır ve öğrencilerinde de görmek istediği şey budur.
Kelimelerin bu bağlantısı bana geçen yüzyılın en etkili Sōtō Zen öğretmenlerinden biri olan Taisen Deshimaru’nun şu sözünü hatırlattı.
Kendinize konsantre olmalısınız ve kendinizi tamamen kutsamalısınız.. saçlarınızda bir ateşin alevlendiğini düşünür gibi
“You must concentrate upon and consecrate yourself wholly … as though a fire were raging in your hair”
Taisen Deshimaru
Saçlarınızın alev aldığında nasıl uyanık ve farkında olacağınızı hayal edin. Kasılıp olduğunuz yerde kalmaz ya da sert tepkiler vermezsiniz. Olay boyunca uyuklamazsınız ve plan yapmak için mantığa başvurmazsınız. Rōshi Deshimaru öğrencilerine, bu “yanma durumunun zihinsel yoğunluğunu”, kendilerini uyandırmak için bir farkındalık çalışması olarak kullanmalarını söylüyor. Saotome Sensei ise “çevrenizdeki herşeyin yanması halinin zihinsel yoğunluğunu” dışa dönük farkındalık çalışması olarak kullanmanızı ve böylece kikubari’yi geliştirmenizi söylüyor.
Bu yoğun ruh/bilinç çalışması sayesinde kişi yalnızca çoklu sadırılar karşısında nasıl hareket edeceğini konusunda uzmanlaşmakla kalmaz; aynı zamanda içsel uyumun yolunu öğrenir. Böylelikle Doğa ve evrensel yapı içindeki doğru konumuyla bağlantı kurması mümkün olur.
Bu makale, Saotome Sensei ile Kiraz Çiçeği Semineri (nisan 2017 Aikido Shobukan Dojo, Washington) sırasında yapılan sohbetler üzerine yazılmıştır. Gary Small ve Don Ellingsworth’a fotoğraflar için, Stephen Earle’e çeviride yardımları için teşekkür ederiz.
Yazının orjinaline bu bağlantıyı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Çeviri: Oğuzhan Yılmaz