Öfke Ateşi Söndürmek için Bilgelik
Martin Luther King, Jr. tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Thich Nhat Hanh, günümüzün önde gelen bilgelik, barış, merhamet ve… Daha fazlasını oku »Öfke Ateşi Söndürmek için Bilgelik
Martin Luther King, Jr. tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Thich Nhat Hanh, günümüzün önde gelen bilgelik, barış, merhamet ve… Daha fazlasını oku »Öfke Ateşi Söndürmek için Bilgelik
Gezegenimizde Bir Yaşam belgeseli, gezegenimizin hayatının geçmişini, bugününü, geleceğindeki ihtimalleri anlatıyor. Belgesel sayesinde kavrayabildiklerim beni çok derinden etkiledi. İklim değişikliği… Daha fazlasını oku »Gezegenimizde Bir Yaşam – David Attenborough
Bedenimizin sınırları nerede başlar? Kıyafetlerimiz, yaşam alanlarımız, hareket mekanlarımız, maddi varlıklarımız, akıllı aletlerimiz ve ismimizden önce gelen işlerimiz bu sınırları… Daha fazlasını oku »Papalagi ve Halleri
Varoluşa arkeolojik kazılara Eliade’yle göğe bakarak devam ediyoruz. Mircea Eliade’nin Dinler Tarihi’ne Giriş kitabında gök tanrılar, göksel simgeler ve ayinler bölümünü serinin ikinci yazısında anlatmaya başladık. Üçüncü yazıda da kaldığımız yerden, dünyanın farklı bölgelerinde gök tanrıları inceleyerek devam ediyoruz.
Varoluşa arkeolojik kazılar ünlü din tarihçisi Mircea Eliade’nin “Dinler Tarihine Giriş” kitabının ikinci bölümüyle devam ediyor. Kitabın bu bölümünde gök tanrılara, göksel simgelere ve ayinlere yer verilmiş. Serinin ikinci yazısı kitabın ikinci bölümünün ilk kısmının düzenlemesi/özeti. Serinin üçüncü yazısı da kitabın ikinci bölümüyle devam edecek.
Bu bölümlerle göğe bir de Eliade ile bakalım.
Mircea Eliade, varoluşumuza anlam arayışının kökenlerini ustalıkla araştırıp bize aktaran, 1907 – 1986 yıllarında yaşamış önde gelen din tarihçilerindendir. Kitaplarında dinlere dair kavram ve tanımlardan, simgelerden, kutsal mekanlardan, mitlerden kafamızda herhangi bir soru işareti oluşmasına izin vermeden oldukça detaylı bir şekilde söz eder.
Varoluşa arkeolojik kazılar serisinde, Mircea Eliade’nin insanın anlam arayışına dair yazılarının düzenlemelerini bulacaksınız. Serinin bu ilk bölümü “Dinler Tarihine Giriş” kitabının 1. Bölümü’ndeki kutsalın tanımlanmasıyla ilgili kısımla başlıyor:
Yönetmen Wim Wenders, “Toğrağın Tuzu” (The Salt Of The Earth) belgeselinde, fotoğraf sanatının büyük ustalarından Sebastiao Salgado ve yaşam öyküsünü anlatıyor. Wim Wenders ile fotoğrafçı Salgado’nun belgeselci oğlu Juliano Riberio Salgado’nun ortak yapımı. Wenders’in bundan yirmi küsur yıl önce Salgado’nun bazı fotoğraflarını satın almasıyla Salgado’ya olan merakı bir belgesel yapma isteğine dönüşüyor. Salgado’nun oğlu Juliano Riberio Salgado’nun da devreye girmesiyle film iki yönetmenin ortak yapımı haline geliyor. Süreçte Juliano’nun çok önceleri büyükbabasını aile çiftliğinde kaydettiği görüntüler ve Salgado’nun son büyük işi ‘Genesis’ sırasında çalışırken gerçekleştirdiği çekimler de belgeselin içine dahil oluyor.
Arkanıza yaslanıp da bugüne kadar yaşadıklarınızı bir film gibi izleyebilseydiniz olanlara o anın içindeki gibi mi tepki verirdiniz? Ya da zaten senaryoyu bildiğiniz için üzücü ya da kasvetli görünen sahnelerde gülümser miydiniz? Bu soruları geçmişe değil de bugüne hatta şimdiye sorsak; olmakta olana nasıl bir tepki veriyor, her ne oluyorsa oturduğunuz yerde olana öylece bakabiliyor hatta gülümsüyor musunuz?
Taş salonun ortasındaki kalın, ağır ve sanki dünya yıkılsa yerinden oynamayacakmış gibi görünen masanın etrafında turuncu cüppelere sarınmış dört rahip… Daha fazlasını oku »Saklı Orman:
Bir Biyoluğun Doğa Güncesi
Savaş sanatlarından söz ettiğimizde, zihinsel bir eğitim sürecinin fiziksel tekniklere derinlemesine eşlik ettiği konusunda hem fikir olduğumuzu düşünüyorum. Aksi halde… Daha fazlasını oku »Sherlock Holmes Gibi Düşünmek