Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Kobukan Dojo Dönemi 1. Bölüm

Nisan 1931’de, Aikido’nun kurucusu Morihei Ueshiba Tokyo’nun Shinjuku semtinde “Kobukan” ismiyle özel bir dojo açtı. Bu dojo on yılı aşkın bir süre Kurucu’nun faaliyetlerine ve Japonya’nın ruhani savaş sanatı Aikido’nun doğumuna merkez oldu.

Morihei Ueshiba, Kobukan döneminde Japon toplumunun ordu, politika, iş dünyası ve ulema çevrelerinin önde gelenleri ile yakınlaştı. Her ne kadar Morihei’nin politik bir duruşu olmasa da dönemine yön veren pek çok kişiye ders veriyor ve onlarla etkileşimde bulunuyordu. Bu kişiler Asya kıtası ve Pasifik’te savaşa doğru kayan Japonya’nın kaderini çizen figürlerdi ve Kurucu’nun inanılmaz savaş sanatı yeteneklerine derinden saygı duyuyorlardı.

Bu kısa dönem içerisinde Morihei her ay Tokyo ve Kansai bölgelerine eğitim ziyaretlerini içeren çok yoğun bir takvimi başarıyla yönetebildi. Bu dönemdeki faaliyetleri modern Aikido’nun temellerinin atılmasında o kadar önemlidir ki başlı başına detaylı bir incelemeyi hak eder. Bu sebeple incelememizi iki kısıma ayırmayı uygun gördük.

Aiki News’un bu sayısında yer verdiğimiz ilk kısım Morihei’nin Kobukan Dojo’nun kuruluşuna giden Tokyo’daki faaliyetlerini, dojonun önde gelen isimlerini, Morihei için veliaht arayışlarını, Budo Senyokai’yi, Kansai bölgesinde yayılmasını ve son olarak ikinci Oomoto Vakası ve sonrasındaki olayları kapsamaktadır.

Aiki News 132’de yayımlanacak ikinci kısımdaysa Morihei’nin askerî ve siyasi ilişkilerine, Mançurya’da Aiki Budo’ya, Zaidan Hojin Kobukai’nin kuruluşuna, Dai Nippon Butokukai’ye, “Aikido” adının verilişine, savaş dönemi uchideshilerine ve Morihei’nin teknik ve derecelendirme sistemine yer verilecektir.

Morihei’nin 1925-1931 arası faaliyetleri

Kobukan Dojo, Ueshiba Sensei’nin Tokyo bölgesinde geçici mekanlarda yaklaşık altı yıl eğitim vermesinin ardından açıldı. Tokyo ile olan bağı, bir savaş sanatları meraklısı olan Amiral Isamu Takeshita’nın çabaları sayesinde oluşmuştur. Takeshita ve Ueshiba arasındaki tanışıklık da başka bir bahriye subayı olan Tuğamiral Seikyo Asano’ya dayanır. Asano, Oomoto dinine inanıyordu ve 1922 yılında Ayabe’de Morihei ile beraber Daito-ryu Aiki Jujutsu çalışmaya başlamıştı. Kendini tamamen Morihei’nin Daito-ryu’sunu çalışmaya adayan Asano, Morihei’yi Tokyo’daki askerî akademiden arkadaşı Takeshita’ya tavsiye etmişti.

Takeshita 1925 yılında Ueshiba’nın budo’sunu gözlemlemek için Ayabe’ye gitti ve Ueshiba’nın sıra dışı bir savaş sanatı ustası olduğuna ikna oldu. Tokyo’ya geri döndüğünde Ueshiba’yı emekli amiral ve iki kez Japonya başbakanı olmuş olan Gonbee Yamamoto’ya öylesine yüksek bir mertebe ile tavsiye etti ki bu Takeshita’nın konutunda seçkin bir kitleye özel bir tanıtım gösterisi yapılmasının önünü açtı. Bu noktadan sonra Amiral Takeshita, Ueshiba’nın faaliyetlerinin Tokyo cemiyet hayatında desteklenmesine yönelik aktif bir rol üstlendi. Ueshiba Ayabe’den Tokyo’ya seminerler vermek için seyahatler yaptı. Bu seyahatler sonucunda çok sayıda subay, devlet memuru ve varlıklı kişi Ueshiba stili Jujutsu tutkunu oldu.

Morihei 1927’de Tokyo’ya taşındıktan sonra geçici yerlerde verdiği eğitimlere yeğeni Yoichiro Inoue yardımcı olmaya başladı. Eğitimler önceleri Shirogane’deki Shiba’da, sonraları Mita Tsuna-cho ve akabinde Shiba Kuruma-cho’da ve nihai olarak 1930’da Mejiro’da yapıldı. Morihei’nin ünü ağızdan ağza yayılarak öylesine bir raddeye geldi ki  bu dar mahallerde yeni öğrenci kabul etmek imkansız hale dönüştü. Bu durum artık yeni ve kalıcı bir çözümü kaçınılmaz kıldı.

Kısa bir süre sonra Ueshiba’nın çevresinden kalıcı bir dojo inşa edilmesi için bağışlar toplanmaya başladı. Bağışçılar arasında yer alan Koshiro Inoue varlıklı bir kişiydi ve Morihei ile ailevi bağları vardı. Koshiro’nun erkek kardeşi Zenzo, Morihei’nin en büyük ablası Tame ile 1800’lerin sonunda evlenmişti (Tanabe kasabası / Wakayama). Sekiz çocuğu olan çiftin dördüncü çocukları bir erkekti ve adı Yoichiro’ydu. Yoichiro’nun amcası Koshiro Inoue servetini 1890’larda, Çin-Japon savaşları döneminde Tokyo’da Asakusa semtinde yapmıştı. İleride ismini daha sık anacağımız Yoichiro, Morihei’nin yeğeni ve söz konusu dönemde en yakın öğrencisiydi. Yoichiro, Morihei’nin budo faaliyetlerini mali yönden desteklemesi için sık sık Koshiro Inoue’nun yardımına başvuruyordu. Koshiro Inoue’nun yakınlarına göre, Kobukan Dojo’nun inşası için büyük miktarda bağışta bulunmuştur.

Morihei, toplanan bağışlar ve varlıklı bir aile olan Ogasawara’ların yardımı sayesinde önce Shinjuku’nun Ushigome semtinde bir parsel arazi satın almayı başardı. Yeni dojonun inşaatı süresince geçici olarak Mejiro’ya taşınıldı. İşte bu Mejiro döneminde Judo’nun kurucusu Jigoro Kano Morihei’nin gösterisini izlemek için ziyarette bulunmuştur. Epey etkilenmiş olan Kano iki önde gelen öğrencisini, ki bunlardan biri Minoru Mochizuki’dir, Ueshiba’dan yoğun bir eğitim almaları için göndermiştir. Bu döneme ilişkin hatırlarda kalan bir diğer detay ise Morihei’ye meydan okumak için general Makoto Miura’nın Mejiro dojosuna gelmesidir. Miura yirmi sene öncesinden Sokaku Takeda’nın bir öğrencisiydi ve Morihei’yi Daito-ryu’dan sapan bir zıpçıktı olarak görüyordu. Ama general Morihei’nin teknikleri karşısında çaresiz kaldı ve onun uzun süreli öğrencisi ve destekçisine dönüştü.

Kobukan Dojo’nun açılışı

Morihei’nin Tokyo dojosunun büyük açılışından bahsetmeden önce, yaşanan sıra dışı olaylara değinmekte fayda var. Açılıştan önce Morihei’nin meşhur Daito-ryu hocası Sokaku Takeda burada 20 Mart-7 Nisan 1931 tarihleri arasında bir seminer vermiştir. Bunu biliyoruz çünkü Sokaku’nun kayıt defteri (eimeiroku) Morihei’nin adını ve mührünü içermektedir. İkilinin yıllar içerisinde irtibatta kalmaları dolayısıyla Sokaku’nun yeni dojonun açılışından haberdar olması kaçınılmazdır. Yine de Kobukan Dojo’ya yaptığı bu ziyaretin iç yüzü gizemini korumaktadır. Sokaku, Morihei’yi düzenli aralıklarla 1920 yılından 1930’ların ortasına kadar ziyaret etmiştir ki bu ziyaretlerini bazen haber vermeksizin yapmıştır. İkili arasındaki ilişkiler Morihei’nin ayrı bir Budo hocası olarak sivrilmeye başlamasıyla bozulmuştur. 1922 senesinde Morihei, Daito-Aiki Jujutsu hocalığı lisansını edinmiştir ancak ikili arasındaki finansal ilişki muğlaktır ve bunun bir sorun teşkil ettiği aşikardır. Bu sorunlu dönemde Morihei’nin Daito-ryu çalışması, ileride Aikido’yu tanımlayacak olan akıcı ve Jujutsuya daha az benzeyen yöntemlere dönüşmeye başlar. 

Dojo’nun resmî açılış töreni Nisan 1931’de, Sokaku Tokyo’dan ayrıldıktan sonra aralarında yüksek rütbeli kara kuvvetleri ve bahriye subaylarının da yer aldığı mevki sahibi kişilerden oluşan bir topluluğun katılımıyla yapılır. Ender bir grup fotoğrafında, VIP konuklar arasında Amiral Isamu Takeshita, General Makoto Miura, Tuğamiral Seikyo Asano, Amiral Sankichi Takahashi, Dr Kenzo Futaki, Harunosuke Enomoto ve emekli komutan Kosaburo Gejo’nun yer aldığı görülmektedir. Açılışta Morihei’nin bazı uchideshi’leri ve öğrencileri de hazır bulunmuştur. Bunlar Yoichiro Inoue, Hisao Kamada, Minoru Mochizuki ve Hajime Iwata’dır. Morihei’nin eşi Hatsu ve oğlu Kisshomaru da katılımcılar arasındadır. Günün anlamına uygun olarak, Morihei’nin ruhani mentoru Onisaburo Deguchi tarafından çizilmiş “Ueshiba Juku” olarak okunan fırça kaligrafisi de dojo kameriyesine (tokonoma) yerleştirilmiştir. Bu kaligrafi, 1920 başlarında Morihei’nin Ayabe’deki evinde kurduğu ilk dojosu olan “Ueshiba Juku”nun duvarında asılıydı.

Kobukan Dojo’nun eğitim alanı 80 minderden (tatami) ibaretti ve aynı zamanda Ueshiba ailesi ve uchideshi için yaşam alanlarını da barındırıyordu. Kisshomaru aynı anda 20 uchideshi’nin dojoda barınabileceği belirtmiştir. Kisshomaru’nun zamanında müdahaleleri sayesinde dojo, Tokyo’ya yapılan yangın bombardımanında etrafındaki pek çok yapı yok olurken ayakta kalmayı başarmış ve uzun yıllar hizmet vermiştir. 1968 yılına kadar Aikikai merkezi olarak kullanılan yapı, günümüzdeki Aikikai Hombu Dojo’nun inşa edilmesi amacıyla yıkılmıştır. Bugün Ueshiba ailesinin ikametgahı, eskiden Kobukan Dojo’nun yer aldığı bu alanda bulunmaktadır.

Dojonun açılışından sonra Morihei, Oomoto liderlerinden ziyaretçileri ağırlamıştır. Bu dönemde Onisaburo’nun kızı ve eşi Naohi ile Hidemaro Deguchi sık sık Kobukan’ı ziyaret etmiştir. Bu ziyaretlerden birisinin anısına çekilen bir fotoğrafta dojo kameriyesinde yer alan kaligrafinin, açılış töreninde görünen kaligrafiden farklı olduğu görülmektedir. Buradan, yetenekli bir kaligrafi sanatçısı olan Hidemaro’nun eserlerinin, önemli Oomoto misafirlerinin şerefine asıldığı söylenebilir.

Yeni dojo’da eğitim

Yeni dojo yoğun şekilde kullanılmıştı. Dojo’da gündüz iki, akşam üç ders verilmekte ve bunun dışında kalan zamanlarda da uchideshi’ler pratik yapmaktaydılar. Öğrenciler sayıca azdılar ve genelde en az iki önde gelen kişi tarafından tavsiye edilmiş bireylerdiler. Bunun haricinde diğer bir öğrenci grubu, özellikle de uchideshi’ler Oomoto ile bir bağlantısı bulunanlardı.

Morihei’nin öğretme yöntemi az laf çok çalışma üzerine kuruluydu. Teknikleri arka arkaya hızlı bir şekilde ve neredeyse hiçbir açıklama yapmadan gösterirdi. Öğretme yöntemi sistematik değildi. Kobukan Dojo’da 1931’den itibaren iki sene ders alan meşhur Katori Shinto-ryu ustası Yoshio Sugino Kurucu’nun derslerini şu şekilde tarif etmiştir.

“Aikikai’nin günümüz hocalarının tersine Ueshiba Sensei teknikleri çok hızlı şekilde, hareketleri sadece bir kez göstererek öğretirdi. Yeteri kadar detaylı açıklamalarda bulunmazdı. Hatta tekniği bir kez daha göstermesini istediğimizde ‘Hayır! Sıradaki teknik! der geçerdi. O üç dört tane tekniği gösterirken biz tek bir tanesini daha çok görmek isterdik. Sonuç olarak onun tekniklerini ‘araklamak’ zorunda kaldık.”
(Aiki News 1984 röportajından alıntıdır)

İşte Morihei’nin ilk uchideshi’lerinden Hisao Kamada’nın hatırladıkları:

“Sensei çoğu zaman ‘irimi’ terimini kullanırdı. Bu Judo’da olan bir teknik değildir. Daito-ryu’dan anlamam ama sanırım bu Daito-ryu Aiki Jujutsu’dan gelen bir şey. Ueshiba Sensei her zaman şunu söylerdi ‘Her zaman partnerinizin içine (merkezine) girmeniz gerekir. Onun içine girin ve onu kendi içinize alın!’ Eğitime ikkajo, nikajo, ve suwariwaza ile başlardı. ‘Kukinage’ terimini kullandığını hatırlamıyorum (kukinage: “havaya fırlatış”; zamanın popüler bir Judo tekniği). Yonkajo gibi temel teknikler vücudu eğitmeyi hedefleyen çalışmalardı ama sanırım işin özü, onları uygulamalı tekniklere (oyowaza) devşirmek bir ruh meseleydi. Temel teknikler gokajo’ya kadardı ve sonrası uygulamalı tekniklere dönerdi.” (Aiki News ile 1981’de yapılan bir röportajdan alıntıdır.)

Gençlik dolu uchideshi’ler antremanın tonunu belirlerlerdi ve antrenmanlar sıkı geçerdi. O zamanlar pek az kadın öğrenci vardı. Öne çıkan bir kadın, sanat öğrencisi Takako Kunigoshi’ydi. Kendisi 1933 senesinde basılan Budo Renshu eğitim kılavuzunda yer alan yüzlerce el çizimini içeren önemli çalışması ile anılır.

Kurucu’nun bu “eski usül” eğitim yaklaşımı Bayan Kunigoshi tarafından şu şekilde dillendirilmiştir:

“Ne sorarsak soralım sanırım hep aynı cevabı aldık. Her neyse, söylediği şeyleri anlayan bir kişi bile yoktu. Galiba ruhani konulardan bahsediyordu ama kelimelerinin anlamı bizi aşıyordu. Birbirimize bakıp ‘Sensei şimdi neden bahsediyor?’ diye soruyorduk.”

Ueshiba’nın hazır ve nazır yeğeni Yoichiro Inoue

Bu dönemde Morihei’nin faaliyetlerini incelerken yeğeni Yoichiro Inoue’ye değinmeden geçemeyiz. Ueshiba’dan on dokuz yaş genç olan Inoue, çocukluğunun çoğunu Tanebe ve Hokkaido’da Ueshiba ailesinin bir ferdi olarak geçirdi. Dayısının yanı sıra Sokaku Takeda’yla da çalışan Inoue, Ueshiba’nın Ayabe’den Tokyo’ya taşınmasından önce, 1925 yılında buraya yerleşti. Yoichiro çok erken yaştan itibaren antrenmanlarda ve gösterilerde Ueshiba’nın partneri olarak görev aldı. Tokyo’daki ilk günlerde, sık sık hasta olan Kurucu’nun yerine temsilcisi olarak dersler verdi.

Inoue, Kobukan Dönemi’nden bugüne kalan grup fotoğraflarında sıkça görülür ve Aikido’nun ilerlemesine olan katkıları gözardı edilemez. Kaderin bir oyunu, 1935 Aralık’ta gerçekleşen İkinci Oomoto Vakası’ndan kısa bir süre sonra dayısı ile arası açılmıştır. O olaydan sonra zaman zaman gösterilerde beraber yer almalarına rağmen ikilinin yolları ayrılmış ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra pek görüşmez olmuşlardır. Her ne kadar aralarında kan bağı olsa da, Morihei ve Yoichiro’nun arasındaki sürtüşme hiçbir zaman düzelmemiş ve bu nedenle beraber çalışmaya devam edememişlerdir. Aikido tarihi üzerine yazılan kitaplar Inoue’nin katkılarından neredeyse hiç bahsetmez ve Ueshiba ile Inoue aileleri arasındaki kan bağına hiç değinmezler.

Veliaht Arayışları

Kobukan döneminden de önce Morihei’nin zihnini meşgul eden konu tek kızı Matsuko ile evlenmesi yoluyla uygun bir veliaht bulmaktı. Morihei’nin konuyu bazı savaş sanatçısı adaylar ile değerlendirdiği bilinmektedir. Bunlar arasında Kenji Tomiki, Minoru Mochizuki ve Yoshio Sugino bulunmaktadır. Görünüşe göre erken bir dönemde ne kadar Yoichiro ve Matsuko birinci dereceden kuzen olsalar da Ueshiba ve Inoue aileleri ikilinin evlenmesi konusunu ele almışlardı. Bu aslında savaş öncesi dönemde sıkça rastlanan bir durumdu hatta Tanabe’nin yerlisi olan Morihei ve eşi Hatsu uzak kuzenlerdi.

Sonunda 1932 yılında Japonya’nın önde gelen kendo ustalarından ve Hakudo Nakayama’nın öğrencisi olan Kiyoshi Nakakura Morihei’nin kızıyla evlenmeyi kabul etti. Evlilik Morihei ve Nakayama’nın arabuluculuğu ile ayarlandı. Nikah aynı yıl kıyıldı ve Nakakura, “Morihiro Ueshiba” ismini alarak Ueshiba ailesine katıldı. Böylelikle Kurucu sadece bir veliaht bulmakla kalmadı aynı zamanda kendisinin kılıç çalışmalarına artmakta olan ilgisini ateşleyecek birinci sınıf bir kılıç ustası edinmiş oldu.

Nakakura Kobukan Dojo’da yaklaşık beş sene kalacaktı. Bundan ötürü Kobukan’da bir kendo grubu oluşturulmuş, hatta bu grup yarışmalara bile katılmıştı. Her şeyden önce bir kendoka olan Nakakura, Morihei’nin jujutsu tekniklerinin inceliklerini kavramakta zorlanmış ve zaman içinde uygun bir veliaht olamayacağı kanaatine varmıştır. Evliliği 1937’de sonlanan Nakakura, Kendo dünyasına geri dönmüştür.

Boşanmayla beraber Morihei’den sonra yerine kimin geçeceği yine tartışmaya açık bir konu oldu. Çoğunluk, Aiki Budo’nun yayılmasına katkıları ve akrabalık ilişkilerinden ötürü yeğeni Yoichiro’nun veliaht olacağını varsayıyordu. Öte yandan, Morihei’nin öz oğlu Kisshomaru 1930’ların ortasında Aikido çalışmaya başladı ve zaman içerisinde özellikle kılıç gösterilerinde babasının partneri olarak görev aldı. Morihei 1942’de emekli olup Iwama’ya çekildiğinde, o zamanlar Waseda Üniversitesi’nde öğrenci olan Kisshomaru Kobukan Dojo’nun lideri (dojo-cho) oldu. Kurucu 1969 yılında hayata veda ettiğinde de Kisshomaru babasının yerine resmen ikinci Doshu olarak geçti.

 

Dışarıdaki eğitim faaliyetleri

Kobukan Dojo Morihei’nin savaş öncesi faaliyetleri için bir merkezdi ama kendisi sürekli seyahat halindeydi. Kurucu’nun hayatının bu dönemini ve hatta vefatından önceki son on seneyi inceleyenler Tokyo, Kansai ve Wakamaya bölgelerine ne kadar çok seyahat ettiğine şaşırırlar.

Morihei’nin sadece Tokyo’daki işleri bile kendisini epey yoğun tutmaya yetiyordu. Kobukan Dojo haricinde çeşitli işyerlerinde, kulüplerde ve zaman zaman özel ikametgahlarda dersler veriyor ve gösteriler yapıyordu. Ama dış faaliyetlerinin merkezi çeşitli askerî kurumlarda verdiği derslerdi. Bu prestijli görevlendirmeler, yüksek rütbeli kara kuvvetleri ve bahriye subayları ile olan ilişkisi sayesinde mümkün oluyordu.

Her ne kadar askeriye bünyesindeki kariyerine ilişkin kesin ve net bilgilere sahip olmasak da, görevlendirmelerinden bazılarına kabaca aşağıda yer verilmiştir.

  1. Bahriye Personeli Koleji (Kaigun Daigakko), takribi 1927-1937 arası, Amiraller Isamu Takeshita ve Sankichi Takahashi münasebeti ile.
  2. Kraliyet Ordusu Üniversitesi (Rikugun Shikan Gakko)
  3. Kara Kuvvetleri Üniversitesi (Rikugun Shikan Gakko)
  4. İnzibat Okulu (Kempei Gakko), tarihler bilinmiyor, General Makoto Miura’nın önayak olması ile.
  5. Toyama Okulu (Rikugun Toyama Gakko), takribi 1930-?, büyük ihtimal General Miura üzerinden bir bağlantı ile.
  6. Nakano Ajan Okulu (Rikugun Nakano Gakko), takribi 1941-1942, General Miura üzerinden bir bağlantı ile.
  7. Ek olarak Bahriye Mühendislik Okulu’nda (Kaigun Kikan Gakko), Yokosuka Bahriye İletişim Okulu’nda (Kaigun Tsushin Gakko) ve Torpido Teknik Okulu’nda (Kaigun Suirai Gakko) tarihleri bilinmeyen kısa süreli eğitim programları verdiği kayıtlarda yer almaktadır.

Yukarıda yer alan askerî okullarda verilen eğitim görevlendirmeleri 1927 ile Morihei’nin Iwama’da 1942’de emekli olması arasında gerçekleşmiştir. Liste, Morihei’nin sağcı askerî isimler ve onların faaliyetleriyle ileri derecede bağı olduğunun inandırıcı bir kanıtıdır. Bu konuya ikinci kısımda tekrar değineceğiz.

Ağır bir eğitim sorumluluğu altında giren Kurucu’nun, yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bir grup yardımcıya ihtiyaç duyduğunu belirtmek gerekir. Bu grubun önde geleni Yoichiro Inonue’ydi ve ilk yıllarda Tokyo’da eğitim sorumluluklarının bir kısmını taşıyordu. Ancak Budo Senyokai’nun kuruluşu ile beraber Yoichiro’nun faaliyetleri Kansai bölgesine kaydı. Bu nedenle Morihei, Hisao Kamada, Kaoru Funahashi, Shigemi Yonekawa, Tsutomu Yukama ve Rinjiro Shirata gibi uchideshi’lerden yararlanmak durumunda kaldı.

Budo Senyokai’nin kuruluşu

Morihei her ne kadar Tokyo’ya taşınarak Oomoto inancı ile arasına fizikî mesafe koymuş olsa da tarikatın liderleri ile bağlarını kopartmadı. Ağustos 1932’de savaş sanatlarını desteklemek ve geliştirmek amacıyla Onisaburo Deguchi’nin yönlendirmesi üzerine Dai Nippon Budo Senyokai derneği kuruldu. Onisaburo daha öncesinde tarikatın yayılması adına, Oomoto inancı şemsiyesi altında yan organizasyonlar kurmuştu. Budo Senyokai Morihei’nin Budo’sunu desteklerken aynı zamanda Oomoto inancının milliyetçi rolünü yansıtma gayesini güdüyordu.

Morihei, Budo Senyokai’nin ilk yönetim kurulu başkanı olarak atandı. Japonya genelinde şubeleri açıldı ve Ibaragi vilayetinin Iwama gibi ırak kasabalarında bile Oomoto tesislerinde dersler veriliyordu. Bir parantez; Iwama yerel şubesi sayesinde Morihei’nin en değerli iki uchideshi’si, Yonekawa ve Akazawa Kobukan Dojo’ya katılmıştır.

Derneğin (Budo Senyokai) merkezi, Oomoto idari merkezi olan Kameoka’da kuruldu. Ancak Hyogo vilayetinin Takeda kentinde açılan büyük dojo bir süre sonra fiilî eğitim merkezi haline geldi. Morihei’nin Tokyo’daki Kobukan Dojo’sundan birçok uchideshi çeşitli zamanlarda yoğun eğitim vermek ve eğitimlere yardım etmek için Takeda’ya gönderildi. Yoichiro Inoue de Budo Senyokai şubelerindeki eğitimlerde önemli bir rol oynadı.

Kisshomaru, Morihei’nin Tokyolu öğrencileri ile Takeda Dojo’da antreman yapan Showa Seinenkai (Showa Gençlik Derneği) mensubu ateşli bir grup Oomoto üyeleri arasındaki sürtüşmeyi hatırlar. Bu durum Kobukan Dojo ile Takeda okulu arasında bir rekabet doğmasına neden olmuştur. (Aikido Kaiso Ueshiba Morihei, s. 223-223)

Yoichiro, Budo Senyokai Takeda Dojo’ya bağlı bu genç adamların nasıl kişiler olduklarına şöyle anlatır:

“İlk önceleri Kameoka’daki Ten’onkyo’da ders verdik. O zamanlar ben ders veriyordum ama bilirsiniz savaş sanatı çalışanlar hep haşarı tiplerdir! Ne kadar uğraşsam da kendilerini dev aynasında görmelerini engelleyemedim. Sonunda rahip Deguchi’ye bu sorunu açtım. Şöyle dedi: ‘Inoue, neden hepsini Takeda’ya gönderip onlardan kurtulmuyorsun?’ Doğruyu söylemek gerekirse hepsi aslında Kameoka’dan kapı dışarı edilmişti! Gönderilmelerinin nedeninin Takeda’da yeni bir dojonun inşa edilmesi olduğunu söyleseler de bu doğru değildir. Takeda’ya gönderildiler çünkü çok bencildiler.” (Aikido Masters, Editör Stanley Pranin’den alıntıdır).

Sonuç olarak Morihei’nin Aiki Budo’sunu Japonya geneline yaymak için büyük omuz verilmiş ve 75 tane bağlı dojo kurulmuştu. Daha da ötesi anlaşılıyor ki Asya kıtasında Japon işgali altındaki Mançurya ve Kore’de dahi 1933 yılında Budo Senyokai bağlantılı olarak Yoichiro ve Aritoshi Murashige seminer dersleri verdi. Kendo başta olmak üzere dernek bünyesinde başka savaş sanatları da öğretiliyordu. Hatta Hakudo Nakayama, kuşkusuz Morihei ile olan dostluğu sayesinde Budo Senyokai’nin kendo danışmanlığına getirilmişti. Yine de Morihei’nin Aiki Budo’su organizasyonun faaliyet odağını oluşturuyordu.

Osaka’ya Açılma

Budo Senyokai’nin kuruluşunun etkilerinden biri de Morihei’nin Kansai bölgesindeki dojo ağının güçlenmesi oldu. Tesadüfen aynı zamanlarda, 1933 baharında, Mitsujiro Ishii’nin girişimleriyle Asahi Gazetesi’nin Osaka ofisi Morihei’nin düzenli aralıklarla gazetenin dojosunda ders vermesi için anlaşmaya vardı. Ishii 1920’lerde Mita Tsuna-cho döneminde Tokyo’da bir süre Morihei ile çalışmıştı ve Tokyo Asahi Gazetesi’nin üst düzey çalışanlardandı.

Osaka Asahi Gazetesi’nin siyasi duruşu nedeniyle, çalışanları saldırılara maruz kalıyordu. Bu sebeple derslere başlamaya karar vermişlerdi. Ishii, acil bir durumda çalışanların kendilerini nasıl savunabileceklerini öğrenmeleri için Morihei’yi ayarlamıştı

Asahi Gazetesi dojosunda önde gelen isim daha önce Tokyo ofisinde başarılı bir güvenlik şefliği kariyerine sahip olan Takuma Hisa’ydı. 1933’de Hisa terfi ettirilerek Osaka’ya gönderilmiş, geçmiş tecrübesi ve savaş sanatlarına olan merakı gözetilerek Asahi Gazetesi Dojo’nun gözetimi için görevlendirilmişti.

Morihei önce her ay bir (kimilerine göre iki) hafta Osaka Asahi Dojo ve çevre dojolarda ders vermeye başladı. Kobukan Dojo’dan bir takım uchideshi’ler kısa bir süre sonra Osaka’ya görevlendirildi. Bunlar arasındaki 1934 senesinde evlenen ve Osaka’ya yerleşen Tsutomu Yukawa, Kaoru Funahashi, Shigemi Yonekawa ve Rinjiro Shirata vardır. O zamanlar yakınlardaki Kameoka’da yaşayan Yoichiro Inoue büyük olasılıkla Morihei’nin Osaka’da ders veren ilk yardımcılarındandı.

Dolayısıyla 1930’ların ortalarında Morihei Tokyo ve Osaka arasında mekik dokuyordu ve Budo Senyokai faaliyetleri dolayısıyla Japonya genelinde çok sayıda bağlı dojosu vardı.

Haziran 1936’da, bazı gizemli olaylar silsilesi, Sokaku Takeda’nın Morihei’yi Asahi Gazetesi dojosundaki eğitim görevlerinden uzaklaştırması ile sonuçlandı. Bu gizemli vaka hakkında merak duyanlara Aiki News 129’da yer alan Takuma Hisa’yı Hatırlarken (İng.: Rememberin Takuma Hisa) başlıklı makalemi okumalarını tavsiye ediyorum. Morihei her ne kadar artık Asahi Gazetesi’nde ders vermese de, Osaka’ya düzenli seyahatlerine devam etti ve uchideshi’lerinin sorumluluğundaki dojolarda dersler verdi. Hatta bir ara Osaka’da bir ev tuttu ve eşiyle birlikte orada uzunca süre kaldı.

İkinci Oomoto Vakası

1921 yılında Japonya hükümeti şiddetli baskınlar ve tutuklamalarla Oomoto inancının önüne geçmeye çalışmıştı. Birinci Oomoto Vakası olarak anılan bu saldırıdan sonra Anka kuşu misali küllerinden yeniden doğan Oomoto inancının durmak bilmeyen gelişmesi Japon hükümetini giderek daha fazla rahatsız ediyordu. Tarikat artık iki milyon civarı müride ulaşmıştı ve etki alanı giderek genişliyordu. Lider Onisaburo hükümeti rahatsız eden yurtiçi faaliyetlerine ek olarak Mançurya meselesine de karışıyor ve orada Son İmparator filmine konu olan Pu’yi[1]’nin altında bağımsız bir devlet kurmayı hedefliyordu. Dahası, Onisaburo, Mitsuru Toyama ve Ryohei Uchida’nın aşırı sağ davalarına yüksek meblağlarda mali kaynak akıtıyordu. Bu konulara ikinci kısımda daha çok değineceğiz.

Temmuz 1934’de Onisaburo tarafından kurulan Showa Shinseikai örgütünün saldırgan eylemleri Japon hükümeti için bardağı taşıran damla oldu. Ruhani lider Toyama Uchida, önde gelen siyasetçiler, ordu ve bahriyeden subaylar ile siyaset, iş dünyası ve diğer cemiyetlerin önde gelenlerinin katılımı ile düzenlenen Shinseikai’nin açılış merasimi Tokyo’da yapıldı. Etkinliğin ana teması “evrensel sevgi ve kardeşlik”ti (jinrui aizen) ve mesajı da “Kutsal İmparatorluk Yolu”ydu.

Onisabura, kuruluşundan bir sene sonra Shinseikai’nin amacı ile ilgili aşağıdakini kaleme almıştır:

Showa Shinseikai ‘vücudun hükmettiği ruh’ düzeninden ‘ruhun hükmettiği vücut’ düzenine geçişi ifade eder. Böylelikle her şey en baştan taze bir başlangıç yapar ve düzeni Gök’ün ilkeleri doğrultusunda ihtişamlı bir patikaya sokar. Gerçek sevginin ailevi ruhu devlet seviyesine genişleyecek ve bu sayede büyük tek aile olarak muhteşem bir Japonya doğacak. Bu daha da ilerleyerek tüm insanlığı ve gezegeni kapsayacak.”
(Deguchi Onisaburo Kyojin, yazan Kotoyaro Deguchi’den alıntıdır).

1935’in sonuna doğru yetkililer inancı bu sefer mutlak suretle ortadan kaldırmak için gizli bir plan hazırladılar. 8 Aralık 1935 sabaha karşı, Oomoto’nun Ayabe ve Kameoka’daki merkezlerine eş zamanlı baskınlar yapıldı. Onisaburo, eşi, Hidemaro Deguchi, Uchimaru Deguchi ve Oomoto’nun üst kadro liderlerinden bir kısmı tutuklandı ve hapsedildi.

Morihei de yakalanması istenilen Oomoto liderlerinden biriydi. O zaman Osaka’da bulunuyordu ve baskınlardan öğrencisi Osaka Polis Şefi Kenji Tomita sayesinde önceden haber almış ve saklanmıştı. Kobukan’ın eski uchideshi’lerinden o dönem Osaka’da eğitim veren Rinjiro Shirata yaşananları 1984’de bir röportajında şu şekilde aktarır:

“Morihei önde gelen bir Oomoto üyesi olduğu için Kyoto Polis Merkezi, Osaka Polis Merkezi’ne gözaltına alınması için talimat gönderdi. Aniden gerçekleşen bu olay öncesi bazı duyumlar alınmıştı. Osaka Polis Departmanı’nda görevli O-Sensei’ye hayranlık duyan Kenji Tomita isimli bir adam vardı. Tomita, O-Sensei’nin asla imparatora hıyanet ile suçlanamayacağını, Oomoto mensubu olmasına rağmen hayatını sadece Budo’ya adamış biri olduğunu düşünüyordu. Yine de Kyoto Polisi, Osaka Polisi’nin gözaltı talimatına uymaması durumunda Osaka’ya Ueshiba’yı tutuklamak üzere kendi memurlarını göndereceğini ifade etti.”

Ueshiba Sensei olaylardan hemen haberdar edildi. O-Sensei’ye hayranlık duyan Sonezaki Polis Karakolu’nda görevli Giichi Morita, fırtına yatışıncaya kadar Ueshiba Sensei’yi kendi evinde sakladı. Kyoto’dan polisler geldi ama polis şefinin evinde saklandığı için onu ne Tokyo’da, ne Osaka’da ne de Wakayama’da bulabildiler!

Tokyo’da yetkililer Morihei’nin Kobukan Dojo’suna da baskın düzenlediler. Olayları Kiyoshi Nakakura şu şekilde aktarır:

“Ueshiba Sensei’nin eşi Hatsu da Osaka’daydı. Ben ve Kisshomaru’ysa Tokyo’daydık. Oomoto tanrılarına adanmış rahip Onisaburo Deguchi tarafından çizilmiş çerçeveli kaligrafiler dojo duvarlarında asılıydı. Ueshiba bu eserlere çok değer verirdi ama ben onları indirdim ve yaktım. Uchideshi’ler şaşırmışlardı ve bana bunu yapmamın doğru olmadığını söylediler. Ama mesela doğru yanlış meselesi değildi. Onların duvarda asılı olmaları ihanet suçu teşkil edebilirdi. Eğer Ueshiba’nın eşi orada olsaydı böyle bir şey yapabileceğimi zannetmiyorum. Yapabildim, çünkü engel olacak kimse yoktu.”

İkinci Vaka Sonrası Yaşananlar

Kilise’ye yapılan ikinci operasyon “Oomoto’yu sonsuza kadar ortadan kaldırmak”tı ve bu Morihei’nin üzerinde kariyer ve kişisel anlamda derin sonuçlar doğurdu. Öncelikle Budo Senyokai ile ilişkili dojolar dağıtıldı ama bazı dojolar radara takılmadan eğitimlerine devam ettiler. Morihei Oomoto mensupları ile açık bir bağ sürdüremedi ve Oomoto ile ilişkili hiçbir görseli veya simgeyi kullanamadı. Vaka ve sonrasında yaşananlar son on beş senesini Oomoto merkezli geçiren ve Onisaburo’ya saygı duyan Morihei için çok stresliydi.

Morihei kişisel seviyede de derinden incinmişti. Bazı tarikat liderleri Morihei’nin Budo Senyokai içerisindeki önemli ruhani ve idari mevkiisine rağmen tuttuklanmaktan yakayı sıyırmasını şüpheli buldu. Onu bir “Yahuda[2]”, Oomoto ülküsüne ihanet eden bir hain olarak gördüler. Bu tepki belki kısmen Budo Senyokai Takeda Dojo’suna bağlı Oomoto müritleri ile Kobukan Dojo uchideshi’leri arasındaki rekabetten ileri geliyordu.

Hatta Ueshiba’nın kendi yeğeni Yoichiro, onu hapse atılan ve içlerinde işkence gören cesur Oomoto liderleri ile aynı kaderi paylaşmamakla suçladı. Bu sebeple araları açıldı ve ne kadar 1942 yılında etkinlik bazında birkaç kez bir araya gelseler de bir süre ilişkileri tamamen koptu.

Devamı gelecek…….. İkinci kısmı okumak için bağlantıyı takip edin.

[1] 7 Şubat 1906-ö. 17 Ekim 1967) (Wade-Giles: Pu-i), yıl adı Xuantong (Wade-Giles: Hsuan-tung), Qing hanedanı (Mançu) hanedanının son imparatoru ve Mançukuo‘nun ilk ve son imparatoru. 1924’te gizlice Pekin‘den ayrılarak Tianjin‘deki Japon kolonisine yerleşti. Japonlarca 9 Mart 1932’de devlet başkanı ilan edildi ve 1934’te de Gangde adıyla Mançokuo (Büyük Mançurya İmparatorluğu)’nun imparatorluğuna getirildi. II. Dünya Savaşı‘nın sonunda Ağustos 1945’te Ruslara tutsak düştü. (Wikipedia.com.tr)

[2] Yahuda İşkariyot (ölüm y. MS 30 veya 34), birinci yüzyılda Yahudilerin yaşadığı Yahudiye eyaletine, İsa’yı öldürmek için gelmiş Roma lejyonlarına, para karşılığı İsa’nın saklandığı yeri söyleyen Yahudi havari ve din adamı. (Wikipedia.com.tr)

Bir yorum bırakın

Total
0
Share