Birinci kısımda İkinci Ōmoto Vakası ve sonrasında yaşananların Morihei Ueshiba’nın hayatı ve psikolojisi üzerindeki dramatik etkisini inceledik. Ōmoto inancına karşı Japon hükümetinin giriştiği zulüm, Morihei’nin on beş sene boyunca kurmuş olduğu tüm bağları bir anda ortadan kaldırdı veya arka plana itti. Morihei, Sonezaki polis şefinin evinde bir süre saklandıktan sonra hayatına ve eğitim faaliyetlerine devam edebildi.
Yazının birinci bölümünü buradan okuyabilirsiniz.
Artık bazı şeyler değişmişti. Kobukan Dojo’da Ōmoto’ya ilişkin tüm kaligrafi eserleri ve sembolleri kaldırılmış ve yok edilmişti. Ōmoto tarikatının ruhani önderlerinin ziyaretleri bıçak gibi kesilmişti. Budo Senyokai ağı dağıtılmıştı ama bazı gruplar radara takılmadan eğitimlerine devam ediyorlardı. Morihei Ueshiba askeriyedeki eğitim görevlerine ve öğrencilerinin ders verdiği dojoların bulunduğu Osaka bölgesine ziyaretlerine devam ediyordu.
Aynı dönemde Morihei’nin hayatında Ōmoto Vakası ile alakası olmayan başka bir dramatik değişiklik daha oldu. 1936 haziranında Sokaku Takeda, Osaka’da Asahi Gazetesi’ne geldi ve kendini Morihei’nin hocası olarak ilan ederek oradaki eğitim faaliyetlerine el koydu. (Konunun bu noktaya gelmesine sebep olan bazı olaylar yaşanmıştı ve ben tüm bunlara “Takuma Hisa’yı Hatırlarken” adlı makalemde detaylıca değindim). Her ne kadar böyle prestijli bir pozisyonu kaybetse de, Ueshiba hala Osaka’da sözü geçen bir hocaydı ve Iwama’da inzivaya çekilene kadar bölgede eğitim çalışmalarına devam etti. Morihei için aynı döneme denk gelen diğer bir darbe de önde gelen bazı öğrencilerinin yanından ayrılması oldu. Shigemi Yonekawa, Kenji Tomiki’ye yardım ettiği Mançurya’ya taşındı. Rinjiro Shirata 1937 senesinde askere alındı. Kaoru Funahashi kayıplara karıştı ve hayatının geri kalanı ile ilgili çok az şey biliniyor. Zenzaburo Akazawa da Mançurya’ya taşındı ve General Toshinari Maeda’nın yardımcısı oldu. Aynı yıl, Kiyoshi Nakakura ile Morihei’nin kızı evliliklerini noktaladılar ve Morihei’nin veliahtı konusundaki bilinmezlik tekrardan alevlendi. Ancak belki de en büyük zorluk, Kobukan Dojo ve diğer dojoların giderek daha fazla genç erkeği askerliğe kaybetmesi ve geride çok az öğrenci kalmasıydı.
Morihei’den kopmayan önemli öğrencilerin arasında zengin bir çocuk doktorunun oğlu olan Gozo Shioda yer almaktaydı. Hala genç bir öğrenci olan Shioda, yaşça kendinden büyük Kobukan eğitmenleri askere çağrılırken dojoda kalarak eğitimine devam edebildi. Shioda, savaş sonrasında Aikido’nun gelişmesinde Yoshinkan Aikido Okulları’nın kurucusu olarak kilit bir rol oynayacaktı. Aynı zamanlarda, 1930’ların ortasında Morihei’nin oğlu Kisshomaru Aikido eğitimine başladı ve gösterilerde babasına kılıç partneri olarak yardım etti. 1937’den başlayarak Kisshomaru, klasik bir kılıç okulu olan Kashima Shinto-ryu’nun Kobukan Dojo’ya haftalık ziyaretlerde bulunan hocalarından bir sene boyunca ders aldı.
Morihei’nin Kırılgan Sağlığı
Bu noktada Morihei’nin kırılgan sağlığına değinmekte fayda var. Kisshomaru 1977 yılında yayımlanan biyografisinde babasının sağlık sorunlarının kaynağını 1925 yılında Ōmoto topluluğu ile yaşarken yer aldığı tuhaf bir tuzlu su içme yarışmasına bağlar. Anlaşılıyor ki kendisine “Brahman[1] uygulayıcısı” diyen biri sürekli Onisaburo’ya su içme yarışmasıyla meydan okuyordu. Morihei yarışmaya onun yerine katıldı ve bu nedenle zararlı miktarda tuzlu içti.
[1] Brahman, Hint felsefesi geleneğinde, hem içkin hem de aşkın olan ve hem evrende hem de kendisinde var olan en yüksek varlığa kendinden kendine birleşmenin nihai ve en yüksek hedef olarak addedildiği dünya ruhudur.
Elbette Morihei’nin sağlık durumuna etki eden faktörlerin neler olabileceği tartışmaya açık bir konudur. Bununla beraber kırılgan sağlık durumuna hakkında Ueshiba’nın savaş öncesi öğrencileri tarafından pek çok hikaye anlatılır. Yeğeni Yoichiro Inoue, Tokyo yıllarının başında dayısının hastalıklarından dolayı onun yerine çok kez ders verdiğine değinir. Gozo Shioda da 1941’de imparatorluk ailesine yapılacak bir gösteri öncesi Morihei’nin ağır bir sarılık rahatsızlığı geçirdiğinden bahseder.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Birinci el tanıklıklar haricinde, Morihei’nin fotoğrafları incelendiğinde Kurucu’nun sık sık hastalandığı ve dolayısıyla her daim (bazen de çarpıcı derecede) kilo alıp verdiği kolayca gözlemlenebilir.
Unutulmamalıdır ki Morihei, Tokyo ve Kansai’ye her ay sürekli seyahat ediyordu. Yemek ve uyku düzeni bozuktu ve bu da sağlık durumunu kuşkusuz olumsuz yönde etkiliyordu. Hatta fotoğraflar detaylı incelendiğinde 1935 ve 1940 yılları arasında Morihei’nin hızla yaşlandığı görülmekte. Hemen İkinci Ōmoto Vakası öncesinde çekilen bir fotoğrafta kayzer bıyığıyla fiziğinin doruğunda bir pozu bulunmaktadır. 1938 ve sonrasındaki fotoğraflardaysa saçlarının tamamen beyazladığı ve gözle görülür şekilde yaşlandığı fark edilmektedir. Kuşkusuz yukarıda sayılan tüm etkenler kırılgan sağlık durumuna bir şekilde etkide bulunmuştur.
Morihei’nin Siyasal Sağ ile İlişkileri
İkinci Ōmoto Vakası’nı takiben, Morihei’nin siyasal sağ ile derin ilişkilerini ve bunların önem derecesini değerlendirmek yerinde olacaktır. Kimi Batılı yazarlar bu konuya yakın zamanda üstü kapalı değinmiştir. Yakın zamana kadar Aikido tarihçileri, yalnızca savaş öncesi Japon seçkinleri arasında ne kadar el üstünde tutulduğuna dikkat çekmek amacıyla Morihei’nin askerî ve politik çevrelerle olan ilişkilerinden bahsetmişlerdir.
Bu hassas bir konudur. Keza Aikido kurucusunun askerî amaçlara destek vermeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu yönünde bir kamu oluşması halinde, Kurucu’nun Aikido’nun “ruhsal” bir savaş sanatı olduğuna yönelik duruşu sarsılabilir. Diğer taraftan Japonya’daki tüm savaş sanatları kültürü ülkenin tarihsel askeri ve politik olayları üzerine şekillenmiştir. Sonuçta nasıl olur da Morihei Ueshiba’nın, mesleği ve içli dışlı olduğu insanlar gereği siyasal sağ ile bir ilintisi bulunamaz? Bu çok girift bir konudur ve burada işin arka planıyla ilgili bilgiler vermeye çalışacağım.
Sağ Kanat ile Temasların Başlangıcı
Morihei’nin siyasal sağ ile ilişkilerinin büyük kısmı 1920’lerde Ōmoto inancına dahil olmasına uzanır. Mesela Ōmoto üyesi ve Morihei’nin Ayabe’deki ilk öğrencilerinden biri olan Koramiral Seikyo Asano ile bağlantısı yüksek rütbeli bahriyeli subaylarla ilişki ağının temelini oluşturur. Bu ağ, 1920’lerden başlayarak Tokyo’da yerleşik olduğu dönemlerde önde gelen kara kuvvetleri subayları ve politikacıları kapsayacak şekilde genişlemiştir. Bu yüzdendir ki 1920’ler sonu ve 1930’lar boyunca çekilen fotoğraflarda üniformalı askerler Morihei ve öğrencileri arasında görünmektedir.
Elbette Morihei’nin akıl hocası Onisaburo Deguchi de politikayla içli dışlıydı ve pek çok siyasal sağ bağlantısına sahipti. Bunlar içerisinde ünlü Siyah Ejder Cemiyeti ve diğer sağ kanat örgütlerde yer alan Mitsuru Toyama ve Ryohei Uchida gibi kilit isimler yer almaktaydı. Toyama ve Uchida, Mançurya ve Moğolistan ile ilgili faaliyetleriyle bilinirler. Çalışma alanları Ruslar’ın bölgedeki ilerleyişlerini durdurarak Japonya’nın ana karadaki emperyalist varlığını geliştirmekti. Bu kişiler Rusya ve Çin ile savaşa giren Guandong Ordusu’nun (Kantogun) saldırgan eylemlerinin arkasındaki isimlerdi.
Moğolistan Seferi
Onisaburo’nun perde arkası faaliyetleri ve Toyama ve Uchida gibi figürlerle ilişkilerine bakacak olursak, 1924’de başarısızlıkla sonuçlanan Moğolistan seferinin, herhangi bir siyasi boyutunun olmadığını ve sadece “dinî bir ütopya” tesis etme amacı güttüğünü söylemek saflık olur. Onisaburo gibi zeki ve politik zekaya sahip biri, kıtada faaliyet gösteren gizli Japon gruplarının gündemlerinin kesinlikle farkındaydı ve hatta onlarla uyum içinde çalışıyor olabilirdi. Morihei Ueshiba’nın Onisaburo’ya Moğolistan’a yaptığı gizli gezide eşlik etmek üzere seçilmiş birkaç kişiden biri olduğunu da unutmayalım. Morihei kesinlikle kariyerinin erken dönemlerinden itibaren bu siyasi ve askerî manevraların “içindeydi”.
Morihei’nin siyasal sağ ile olan ilişkileri öğrencilerinin ve derneklerin faaliyetleri sayesinde daha da derinleşecekti. Örnek vermek gerekirse Yoichiro Inoue, Kenji Tomiki, Gozo Shioda, ve Zenzaburo Akazawa da askerî ve siyasal çevreler ile kendi ağlarına sahiptiler ve bunlar kimi zaman Morihei’nin ilişkileriyle kesişiyordu. Bu durum zamanında savaş sanatlarında yer alanların ne tür çevreler içerisine girdiklerinin açık bir yansımasıdır.
Askerî Kurumlarda Eğitimler
Batılıların gözünde Morihei’nin savaş öncesi faaliyetlerine ilişkin en problemli konu askerî kurumlardaki eğitim görevleridir. Birinci kısımda onun Bahriye Personel Koleji, Kara Kuvvetleri Üniversitesi, İnzibat Okulu, Toyama Okulu ve Nakano Casusluk Okulu gibi kuruluşlarla ilişkilerine yer vermiştik. Akla gelen soru Kurucu’nun buralarda savaş sanatı ve stratejisi eğitimleri vermenin ötesinde başka faaliyetlerinin olup olmadığıdır. Elbette Morihei bu kuruluşların öğrencileri ve çalışanları ile etkileşim içerisindeydi ve gündemi takip ediyordu. Peki Morihei zamanın Japonya’sındaki siyasi düzeni sürekli bozan siyasi oyunlara bulaşmış mıydı? Bulaştı idiyse bununla ilgili herhangi bir kanıt var mı?
Bu bağlamda, Morihei’nin dönemin siyasi gelişmelerinde şimdiye kadar bilinmeyen bir rol oynadığını düşündürebilecek ilginç bir olaydan bahsedilebilir. Kisshomaru 1977 yılında Morihei arşivinden eski, tarihsiz bir fotoğraf yayınlar. Bu fotoğraf Çinli’ye benzeyen bir yabancı konuğun Kobukan Dojo’ya yaptığı ziyaret esnasında çekilmiştir. Konuğun ismi “Tokuo” olarak açıklanırken ziyaretinin sebebi ve mahiyeti hakkında herhangi bir bilgi yer almamaktadır.
Biraz araştırma, Tokuo’nun Çince adının Prens Teh Wang (1902-1966) olduğunu ve 1930’larda Mançurya’da Japonlarla işbirliği yaptığını gösterir. Teh Wang Moğol derebeyleriyle siyasi bir birlik oluşturmuş ve aralık 1937’de Meng Chiang isimli bağımsız bir devlet ilan etmiştir. Bu oluşum Japonya’nın kıta karasındaki çıkarları doğrultusunda desteklenmekte ve son imparator olarak ün salan Pu-yi’nin yönetimindeki Manchukuo[2] ile benzer bir yapıya sahipti. Teh Wang sembolik olarak ülkeyi 1945’e kadar yönetmiştir
[2] 1 Mart 1932 ile 18 Ağustos 1945 tarihler arasında, Mançurya’da hüküm sürmüş Japon İmparatorluğu himayesindeki kukla devlettir. Başkenti Hsinking’dir. Devlet başkanı ise Mançu kökenli Çin hanedanlarından olan Çing Hanedanı’nın ve Çin İmparatorluğu’nun son üyesi olan Aisin Gioro Puyi’dir. (Vikipedi)
Her halükarda Prens Teh Wang Japonya’yı 1938 senesinde ziyaret etmiş ve yabancı ülke başkanı sıfatı ile İmparator Hirohito’nun huzuruna çıkmıştır. Bu esnada Teh Wang Morihei Ueshiba’nın Kobukan Dojo’suna bir nezaket ziyaretinde bulunmuştur. Bu olaya ilişkin günümüze gelebilen iki fotoğraftan biri aşağıda yer almaktadır.
Bu ziyaretin anlamı elbette net değildir. Moğolistan İmparatoru ve Morihei’nin yanı sıra, fotoğrafta emekli amiral Isamu Takeshita yer almaktadır. Aynı karede yer alan diğerleri Bayan Ueshiba, Gozo Shioda, Kenzo Futaki ve Aritoshi Murashige’dir. Bu üst düzey ziyaretin detaylarını öğrenmek enteresan olabilir ama fotoğrafta keikogi giyen gençlerin yer alması, Morihei’nin imparatora bir gösteri yapmak için orada bulunduğu sonucuna varmamıza yeterlidir.
Morihei’nin Ruhsal Durumu
Morihei’nin siyasal sağla ilintili faaliyetlerine ilişkin dolaylı kanıtlar dağlar kadar olsa da, bu noktada biraz ara verip Kurucu’nun ruhsal durumuna değinmekte fayda var. Bu amaçla Budo Senyokai’nin 1932 yılına ait haber bülteni Budo’da yer alan ve Morihei ait olduğu sanılan, Budo çalışmasının modern toplumdaki yeri üzerine kaleme alınan makaleye bakabiliriz.
Öncelikle zamanının siyasal söylemi “İmparatorluk Yolu” ile birebir aynı düzlemde yer alan yorumlarına bir bakalım.
“….. Japon savaş sanatlarının asıl amacı İmparatorluk Yolu’nun gerçekleşmesi doğrultusunda dünyadaki tüm savaş sanatlarının lideri olmaktır. Japonya dünya hükümdarı ve kusursuz bir dünya için rol modelidir. Dünya’nın ortak iradesi Büyük Japonya’dır. Bu ülkü tam olarak idrak edildiğinde Japon savaş sanatlarının gerçek anlamı anlaşılabilir.”
Bu tarz bir söylem o günlerde çok normaldi ama Ōmoto tarikatı gibi iktidar karşıtı bir cephenin haber bülteninde kendine yer bulmuş olması da bir o kadar şaşırtıcıdır. Diğer taraftan Onisaburo’nun siyasal sağa da bulaşan pek çok alengirli işler çevirdiğini dikkate alacak olursak söylemin aslında tarikatın siyasal görüşünü yansıttığını söylemek çok da şaşırtıcı olmaz. Makale aslen Ōmoto içerisinde yüksek bir mertebeye sahibi Bansho Ashihara tarafından yazılmıştır ve Morihei’nin derslerinden ve söyleşilerinden notlar üzerine hazırlanmıştır. Dolayısıyla bazı saptırmaların ve cilalamaların metne eklenmiş olması olasıdır. Benzer vecizeler Morihei’nin adını zikreden farklı makalelerde tekrar tekrar yer almıştır.
Elimizdeki kanıtlar Morihei’nin Japonya’nın imparatorluk politikalarını laik bir anlayışla desteklediğine işaret eder. Ancak aynı zamanda Ōmoto inancı öğretilerini kucaklaması ve ruhani eğilimleri, Budo’yu tanrıların hizmetinde, kişinin kendisini keşfetmesinin yolu olarak gördüğünü bize gösterir.
Hatta Morihei’nin, haber bülteninin diğer bir baskısında çıkan makalesinde, Budo’nun özüne ilişkin daha ruhani bir yaklaşım sergileyen kısımlar vardır. Bu kısımlar Kurucu’nun savaş sonrası kullanacağı dile işaret etmeleri açısından önemlidir.
“Kılıç’ın Yolu’nda” belirli bir süre eğitim alıp çalıştığınızda öyle bir noktaya ulaşırsınız ki daha düşmanın kılıcı kesmek için aşağı inmeden önce onun saldırma niyetini sezinlersiniz. Ben şahsen, gerçek bir kurşun ateşlenmeden hemen önce, 2.5 santim boyunda, beyaz renkli bir “niyet kurşununun” uğuldayarak bana doğru geldiğini hissederek bunu yaşamıştım. Gerçek Budo’da düşmanın planını önceden görmek tek başına yeterli değildir. İçsel benliğinizi düşmanınızı sizin iradenize göre hareket ettirecek güçle donatabilmeniz Kamilerin Gerçek Yolu’dur.
Özetlemek gerekirse Morihei’nin Japon askerî düzenini desteklemesi kendi içinde bir duygu ikilemi barındırıyordu. Bir taraftan toplum içerisindeki yüksek statüsü ve mesleği gereği askerî ve siyasi emellere ilişkin desteğini sergilemesi gerekiyordu. Diğer taraftansa ruhani konulara ve münzevi eğitime kayan bir ilgisi vardı. Ne kadar etrafında siyasi entrikalar dönüyorsa da Kurucu’nun bunlar içerisinde siyasi bir amaç için aktif rol aldığına ilişkin ne bir dokümana ne de bir hikayeye rastladım.
Bir inanış, Morihei’nin zamanla askeriyenin aşırılıklarından rahatsızlık duyduğu ve Japonya’nın yenilgisini çok önceden gördüğüdür. Hatta Onisaburo’nun kehanetleri arasında “göklerdeki kuş-gemilerinden” Japonya’nın üzerine yıkım yağacağı yer alır. Belki de Morihei’nin savaş seferberliğine duyduğu hoşnutsuzluğun en güçlü göstergesi 1942 yılında savaşın doruk noktasına ulaştığı bir dönemde Iwama’da inzivaya çekilmesidir. Elbette bu olay Morihei’nin ruhani durumu hakkında daha çok bilgiye ulaştıkça tekrardan incelenecektir.
Mançurya’da Eğitimin Oluşturulması
Japonlar 1920’ler ve 1930’lar süresince Mançurya’da varlıklarını güçlendirdiler ve 1932 senesinde Manchukuo devletinin kurulmasıyla tüm siyasi gücü kendi ellerinde topladılar. 1933 yılında Yoichiro Inoue Mançurya’ya bir ziyarette bulunurken, 1936 yılında Kenji Tomiki Shinkyo’ya (bugünkü Changchung) taşındı ve burada eğitimler verdi. 1938’de açılan Kenkoku Üniversitesi’ne katılan Tomiki burada da Judo ve Aiki Budo dersleri verdi.
Tomiki, Morihei’yi 1939 yılında üniversitede ders vermesi için davet etti. Ziyareti sırasında Morihei meşhur Sumo güreşçisi – emekli – Tenryu ile tanıştı. Tenryu yaşlı adamı test etmeyi denedi ve Morihei’nin ustalığına o kadar hayran kaldı ki özel bir izinle üç ay boyunca Kobukan Dojo’da eğitim aldı. Tenryu, Morihei’nin olağandışı dövüş yeteneklerini sergilediği bir olay olarak akıllarda kaldı. Tenryu Sumo dünyasında fiziksel gücü ile bilinen bir güreşçiydi. Bu olay uzun yıllar devam edecek bir arkadaşlığın başlangıcı oldu. Tenryu savaştan sonra Aikikai ve Gozo Shioda’nın Yoshinkai organizasyonun önemli bir destekçisi oldu.
Bilindiği kadarıyla Morihei Mançurya’ya 1939-1942 yılları arasında yaz seyahatlerinde bulundu. Kenkoku Üniversitesi savaş sanatları danışmanı oldu. Seminerler verdi ve Tomiki’nin yardımcılığını üstlendiği gösteriler yaptı. Morihei kıta karasını ziyaret eden Japon savaş sanatları hocaları arasında en önde gelenlerden biri olarak görüldü. Bunu Mançurya ziyaretlerinde çekilen dönem fotoğraflarında Morihei’nin grubun ortasında oturur bir şekilde yer almasından anlıyoruz. En son ziyaretini 1942 yılında yaptı ve çok büyük bir gösteri düzenledi. Kisshomaru’nun yazdığı Morihei’nin biyografisinde, bu ziyaretin yanı sıra, Beijing’e de siyasal sonuçlar doğuran bir yolculuk yaptığı anlaşılmaktadır.
Burada Kenji Tomiki’nin Kenkoku Üniversitesi’nden öğrencisi olan genç Shigenobu Okumura’ya işaret etmek isterim. Kendisi üniversitede Tomiki ve Hideo Oba‘dan yıllarca eğitim almış ve tatillerde Kobukan Dojo’yu ziyaret etmiştir. Okumura savaş sonrası Aikikai organizasyonunda kilit bir rol oynamış ve bugün halen 9. dan shihan olarak görevini sürdürmektedir.
Zaidan Hojin Kobukai’nin Oluşumu
1939 yılında, Morihei’nin önde gelen bazı destekçileri Kobukan Dojo için kâr amacı gütmeyen kurumsal bir yapı kurulması amacıyla adımlar atmaya başladılar. Bu süreç Zaidan Hojin Kobukai’nin 30 Nisan 1940 tarihinde resmî olarak kuruluşuyla sonuçlandı. Kisshomaru resmî kuruluş onaylarının tamamlanmasında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’ndan Yoji Tomosue ve kuruluş aşamasında 20 bin yen bağış yapan iş adamı Shozo Miyazaka’nın katkılarından özellikle bahseder. Vakfın ilk yönetim kurulu başkanı emekli Amiral Isamu Takeshita, başkan yardımcısı da General Katsura Hayashi’ydi. Yönetim kurulu üyeleri arasında Kont Fumimaro Konoe, Kont Toshitame Maeda, Takuo Godo, Kinya Fujita, Kozaburo Okada, Kenji Tomita ve Kenzo Futaki’nin yanı sıra tanınmış başka kişiler vardı.
Kobukai Vakfı’nın varlığı dojoya yasal bir kimlik oluşturulmasına, mali ve idari işlerin kolayca yönetilmesine olanak sağlamıştır. Organizasyon savaşın sonunda GHQ[3] tarafında lağvedilmiş ancak 1948 yılında gerekli onayların alınmasının ardından Zaidan Hojin Aikikai olarak yeniden kurulmuştur.
[3] ABD’nin Savaş sonrası Japonya’nın işgali ve yeniden yapılandırmasından sorumlu askerî oluşumu (Vikipedi)
Kobukan’da Taze Kan
1940’larda Kobukan Dojo’ya katılanlar arasında gelecek vaat eden parlak öğrenciler vardı. Aralarından en çok bilenenlerden biri 1974 yılında kendi bağımsız okulunu açan ve savaş sonrasında Aikikai bünyesinde Aikido’nun gelişmesinde önemli rol oynayan Koichi Tohei’ydi. Tohei, Keio Üniversitesi’nde öğrenciyken Kobukan Dojo’ya katıldı ve çok hızlı ilerleme kaydetti. 1942’de askere alınıp savaşa gönderilmeden önce yaklaşık bir buçuk sene eğitim aldı ve hatta Kurucu’nun dojo dışı eğitim görevlerinde yardımcı rolü üstlendi.
Savaş sonrası öne çıkan isimlerden biri de 1941’de Tohei’den birkaç ay sonra katılan Kisaburo Osawa’ydı. Osawa dojo’ya katıldığında otuz yaşındaydı ve Kobukan’ın genel işler direktörü Minoru Hirai’nin yardımcılığını yaptı. Yıllar sonra Osawa Aikikai Hombu Dojo’nun baş yöneticisi ve ikinci Doshu Kisshomaru Ueshiba’nın özel kalemi görevlerini üstlendi.
Yukarıda Minoru Hirai’ye (1903-1998) kısaca değinmiştik. Hirai dojo’ya 1939 yılı civarında katıldı ve ocak 1942’de genel işler direktörü pozisyonuna geldi. Genelde idari işlerde sorumluluk yüklendi ve aşağıda bahsedeceğimiz üzere sanata “Aikido” adının verilmesinde kilit rol oynadı. Hirai savaştan sonra kendi dojosunu kurdu ve sistemine Korindo adını verdi.
İsminden bahsedilmesi gereken diğer bir kişi de 1942 yılında dojo’ya katılan Kanshu Sunadomari’dir. Kanshu, Ōmoto’nun sadık takipçilerinden olan bir ailenin mensubuydu. Morihei, Sunadomari’nin büyük ağabeyi Kanemoto ile 1920’lerdeki Ayabe günlerinden tanışıyordu. Büyük ağabey Kanemoto Şubat 1969’da Morihei vefat etmeden sadece iki ay önce yayınlanan biyografisini yazan kişidir. Kanshu eğitimine 1942’de başladı ve 1943’de askere alındı. O da genç yaşına ve tecrübesizliğine rağmen Tohei gibi Morihei’nin Nakano Casus Okulu gibi dış eğitim görevlerinde yardımcı olarak yer aldı. 1954 yılında Kumamoto’da bağımsız Manseikan Dojo’yu kuran Kanshu hâlen orada görevine devam etmektedir.
Morihei Ueshiba & Kanshu Sunadomari c. 1960
Dai Nippon Butokukai ve Aikido’nun Adlandırılması
Aikido adının nasıl ortaya çıktığına ilişkin ciddi bir kafa karışıklığı bulunmakta. Çoğunluk içgüdüsel olarak “Aikido” adının Morihei tarafından icat edildiğini ve Kurucu’nun Budo’nun bir kişisel gelişim ve dünya barışı için bir araç olması yönündeki ruhani vizyonu kaynaklı olduğunu düşünür. Halbuki “Aikido” adının kökeni, savaş sanatlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi amacını güden Dai Nippon Butokukai organizasyonun 1942 yılında aldığı bürokratik bir karara dayanır. Bu ad Morihei’nin sanatına verilen “Aiki Budo” adının kısaltılmış ve basitleştirilmiş halidir. Butokukai giderek hükümet kontrolüne geçtikçe savaş sanatlarını tanımlayan adların Judo, Kendo, Karatedo ve benzeri adlar ile terimleştirilmesi eğilimi doğdu. “Aiki Budo” bu adlar ile örtüşmediği için kısaca “Aikido” ibaresi oluşturuldu ve tüm tarihsel jujutsu yöntemlerini kapsayan bir terim olma özelliğini kazandı.
Adlandırma süreci içerisinde Kobukan Dojo’yu Minoru Hirai temsil ediyordu. Süreci birkaç kelime ile şu şekilde özetlemiştir:
¨O zaman Butokukai içerisinde yeni bir bölüm oluşturmak çok zordu. Sayın Hisatomi jujutsu teknikleri üzerine kurulu dövüş sanatları için ayrı bir bölüm kurulması teklifinde bulundu. Yawara (jujutsu için kullanılan başka bir terim) teknikleri epey kapsamlıydı ve ken ile jo kullanımını da içeriyordu……
Butokukai içinde kurulması teklif edilen bu yeni bölümün adına yönelik derin bir tartışma vardı. Konu yönetim kurulunda özellikle Judo ve Kendo bölümleri altında sayısız kez değerlendirmeye açıldı. Kapsayıcı bir ad oluşturulmasında tüm farklı sanatları göz önünde bulundurmamız ve değerlendirmeye almamız gerekiyordu. Sonunda ileride farklı savaş sanatları arasında sürtüşme yaşanmasına neden olmayacak, saldırgan olmayan bir ad seçilmesine karar verildi.
Sayın Hisatomi ayrı bir bölüm oluşturulması teklifini hararetle savunurken “Aikido”nun, “michi” yani yol fikrini öne çıkarmasından ötürü “Aiki Budo”dan daha uygun bir ad olacağını söyledi. Aikido adının tüm Budo’yu kapsayıcı bir terim olarak seçilmesini teklif etti ki ben de onunla aynı fikirdeydim. Diğer bir ifade ile “Aikido” terimi her şeyi içinde barındırabilecek bir terimdi.¨
Elbette buradaki “Aiki” kökü 1922’de Sokaku Takeda’nın, Morihei’nin Ayabe’deki evinde Ōmoto müritlerine altı ay eğitim verdiği dönemde oluşturulan “Daito-ryu Aikijujutsu’dan gelmektedir. Rakibin “ki”si ile uyum içine girilmesine odaklı Aikido’nun anlamını felsefi bir bakış açısıyla izah etmeye yönelik açıklamalarsa savaş sonrası ortaya çıkan icatlardır.
Morihei’nin Savaş Öncesi Tekniksel Gelişimi
Gelin Kobukan Dojo dönemindeki tekniklere biraz yakından bakalım. 1920’lerin sonundan 1930’ların ortasına kadar Morihei düzenli olarak Sokaku Takeda ile irtibat içerisindeydi. Sokaku pek çok kez Tokyo’da bulundu ve Morihei’den ödemesini alarak seminerler verdi. Kurucu’nun Tomiki, Takeshita, Kamada gibi ilk öğrencileri Morihei’den öğrendikleri sanata “Daito-ryu” diyorlardı ve Morihei de hâlâ Daito-ryu dünyasının içinde yer alıyordu.
Birinci kısımda Kobukan Dojo’nun 1931’de açılışının hemen ardından Sokaku tarafından ziyaret edildiğine değinmiştik. Kendi dojosuna, sağlam bir eğitim takvimine ve Ōmoto ile Onisaburo Deguchi’nin sarsılmaz desteğine ulaşan Morihei evrimine başladı ve zaman içerisinde geleneksel Daito-ryu metotlarından uzaklaştı. 1930’ların başlarında bir yerde “Aiki Budo” terimi kullanılmaya başladı ve Daito-ryu’dan sapmaya başladığının en büyük alameti oldu. Şansımıza bu dönemde Morihei’nin zaman içindeki evrimini şahitlik edebilmemize yarayan zengin bir kaynak birikimine sahibiz
Budo Renshu
1933 senesinde Kobukan Dojo tarafından yazarlığı Morihei’ye atfedilen oldukça sıra dışı bir kılavuz basıldı. Bu kılavuzda el çizimi 166 teknik yer almaktaydı. Her teknik ortalamada iki – üç çizimle gösteriliyordu. Bu çizimler Kobukan Dojo’nun tutkulu öğrencilerinden biri olan ve aynı zamanda sanat okuluna devam Takako Kunigoshi’ye aitti. Kunigoshi eskiz yapmayı çok seviyordu ve dojo üyeleri onun bu yeteneğini fark edince her teknikteki kilit pozisyonların sistematik bir çizimini yapması ve böylelikle Morihei’nin sanatının devamlılığının sağlanmasına katkıda bulunması için onu teşvik ettiler. Bu kılavuz Morihei’nin destekçilerine ve önde gelen öğrencilerine dağıtılırken aynı zamanda Morihei’nin o yıllarda kıdem belirtme yöntemi olarak dağıttığı hiden mokuroku’lara[4] ek olarak sunuldu.
[4] Japon savaş sanatları geleneklerinin gelecek nesillere aktarılması için düzenlenen bir nevi gizli teknikler kataloğu.
Budo Renshu’da yer verilen tekniklerin bir kısmı Daito-ryu Aikijujutsu’da ilk seviye eğitim müfredatında yer alan hiden mokuroku teknikleri ile örtüşmektedir. Ne kadar “Moritaka Ueshiba” kılavuzun yazarı olarak addedilmiş olsa da 1978 yılında Aiki News ile yapılan bir söyleşide Kenji Tomiki kılavuzun metin düzenlemesinin kendisine ait olduğunu açıklamıştır. Bu açıklama, Tomiki’nin Kobukan Dojo’nun “Jonin Kanji”si yani müsteşarı olduğunun belirtildiği 1930’lardan kalma bir kartvizit ile desteklenmektedir. Her halükarda metnin aslen Kurucu tarafından yazılmadığı aşikardır.
Budo Renshu’nun Larry ve Seiko Bieri tarafından yapılan iki dilli çevirisi 1978 yılında yayınlanmıştır. Çevirinin içeriğinde Kunigoshi’nin el çizimlerin röprodüksyonları ve Japonca metnin aslı yer almaktadır. Çeviri ayrıca basıma alınarak kitap olarak da yayımlanmıştır.
Noma Dojo Fotoğrafları
1936 yılında gerçekleşen bir olay, Morihei’nin o dönem tekniklerine ilişkin net bir kesit sunar. Morihei’nin evlatlık oğlu Kiyoshi Nakakura’nın yakın bir arkadaşı olan meşhur Kendo ustası Hisashi Noma Leica marka fotoğraf makinesini kullaranak Morihei’nin tekniklerinin bin adet fotoğrafını çekmiştir. Kodansha Yayınları’nın kurucusu ünlü Seiji Noma’nın oğlu olan Nakakura bir sene öncesinde İmparatorluk Savaş Sanatları Turnuvası’nda (Tenranjiai) Kendo ödülünü kazanmış ve yakın zamanda da Ueshiba’nın öğrencisi olmuştu.
Noma Dojo Fotoğrafları 1936. Uke: Shigemi Yonekawa
Fotoğraflar Morihei’nin en temelden en üst seviyeye kadar yüzlerce Aikijujutsu tekniğini uygularken gösterir. Morihei’nin fotoğraflardaki ukesi en favori uchideshi’lerinden olan Shigemi Yonekawa’dır. Bu fotoğraflar sayısız karışık eklem kilitlemeleri ve sabitlemeleri ile doludur ve pek çoğu Daito-ryu Aikijujutsu tekniklerinin karakterini yansıtmaktadır.
Morihei’nin Daito-ryu Aikijujutsu çalışmalarını kısa ve üstünkörü sürdüğünü savunanların, onun Daito-ryu tekniklerine nasıl bu kadar hakim olduğunu açıklamaları gerekir. Fotoğraflarda gözlemlenen kontrol, pozisyon, mükemmel denge, detaylara verilen önem ve diğer pek çok ince detay derin bir Daito-ryu ustalığına işaret etmektedir.
Asahi Gazetesi Filmi
Şavaş öncesi dönemden günümüze kalan belki de en önemli doküman Morihei’nin 1935 yılında Osaka’daki Asahi Gazetesi’nde çekilen filmidir. Film 16 mm formatında çekilmiştir ve yaklaşık 14 dakika sürmektedir. Morihei, filmde pek çok suwariwaza, hanza handachi (hanmi handachi), tachiwaza, çoklu saldırı, kılıç ve juken tekniği göstermektedir. Partnerleri Shigemi Yonekawa ve Tsutomu Yukawa’dır. Takuma Hisa ve Rinjiro Shirata da kısaca görünmektedir.
Tekniklerin çoğu ileri seviyedir, sertliği giderek artan akıcı bir şekilde gösterilmiştir ve sonunda muhteşem bir çoklu saldırı tekniği ile sonlanır. Filmi seyredenler tekniklerin çoğunun modernliği ve “ki no nagare” benzeri icraatı karşısında şaşkınlığa düşer. Filmin görsel ve işitsel etkisi inanılmazdır ve Morihei’nin o dönemdeki muhteşem tekniklerine bir pencere açar. Noma Dojo fotoğraflarının Asahi filminden kısa bir zaman önce çekilmesine rağmen Asahi filmindeki tekniklerdeki Daito-ryu etkisi, Budo Renshu ve Noma Dojo fotoğraftalarındakilerden bariz şekilde daha azdır.
Silahlarla Denemeler
1937 yılında Morihei, Kashima Shinto-ryu okulundan eğitmenlerin Kobukan Dojo’da ders vermeleri için ayarlamalar yaptı. Hatta Kashima ekolünün bizzat öğrencisi oldu. İsmi ve eşlik eden kan yemini (keppan) okulun kayıt defterinde geçer. Öyle anlaşılıyor ki 1930’ların ortalarında Morihei kılıçla ciddi denemelerde bulunuyordu ve bu silah üzerine yaptığı çalışmaları taijutsu ustalığına erişmesinin merkezi olarak görüyordu.
Ne kadar pek bilinmese de, Morihei’nin 1922 yılında Ayabe’de Sokaku Takeda’dan en eski kılıç sanatlarından biri olan Yagyu Shinkage-ryu diploması (menkyo) aldığını belirtmekte fayda var. Bu bağlamda ne tür bir kılıç eğitimi aldığı bilinmemektedir. Daha sonraları 1920’leri başından itibaren Morihei’nin, eğitimlerine sıklıkla katılan Amiral Takeshita’nın bir dostu ve Yagyu Shinkage-ryu temsilcisi olan Kosaburo Gejo ile münasebeti olmuştur. Morihei aynı zamanda Kendo’nun ünlü isimlerinden Hakudo Nakayama ile uzun süreli dostluğu olmuş ve bu vesileyle ileri seviyede kılıç çalışmalarıyla haşır neşir olmuştur.
Kiyoshi Nakakura’nın Ueshiba ailesi tarafından evlat edinilmesinden sonra, Morihei Kobukan Dojo içerisinde bir Kendo kulübünün kurulmasına izin vermiştir. Shirata, Hashimoto ve Funahashi gibi bazı uchideshiler Nakakura’dan Kendo dersleri almışlardır ve bu sayede Kendo eğitimi dojonun olağan faaliyetlerinden biri haline dönüşmüştür.
1935 Asahi Gazetesi filminde yer alan, bir anda kendiliğinden oluşan kata benzeri bir kılıç teşhiri vardır ki bu onun o dönemlerde kılıçla denemelerde bulunduğunun bir göstergesi niteliğindedir. Ek olarak, 1938 yılına ait Budo isimli teknik kılavuzunda bir seri eşli kılıç tekniği ve elden kılıç alma tekniği gösterilmektedir. Bu çerçevede Morihei’nin savaş dönemi ve sonrasında Iwama’da gerçekleştirdiği yoğun aiki ken ve jo çalışmalarının temelinin Kobukan Dojo döneminde atıldığı sonucuna varabiliriz.
Budo
Savaş öncesi dönemden günümüze kalan önemli miraslardan biri de 1938 tarihli Morihei Ueshiba imzası taşıyan “Budo” başlıklı eğitim kılavuzudur. Bu kitap, o tarihlerde Morihei’nin öğrencisi olan ve 1942-1943 yılları arasında Toyama Ordu Okulu müdürlüğü görevini yapan Prens Kaya için derlenmiştir.
Budo 50 sayfadan oluşmaktadır ve iki kısımdır. İlk kısım “Tekniklerin Özü” üzerine bir makaledir. Geri kalanı da Morihei’nin fotoğraflarla 50 tekniği gösterdiği kısımdır. Kapsama alınan konular hazırlık egzersizlerini, temel teknikleri, elden bıçak ve kılıç zapt etme tekniklerini, karşılıklı kılıç formlarını, taklit süngü tekniklerini ve bitiriş egzersizlerini içeriyordu. Budo, Kurucu’yu bizzat teknik teşhiri yaparken gösteren yegane yazılı eserdir.
Teknik açıdan bakıldığında, Budo, Morihei’in savaştan önceki teknikleri hakkında birçok içgörü sunmaktadır. İlk olarak, 1930’ların ortalarında temel olarak gördüğü tekniklere ve onların nasıl uygulandığına dair kapsamlı bir bakış sunar. Gösterilen teknikler, Ueshiba’nın Sokaku Takeda’dan öğrendiği Daito-ryu Aikijujutsu ile modern Aikido arasında bir geçiş dönemini temsil eder. Temel tekniklerin birkaç tanesi, Morihei’nin 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki Iwama’da öğrettiği ve hâlen Morihiro Saito‘nun Ibaragi Dojo’sunda çalışılan tekniklere güçlü bir benzerlik taşır. Budo kılavuzunu inceleyenlerin bazıları, silahlarla yapılan çok sayıdaki tekniğe şaşırmaktadır. Kılavuzun üçte biri, bıçak, kılıç, mızrak ve taklit-süngü kullanılarak gerçekleştirilen teknikleri içermektedir. Gördüğümüz gibi, Morihei uzun süre silah pratiğiyle ilgilenmişti, özellikle ken ve jo, ve bu silahların kullanımı, onun kişisel eğitiminin önemli bir parçasını oluşturmuştu.
Budo‘nun John Stevens tarafından çevirilen İngilizce bir baskısı, Kodansha tarafından 1991 yılında yayımlandı. Anlaşılmaz bir şekilde, henüz Japonca bir versiyon ortaya çıkmadı ve bu nedenle Japon Aikidokaların büyük bir kısmı bu önemli tarihî belgenin varlığından habersizdir.
Morihei’nin Savaş Öncesi Derecelendirme Sistemi
Morihei, uzun öğretmenlik kariyeri boyunca kıdem konusunu farklı şekillerde ele aldı. Başlangıçta, derecelendirmelerini Daito-ryu Aikijujutsu modeline göre düzenledi. Ancak zamanla bu uygulamadan uzaklaştı ve nihayet 1940 civarında modern dan kıdem sistemini benimsemeye karar verdi.
Morihei’nin verdiği sertifikaların günümüze ulaşan en eski örnekleri, Minoru Mochizuki‘ye verilen iki makimono’dur. İkisi de haziran 1932 tarihlidir. İlkinin başlığı “Daito-ryu Aiki Bujutsu” ve içeriği, Daito-ryu’daki ilk kıdem derecesi olarak Sokaku Takeda tarafından verilen “Daito-ryu Aiki Jujutsu Hiden Mokuroku” ile özdeştir. İkincisi “Hiden Ogi” başlıklıdır ve Daito-ryu geleneğinde bir sonraki en yüksek kıdem için verilen makimono’dur. Her iki makimono da “Sokaku Takeda‘nın öğrencisi Moritaka Ueshiba” imzası ve “Aikijujutsu” yazan bir mühür taşır.
Mochizuki, 1930’da başlayarak sadece birkaç ay boyunca Morihei’den eğitim almış ileri derecede yetenekli bir savaş sanatları ustasıydı. Bu ödüller şüphesiz ki Kurucunun genç adama ne kadar saygı gösterdiğinin bir ifadesi ve Mochizuki’nin Shizuoka’da bağımsız bir dojo işletmeye başlamasını desteklemeye yönelik bir jestiydi.
Morihei muhtemelen, Tokyo’yu mesken edindiği 1920’lerin sonundan itibaren bu tür Daito-ryu tarzı makimono’ları dağıtmaya başladı. 1930’ların ortalarına kadar Amiral Isamu Takeshita, Kenji Tomiki gibi kişilerle başlayarak, en üst düzey öğrencileri ve destekçilerine kadar, “hiden mokuroku” tarzında ödüller verdi. Zamanla belgelerin sonunda yer alan atıfları değiştirdi ve “Daito-ryu Aikijujutsu” ifadesini ortadan kaldırarak sanatını ifade etmek için “Aioi-ryu Aikijujutsu” gibi formüller kullanmaya başladı. Bu süreci belirli terimlerle yazmak zordur çünkü bilgim dahilinde hiçbir makimono’nun kamuya açık olarak görüntülenebilir durumda olmadığını belirtmekte fayda var. Yazar, sadece bu Daito-ryu benzeri diplomalardan birini ve ikincisinin bir parçasını görmüştür. Morihei’nin savaş öncesi dönemden birçok öğrencisi bu ödüllerden bahsettiği için, bunların yaygınlığı şüphe götürmez.
Akazawa, Kunigoshi, Bansen Tanaka ve diğerleri gibi bazı savaş öncesi dönemi öğrencileri, Morihei’nin 1933 Budo Renshu ve 1938 Budo kitaplarını da kıdem göstergesi olarak sunduğunu hatırlıyorlar. İlk kitap, çizimler şeklinde teknik illüstrasyonlar içerirken, diğer kitap fotoğraflar içermekteydi. Belki de, bazı insanların bakış açısına göre, bu özel olarak yayınlanmış kitaplar eski klasik gizli bilgi aktarım belgelerinin modern karşılığı olarak düşünülebilir.
1940 yılında, Morihei, yeni oluşturulan Zaidan Hojin Kobukai aracılığıyla Dan sertifikaları vermeye başladı. Bu sertifikalardan savaş öncesine ait en az ikisinin fotoğrafları günümüze ulaşmıştır. Bunlardan biri Kenji Tomiki’nin 8. dan’ı için, diğeri ise yanda yeniden ürettiğimiz Shigemi Yonekawa’nın 6. dan sertifikasıdır.
Savaş nedeniyle sürekli askere alım yapılması Kobukan Dojo’da az sayıda öğrenci kalmasına neden oldu. Bu sebeple savaş öncesi döneme ait fazla sertifika dağıtıldığı konusu şüphelidir.
Kobukan Dojo Dönemi Sonu ve Iwama’da İnziva Hayatı
Kobukan Dojo dönemi, aslında Morihei’nin 1942’nin sonlarında Iwama’ya, Ibaraki İli’ne çekilmesiyle sona erer. Bu dönem sadece Kurucu için değil, aynı zamanda tüm Japonya için zorlu zamanlardı. Büyük şehirler sık sık hava saldırılarına maruz kalıyordu ve normal bir yaşam sürdürmek neredeyse imkansızdı.
Morihei, bir süredir Iwama’yı bir açık hava dinlenme yeri olarak hazırlıyordu ve programı izin verdiği sürece orada zaman geçirecekti. Sağlığı tekrar kötüye gitmişti, ki bu durum, kişisel yaşamındaki baskılardan ve savaş koşullarının yarattığı stresten kaynaklanıyordu. Fiziksel ve psikolojik durumunu kötüleştiren faktörler ne olursa olsun, kırılgan sağlığı, onu 1942’nin sonlarında Iwama’ya çekilmeye zorladı. Waseda Üniversitesi’nde hala öğrenci olan oğlu Kisshomaru’yu, Kobukan Dojo’nun yönetimini devralması için yetkilendirdi ve Minoru Hira’yi de yardımcılığına atadı.
Morihei, sonraki 13 yıl boyunca Iwama’dan nadiren ayrıldı ve enerjisini vücudunu iyileştirmeye, tarım yapmaya, meditasyon yapmaya ve Aikido eğitimine odaklayabildi. Artık sanatını ve manevi varlığını keşfetmek için yıllardır kendisine ayıramadığı bol zamana kavuşmuştu. Morihei’nin Iwama’ya taşınması, Kobukan Dojo döneminin sonunu belirlemiş olsa da Japonya’nın ruhani savaş sanatı olarak addedilecek Aikido’nun dünya geneline yayılan modern formunun gelişmesine vesile oldu.
Kaynak: Aikido Journal – Kobukan Dojo Era Part 2 – Stanley Pranin
Çeviren: Ali Cem Cenker / Düzenleme: Oğuzhan Yılmaz
Fotoğraflar: Metnin asıl kaynağından alınmıştır.