Çalışmalarımın bir noktasında mükemmel bir uke olmaya karar verdim. Bu hedefe ulaşmaktan halen çok uzağım, hem de çok; ancak, bu düşünce benim çalışmama bakış açımı iyi yönde değiştirdi. Şimdi, mükemmel uke nedir sorusuna cevap gerekiyor. Daha da ötesi, uke ne demektir?
Ukeyi tanımlamanın bir yolu tekniği alan/karşılayan kişidir. Saldırarak hareketi başlatır ve partnerinin tekniğini karşılar. Bu eyleme ‘ukemi’ denir ve amacı tekniği alırken her an uke’yi korumaktır. Bu başlı başına bir beceridir ve eğitmenler bunun kıymetini bilirler. Tamura Sensei’nin, O’Sensei’nin en sevdiği ukelerinden biri olduğunu duymuşsunuzdur. Ya da, batı dünyasında, Donovan Waite, Peter Van Marcke, Vu Ha, Tod Martin, Jaime Khan, John Chiarolanzio, Mike Jones, Stephanie Cook ve Sam Taitel gibi daha yakın zamanlarda tanınan ukeleri de duymuşsunuzdur.
Yakınlardaki bir seminerde, sensei Bruce Bookman (Seattle, WA), uke’nin anlamının absorbe/özümseme olduğunu söyledi. Ona mükemmel uke’nin ne olduğunu sormuştum. Uke’nin çok yönlülüğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Büyük ukeler partnerlerine (nagelerine) açıklık, dürüstlük ve bağlantı kurma konusundaki kararlılıkları ile karşılık verirler. Bütün bunları kendilerini koruyarak yaparlar. Ya da başka bir bakış açısıyla bu açık, dürüst ve kararlı bağlantı sayesinde kendilerini korurlar.
En iyi uke olmaya karar verdiğimde fiziksel kısıtlamalarımı düşündüm. Benim arayışım büyük düşmeler ve etrafta uçmaktan çok (basitçe bunları yapamam çünkü) dürüstlük ve bağlı olmakla ilgili olmak zorunda. Her ne pahasına olursa olsun ukeminin kaçınmak istediğim bazı yönleri var. Geçmişte o yüksek ve hızlı düşüşleri yeterince yaptım ve hala onları yapabilen insanlarla da yeterince çalıştım. Artık ukemi’ye yaklaşımım değişmek zorunda. Ama bazı korunması gereken yönler ve değerler var. İşte size ufak bir liste;
Yapmaya çalıştığım ilk şey, hayatta olduğumu göstermektir. Yeni başladığım zamanlarda, partnerimin kilit tekniğini yapabilmesi için mümkün olduğunca çabuk tataminin üzerine yatardım. Sonraları, partnerimin ne yapmak istediğini daha çok takip etmeye başladım. Bu durumun, daha uçlardaki diğer yönü ise partnerime her ne pahasına olursa olsun direnmek ve beni atmasına izin vermemekti. Bunun sebebi korku, yakın zamanda yaralanmış olmak, nage’nizden daha iyi olduğunu hissetmek, nage’ye bir şey öğretmek, kötü bir gün geçirmek ya da sadece bir pislik olmak olabilir. Bugün partnerim beni nereye götürürse takip etmeye çalışıyorum. Bu, dengemi bozmazlarsa, düşmeyeceğim ve bana şans verirse ayağa kalkacağım anlamına geliyor. Ayrıca beni nereye götürdüklerini hissetmeye açık olmaya çalışıyorum. İşte bu beni bir sonraki noktaya getiriyor.
Dürüst ukemi. Ukeyken, teknik böyle gösterildi diye belirli yöne yönelmem gerektiğini farzetmek istemem. Nagenin, tekniği eğitmenin gösterdiği şekilde yapacağı tahmin ediliyor olsa da, bir uke olarak benim işim, çok yönlü olmak ve nage bana ne yapıyorsa uyumla karşılık vermektir. Bence Osawa Sensei ve Shibata Sensei’nin aynı seminerde teknikleri farklı şekillerde göstermelerinin amacı, öğrencilerin kafasını karıştırmak değil. Daha çok uke’lerinin her zaman dürüst olmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Tekniği gösteren eğitmen bir uke çağırdığında, uke ilk saldırısında tekniğin ne olduğunu bilmiyor. İkinci seferinden sonra ise eğitmeni nasıl takip edileceğine dair daha iyi bir fikri oluyor. Ama Osawa sensei ile durum böyle değil. Çünkü yaptığı şeyi sürekli değiştiriyor. Böylece uke sürekli hazırlıklı ve duyarlı olmak zorunda kalıyor. Çünkü her saldırı yeni bir tekniğin başlangıcı. Uke, neyin geldiğini bilmiyor. Nage’in bir sonraki hamlesine dair beklenti ya da fikir ürettiğimiz anda duyarlılığımızı ve dolayısıyla ukemi’deki dürüstlüğü kaybediyoruz.
Bence bu, ukemi’nin çok önemli bir yönü. Normal sınıf sırasında, Sugano sensei bir saldırı için iki-üç giriş ya da teknik öğretirdi. Daha sonra bunları rastgele bir sırayla uygulamamızı isterdi. Böylece uke’nin dikkatli ve duyarlı olmasına yardımcı olabilirdik. Nage’nin ne yaptığını bilmiyorsanız, vücudunuzu belirli bir düşüşe önceden hazırlayamazsınız. Eğer bunu yaparsanız, yaralanmaya yol açabilirsiniz. Hiç zekice değil. Diğer taraftan ukemi yaptığımda dürüst olmak da kolay bir şey değil. Hala üzerinde çalışıyorum.
Nage’nize saygılı olun. Nage öğrenmek için kendi yolunda yürüyor. Onun gelişmesine yardım etmek istiyorsak, egomuzu sürecin dışına çıkarmak zorundayız. Bir tekniği, doğru olduğunu düşündüğümüz şekilde öğretmeye çalışmak için nageye direnmek belki de yardımcı olmaktan çok kendi egomuzun ifadesi olabilir. Sadece teknik kendince doğru bir şekilde yapıldığında izleyen uke, nage’ye ciddi bir zarar verir. Çünkü yalnızca kendi zihnindeki doğruya göre hareket etmektedir ve bu her durumda doğru olmak zorunda değildir. Bu yaklaşım sadece dersi veren kişiye özel olmalıdır. Keza ne yaptığını bilen bir eğitmen, ne kadar müdahale etmesi gerektiğini bilir. Uke olduğunuz zaman ise böyle amacınız olmamalı. Yeni başlayanlarla antrenman yaparken olduğu gibi, bunun zorunlu olarak geçerli olmadığı durumlar olabilir. Ama o zaman bile, durumun benimle ilgili olmadığından (ki olmaması gerekiyor) emin olmak için aklımı ve tavrımı iki kez kontrol ediyorum. Tekniği tanıdığımızda direnmek kolaydır.
Özgür olun. Bence bu nihai hedef. Ukemi yaptığımda, korkudan, egodan, geçirdiğim berbat günden, her şeyden özgür olmak istiyorum. ‘Akşam yemeğinde ne var acaba’ ya da ‘hmm şu yeni öğrenci sevimli görünüyor’ gibi bütün zihinsel gürültülerden özgür olmak istiyorum. Evren ile bir bütün olmak istiyorum. Bu kolay bir beceri değil ve sık sık, kendime “Mmm, belki 10 yıl içinde…” diyorum.
Bookman Sensei ile bir konuşmamızda, ukemi’nin kişiye ve zamana göre farklı hedeflere sahip olabileceğinden bahsetmişti “Sınıfın önünde ukemi yaparken, nage’in mesajını iletmesine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Pratikte, nage’yi dürüst tutmaya çalışıyoruz ve ona eğitiminin nasıl gittiğini görebilmesi için bir referans noktası oluyoruz.”
Aikido’da rekabet yoktur. Bookman Sensei buna dair önemli bir noktaya da değindi. “Nage’nin hız, koordinasyon ve kokyu (nefes gücü) açısından sürekli gelişmesini sağlamak için çalışmanın basıncını ayarlamak uke’nin görevidir. Tekniğe direnmekle ve çok uyumlu olmak arasındaki çizgiyi bulmak hassas bir süreçtir. Müsabaka ya da rekabet söz konusu olmadığında, tekniklerin pratik yönlerini ya da zayıf noktalarımızı öğrenmek, geliştirmek ve çalışmamızı faydalı kılmak tamamen uke ve nage‘nin bütünlüğüne bağlıdır.”
Yani yol zor, dolambaçlı ve uzun. Yaşlanıyorum ve başladığım kadar hızlı bir şekilde ilerleyemiyorum. Evet başlarda hızlıydım ama o zamanlar da nasıl ve ne için ilerleyeceğime dair hiç bir fikrim yoktu. Şimdi bir planım var. Mükemmel uke olmak için, sınırlarımın içinde kalarak ilkeleri çalışmaktan başka çarem yok. Pratik bizi mükemmelleştirir. Ama Sugano Sensei’nin söylediği gibi iyi ve odaklanmış bir pratik olmalı. Dürüst bir uygulama.
Javier Domínguez, tarafından 2016’da yazılan bu metnin İngilizce aslını buradan okuyabilirsiniz.
Çeviri: Çağrı Muluk