İlk yazıda “Önce temellerde kendinizi eğitin” sloganı ile, temel kavramları çalışmıştık. İkinci yazıda “Tüm deneyimlerinizin rüya olduğunu bilin” sloganınıyla dışarıya, dünya algımıza baktık. Şimdi bu üçüncü yazı ve sloganla içimize bakıyoruz; bakmanın kendisine bakıyoruz.
3.Slogan: Farkındalığın Saf/Boş Doğasını Fark Edin!
Doğmamış farkındalığın özünü kendinize yaklaştırın. [3]
Farkındalık nedir ve nasıl ortaya çıkar? Bir dünyayı algılamak ne anlama gelir? Bilinç sorunu, meditasyon yapanlar ve mistiklerin yanı sıra bilim adamlarının ve filozofların da kafasını karıştıran bir sorundur. Fiziksel beyinle yakından bağlantılı gibi görünüyor, ancak onunla aynı değil – ve bir şeyin farkında olduğunuzda, algılayan beyin değil siz oluyorsunuz! Peki siz kimsiniz? Ya da nesiniz?
Bilinç felsefi olarak ele alınabilir veya bilimsel olarak incelenebilir, ancak bu sloganda amaç onu kişisel olarak ve doğrudan incelemektir. Kendi deneyiminize bakmaktır. Baktığınızda ne görüyorsunuz?
Peki bu görme nereden geliyor? Görmenin doğası nedir? Nerede kalıyor? Nereye gidiyor?
Tekrar tekrar kendi zihninize bakın ve sonra tekrar bakın. tarafsız, meraklı gözlem yapın. Gören sizin içinizde mi? Sizin dışınızda mı? İkisi birden mi?
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Tüm deneyimlerinizin rüya gibi olmasın sizin için yeterince rahatsız edici değilse, doğmamış farkındalığın doğasını incelemeye çalıştığınızda, bu tedirginliğin ötesinde bir hal alabilir. Bu iki slogan, içte ve dışta sağlamlık kurma çabalarımızı baltalıyor ve bu yolda harcadığımız enerjiyi özgürleştiriyor. Yani slogan pratiğini meditasyona ve günlük hayatımıza uyguluyor olsak da, bu daha taze bir yerden geliyor. [1]
Nesneyi var eden nesnedir. Görüntüyü var eden gözlemcidir. Şu anda burada gören olduğunuzu bildiğiniz yerde görüntü olamazsınız. Gören, görüntüden ayrı olduğunu fark ettiği sürece, her zaman görüntüden ayrıdır. Farkındalığın kendisi bir görüntü değildir. Farkındalık; fark etmenin, görüntünün görüntü olduğunu göstermenin alanıdır. Bu alan aslında boş; sadece uzay. Farkındalığın bu doğasını fark edin. Tüm deneyimlerin geçiciliğini kendiliğinden fark edersiniz. Gören ve gözlemci olmadan hiç bir nesne kendini var edemez. Deneyimleri de nesne olarak düşünebilirsiniz. Kendinden menkul bir gerçek var ise o da gören, gözlemci olarak sizsiniz. Gözlemci mutlak, diğer nesneler görecelidir. Rüyanın içinde rüyada olduğunuzu fark ettiğinizde de rüyadasınızdır. Farkındalığın kendisi deneyim değildir. Bilincimizle gerçeği ve gerçek olmayanı ayırt ediyoruz. Meditasyonlar da buna antrenmandır. Düşüncelerin gelmesi istemediğimiz bir durum değildir. Ayırdeden olmak için bir egzersizdir.
Örneğin öfkeli zamanlarımızda kendimizi öfkeyle özdeşleştiririz. Ancak öfke gelip geçici bir durumdur. Geçici olan mutlak olamaz. Gören olduğunuzu idrak ettiğiniz yerde siz öfkenin kendisi olamazsınız. Çünkü ben öfkeyi görenim dediğiniz anda öfke sizden ayrılır. Deneyin; öfkenin ortadan kalkmaya başladığını göreceksiniz. Bu bilinç bizim öfkeyle özdeşleşmemeyi tercih etmememizi sağlayacaktır. Benzer şekilde günlük hayatlarımızdaki rollere yapışmamamızı sağlayacaktır. Örneğin öğretmenlik yapan bir kişi; öğretmenlik yaparken aslında öğretmenlik yaptığını gözlemleyendir. Bu durum aslını bilip öğretmenliğe yapışmamasını sağlar. Benzer şekilde annelik, patronluk, işçilik, hizmetkarlık sizin hayatta aldığınız rollerden biri olabilir. Ama siz o roller değilsiniz. Siz o rollerin içinde kendinizi gözlemleyensiniz. Bu rollerden daha gerçeksiniz. Sen olmayan her şey değişken ve geçicidir. Bu farkındalığın kendisi senden ayrılamaz. Ayrıldığı yerde siz yoksunuz. Nesne ne olursa olsun siz tamsınız. [2]
Zihin somut değildir. Biçimi yoktur. Somut olmadığı için de zihnin dolu ya da boş olması söz konusu değildir. Belirli bir disiplinle çalışıldığında zihin eğitimlerinden sonuç elde etmek mümkündür. Kalıcı bilgi; tekrarlarla mümkündür. [3] Bu nedenle bu zihin egzersizlerini bu bilgilerle tekrar tekrar yaparsak, bilgilerin zihnimizde kalıcı olarak yer etmesini sağlayabiliriz.
Pratik Önerisi:
Bir düşüncenin veya algı nesnesinin farkına vardığınızda, algılayan ile algılananın ne kadar belirgin ve ayrı göründüğüne dikkat edin. Algılanan ve algılayanın nerede fark edilmeye başlandığını, nerede belirginleştiğini araştırın. Ve sonra bu algılayan ve algılanan farkındalığının kendisinin doğasını sorgulayın. Algı ortaya çıkmadan önce ne vardı? Sorgulamaya devam edin. Tam olarak bu algı nereden geliyor? [1]
[1] Judith L. Lief, Working with the Slogans of Atisha, A practical guide to leading a compassionate life, 2021
[2] Damla Dönmez, Lojong-3: Farkındalık’ın Saf/Boş Doğasını Fark Et YouTube Videosu- https://www.youtube.com/watch?v=g7thpgX4DaE
[3] Bora Ercan- Lojong Zihin Eğitiminin Yedi Kuralı Atölyesi Notları- 30.01.2021
Kapak Fotoğrafı: Pexels / Zhang Kaiyv
Written by
Sevgi Sözügeçer
2015 yılından bu yana yoga ve meditasyonla ilgili çalışıyor; okumak ve uygulamak bazında, eğitmenliği yeni. 2010 yılından beri blog yazarı. Bursa doğumlu. Fahri Beytepeli. Ankara eğitimli. Şimdi İstanbul’da Biyomedikal Üretici Firmalarına kimyacı olarak danışmanlık yapıyor.