Geleneksel Japon savaş sanatlarının neresinden tutsanız, bir noktada Katori Shinto Ryu ile bir temas yakalarsınız. Keza bizim şimdilerde isimlerini andığımız üstatlar, bir zamanlar birbirlerinin derslerine misafir oluyorlar, öğrencilerini yönlendiriyorlardı. İşte o üstatlardan biri, 600 yıldan uzun zamandır devam eden geleneğin meşalesi Otake Risuke Sensei 7 haziran 2021’de 95 yaşında aramızdan ayrıldı. Neredeyse asırlık deneyim ve yaşam boyu süren öğrenciliği ile Otake Sensei, sadece Katori Shinto Ryu öğrencileri için değil, tüm Budo öğrencileri için örnek bir öğretmendi.
Çevirisini yaptığım bu röportaj, Nippon Budokan tarafından yayınlanan aylık Budo dergisinin Ocak 2020 sayısında yer almış. İki üstat ( Otake Sensei ve Komura Sensei ) arasında geçen konuşmanın satır aralarındaki bilgiler hepimize ilham verecek nitelikte. İlk ingilizce çeviriyi Shinbukan Dojo yapmış. Metnin Japonca aslını görmek lütfen buraya tıklayın.
Yeni Yıl Özel Röportajı: Bir Yolda Ustalaşmak – Barış Sanatının 600 Yıllık Tarihi ve Geleneği, Tenshin Shoden Katori Shintō-Ryū
2020’yi ve yeni (Reiwa) döneminin ilk sayısını Nippon Budōkan Başkanı Kōmura Masahiko ve Tenshin Shōden Katori Shintō- Ryū üstadı Ōtake Risuke arasında gerçekleşen röportaj ile açıyoruz.
Otake Risuke
10 Mart 1926’da (Japon Takvimi : Taisho 15) doğdu. 1942’de (Showa 17), 16 yaşındayken Hayashi Yazaemon Iekiyo’nun öğrencisi olarak Tenshin Shōden Katori Shinto Ryu’ya katıldı. Bu okul 1960 (Showa 35) haziran ayında Chiba Eyaleti Manevi Kültürel Varlık olarak belirlendi ve Otake Risuke geleneğin koruyucusu olarak atandı. Bunun yanı sıra 30 yıl boyunca Chiba Valiliği Kılıç ve Ateşli Silahlar Kayıt Denetçisi olarak çalıştı. Manevi Kültürel Varlığın koruyucusu olarak ve kılıç endüstrisindeki başarıları nedeniyle Eğitim Bakanı’ndan Bölgesel Başarılar Ödülü aldı. 2005 (Heisei 17) baharında, Yükselen Güneş, Altın ve Gümüş Işınlar Nişanı ile ödüllendirildi.
Kōmura Masahiko
1942’de doğdu. İlki 1980’de olmak üzere Temsilciler Meclisi üyeliğine toplam 12 kez seçildi. 1998 Dışişleri Bakanı, 2000 Adalet Bakanı, 2007 Savunma Bakanı ve 2007 Dışişleri Bakanıydı. 2012’den 2018’e kadar Liberal Demokrat Parti’nin Başkan Yardımcısıydı. Nippon Budokan bünyesinde 1996’dan 2004’e kadar Denetçi ve 2009-2017 arasında İcra Direktörü olarak görev yaptı. Ardından 2017’de Başkan olarak göreve başladı. Şu anda Japon Savaş Sanatları Konseyi, Tüm Japonya Valiliği Budōkan Konseyi ve Nihon Kobudō Derneği Başkanı olarak görev yapmaktadır.
Tenshin Shoden Katori Shintō-Ryu’nun Kökenleri
Komura Masahiko: Bugün Budo aylık dergisinin Nippon Budokan başkanıyla söyleşisi için Tenshin Shōden Katori-Shintō Ryū’den Ōtake Risuke Sensei’yi davet ettik.
Otake-sensei, 15. tayfunun (Faxai) verdiği zararlarla uğraştığımız bu zor zamanda geldiğiniz için teşekkür ederiz.
Otake Risuke: Beni misafir ettiğiniz için teşekkür ederim. Seninle röportaj yapacağımı ilk duyduğumda şaşırdım, Komura Sensei. Ne hakkında konuşabileceğimiz konusunda gergindim.
K: Size sormak istediğim çok şey var. Bunu dört gözle bekliyordum. Şimdi kaç yaşındasınız, Otake Sensei?
O: Yakında 94 olacağım.
K: Anlıyorum, yaşınıza göre çok sağlıklı ve iyi görünüyorsunuz. Hala Dojo’de ders verdiğinizi ve çalıştığınızı duydum. Bu harika.
O: Çok naziksin. Bunu yapıyorum çünkü Katori Shinto Ryu’yu gelecek nesillere aktarmanın görevim olduğuna inanıyorum.
K: Başlangıç olarak, bana Tenshin Shoden Katori Shinto Ryu’nun kökeni ve tarihi hakkında biraz bilgi verir misiniz?
O: Elbette. Kurucusu Lord Iizasa Choisai Ienao idi. Yaklaşık 630 yıl önce 1387’de doğdu. Lord Ienao, Chiba klanının bir hizmetlisi olarak savaştaki kahramanlığıyla tanınırdı. Ustaları, Chiba klanı daha sonra yıkıldı. Basit insan gücünün eyaletlerin ve klanların yükselişini ve düşüşünü etkileyemediği bir dönemdi. Lord Ienao bunu fark ettiğinde altmışlarındaydı ve bir Budist keşiş oldu. Choisai adını benimsedi ve Katori Jingu’da inzivada yaşadı.
K: Katori Jingu tapınağı içinde mi inzivada yaşadı?
O: Evet, Lord Ienao, Katori Jingu’nun ilahı Futsunushi no Okami’nin ilahi gücüne inanıyordu.
K: Yeri gelmişken Katori Jingū, bir savaş tanrısına adanmış eski bir tapınaktır. Tanrısı Futsunushi no Okami, Japon mitolojisindeki Kuni-Yuzuri’de büyük rol oynadı. Eski zamanlardan beri, birçok savaş sanatçısı Katori’yi ziyaret ederdi. Dojolar bile günümüzde Katori ve Kashima tanrılarına inanıyorlar.
O: Gerçekten de öyle. Geçmişte, Sakimori (Çinlilerin ve Korelilerin işgaline karşı savunmak için Kyushu’ya gönderilen Doğu Japonya’nın eski askerleri.) savaş sanatlarını öğrendi ve Katori ve Kashima tapınaklarında dua etti. Buna Kashima-dachi (“yolculuğa çıkmak” anlamına gelen bir ifade) deniyordu.
K: Ah evet, “Kashima-dachi” !
O: Lord Ienao, bin gün ve gece boyunca Katori tanrısına dua etti. Eğitiminin sonucunda Katori tanrısından ilahi bir parşömen aldığı ve “cennetin altındaki tüm kılıç ustalarının efendisi” olacağı söylenir. Bu, Futsunushi no Okami’nin gerçek aktarımıdır ve “Tenshin Shōden Katori Shinto Ryu”nun kökeni olduğu söylenir.
630 Yıllık Tarih ve Gelenek
K: Yani kurucu Lord Ienao’dan bu yana 630 yıllık bir tarih ve gelenek var. Kapsamlı bir savaş sanatı olarak, klasik Japon savaş sanatlarının en eski okulu olarak adlandırılabilir.
O: Evet, öyledir. Iizasa ailesi, kurucusu Lord Ienao’dan bu yana Katori Shinto Ryu geleneğini nesilden nesile miras almıştır. 630 yıldır devam eden geleneğin gerçekten değerli olduğunu düşünüyorum.
Okulumuzun Soke’si nesiller boyu “en büyük oğul hiçbir efendiye hizmet etmeyecek” dedi. Çünkü kılıcını bir efendinin hizmetine adadığın zaman, öyle bir zaman gelir ki, bir başkasını kesmen ve onların canını alman emredilir. Emirlere itaatsizlik edersen hain olursun. Öte yandan görevini yerine getirirsen, haksızsın. Kesilenin yakınları kin besleyecek ve doğruluk yolunda yürüyemeyecektir.
Iizasa Chōisai Ienao
Kurucu
K: Bu tam olarak Taira no Shigemori’nin, İmparator Go-Shirakawa ile babası Taira no Kiyomori arasında seçim yapmak zorunda kaldığında söylediği ünlü sözlere benziyor: “Efendime sadık kalarak aileme ihanet ederim. Aileme sadık kalarak efendime ihanet ederim.” Bu biraz “Efendime sadık kalarak doğru olana ihanet ederim” gibi oluyor.
O: Evet. Uppakilesa Sutta adlı Budist metinde, “Düşmanlık, düşmanlıkla bastırılamaz. Düşmanlık ancak düşmanlığın yokluğu ile bastırılabilir. Bu ilke tüm zamanların ötesindedir.” der. Katori Shinto Ryu’da Şintoizm, Konfüçyüsçülük ve Budizm’in öğretileri hala çok canlı. Nesilden nesile aktarılan bu öğretiler, okulumuzun 630 yıllık geleneğinin 20 nesildir devam etmesinin sebebidir.
K: Anlıyorum. Birçok kılıç ustasının Katori Shinto Ryu’yu incelediğini duydum.
O: Bu doğru. Shinkage Ryu’nun kurucusu Kami’izumi Ise-no-kami Nobutsuna, Kashima’dan Bokuden Tsukahara Tosa-no-kami, Matsumoto Bizen-no-kami Masanobu ve Moro’oka Ippasai gibi kılıç ustalarının yanı sıra Toyotomi Hideyoshi’nin ünlü stratejisti Takenaka Hanbei Shigeharu da okulumuzun bir parçasıydı. Katori Shinto Ryu, bir çok Kenjutsu okulunu etkilemiştir.
K: Yani erken dönem modern Kenjutsu’nun kaynağıdır diyebiliriz.
O: Evet. Okulumuzun öğrencilerinden hiçbirinin diğerini kesmediği ve hiçbirinin bir başkası tarafından kesilmediği söylenir. Bu aynı zamanda Heiho Gokui’dir (temel öğreti), barış sanatı – barışçıl bir yaşam sürme sanatı. Roman yazmak için iyi bir konu. (gülüyor).
K: Anlıyorum, evet. Yine de hala asil bir şey olduğunu düşünüyorum.
Savaş Zamanı, Disiplin Arayışı ile Geleneğe Katılmak
K: Otake Sensei, bize Katori Shinto Ryu’ya nasıl katıldığınızı anlatabilir misiniz?
O: 1942 Kasım ayında Katori Shinto Ryu’ya katıldım. 16 yaşındaydım. Mukden Olayı, 26 Şubat Olayı ve İkinci Çin-Japon Savaşı’nın birbiri ardına gerçekleştiği çok çalkantılı bir dönemdi. Annemin sürekli telkinleriyle büyüdüm; “’Risuke’ adı General Nogi Maresuke ile aynı karakteri kullanıyor. Ayrıca, ‘Risuke’ ve ‘Maresuke’ karakterleri aynı sayıda vurguya sahip, bu yüzden General Nogi kadar harika olmalısın, tamam mı?”.
O zamanlar bize Japonların, savaş alanında öldüklerinde, “Çok yaşa Japonya İmparatorluğu (Banzai) !” diyerek, yüzlerinde bir gülümsemeyle ölmeleri gerektiği öğretildi. Ancak ben askerlerin annelerine seslenerek ya da ailelerinin isimlerini haykırarak son nefeslerini verdiklerini duydum. Bundan sonra ülkem için seve seve Banzai’yi haykırabilecek biri olmak istiyorum diye düşündüm ve kendimi disipline etmem gerektiğini karar verdim.
K: Çok çalkantılı bir dönemdi, yine de büyük bir kararlılığa sahiptiniz.
O: Evimden yaklaşık 4 km uzaklıkta Katori Shintō-ryū öğreten bir öğretmen olduğunu biliyordum ve okula arkadaşımla birlikte girdim.
K: Bu Hayashi-sensei olmalı.
O: Evet. Hayashi Yazaemon Sensei’nin derslerine katıldım. “Okulumuzun öğretilerini velilerine, çocuklarına ve yaşıtlarına ifşa etmekten kaçınacaksın” diye bir taahhütname imzaladım, Keppan (kan yemini) ettim ve eğitimime başladım.
K: Anlıyorum. Ōtake-sensei, az önce söylediğiniz gibi “Banzai’yi isteyerek söyleyebilen biri olmak” için savaşçı zihnini sürekli olarak korudunuz. Ama aynı zamanda ara sıra şiir de yazıyorsunuz. Bu şiirler, anne babanıza ve ailenize olan sevginizi açıkça ortaya koyuyor. Büyük bir savaşçı zihnine ve sıcak bir şefkate sahipsiniz. Savaş bittikten ve ağabeyleriniz terhis olduktan sonra şu şiiri yazmıştınız:
Hayashi Yazaemon Sensei
“Üç erkek birlikte eve gelirler. Sevinen ve savaşı kaybettiğimizi unutan anne ve babamın yüzleri”.
O: Çok naziksiniz. Bu övgü dolu sözleri hak etmiyorum, Komura Sensei.
Eski Öğretmen Hayashi Yazaemon Sensei’nin Bahçesinde Her Gece Eğitim
K: Okula ilk katıldığınızda nasıl bir eğitim aldınız, Otake Sensei?
O: Hayashi Sensei bir çiftçiydi ve gündüzleri meşguldü, bu yüzden eğitim geceleriydi. Eylül ayında pirinç hasadının bittiği zamandan bahar ekinoksuna kadar her gece Sensei’nin bahçesinde antrenman yaptım. Ay ışığına güveniyorduk ve ay yokken verandaya kandiller asarak antrenman yapıyorduk.
K: Kışın dışarıda antrenman yapmak zor olmadı mı?
O: Dışarıda buz sarkıkları oluşurken bile yalın ayak antrenman yaptık. Rüzgarlı ve lambanın söndüğü gecelerde evinde Iaijutsu ve Jujutsu çalıştık. Bazen Sensei’nin Budo ile ilgili derslerini dinlerdik.
K: Anlıyorum. Sonunda, Otake Sensei, askere alınma emri aldınız, değil mi?
O: Evet. 20 Haziran 1945’de askere gittim ve askerliğim iki buçuk ayda bitti. Savaş bittikten sonra, yaklaşık iki yıl boyunca savaş sanatları yasaklandı. Katori Shinto Ryu’nun Kata’sını hatırlayarak geceleri tek başıma gizlice pratik yaptım. Hayashi Sensei bana, “Sizin için yalnız çalışmaktan daha iyi yapacak hiçbir şey yok” dedi. Antrenman yaparken hep bu sözler üzerinde düşündüm. 1949 Ocak ayında Mokuroku’yu ve 1952 ocak ayında Menkyo’yu aldım.
K: Hayashi Sensei, Katori Shinto Ryu’yu modern zamanlara ulaşmasında büyük rol oynadı. Yeniden canlanmasına öncülük etti.
O: Hayashi Yazaemon Iekiyo Sensei, Katori Shintō Ryu’ya 15 yaşındayken katılmıştı. Gündüzleri ekim için ormanları temizlerdi ve geceleri odun kömürü yapardı. O kadar çalışkan bir insandı ki, gece eğitime katılmak için Dojo’ya 20 km kadar yürürdü. Daha sonra eğitimini 18.Sōke, Iizasa Morisada’nın en iyi öğrencilerinden biri olan Yamaguchi Kumajiro Sensei ile sürdürdü.
1930’da, imparatorluk sarayında Saineikan Dojo’da düzenlenen ve imparatorluk ailesinin de katıldığı yarışmada bir gösteri yaptı.
Bu gösteri, yarışmaya katılan Nakayama Hakudo Hanshi, Sonobe Hideo Hanshi ( ç.n: Hanshi ‘örnek öğretmen’ anlamına gelir ve en az 8.Dan seviyesini gerektirir.) gibi ünlü savaş sanatçılarının yanı sıra Miyazaki Mosaburō, Noma Hisashi, Nakajima Gorozō ve Haga Jun’ichi gibi Kendo ustaları tarafından da görüldü.
K: Hepsi çok önemli savaş sanatçılarıydı.
O: Hayashi Sensei, tabii ki bir Gokui Kaiden sahibi Katori Shinto Ryu ustası olarak becerisiyle, nazik ve samimi karakteriyle, öğrencileri tarafından sevecen bir babaymış gibi sevildi.
Kendisi aynı zamanda “Shinto-ryu” yazısını düzelten kişiydi. Döneme ve literatüre bağlı olarak “Shinto-ryu” 神刀流 (ilahi kılıç okulu) veya 神当流 (ilahi vuruş okulu) olarak da yazılmıştır. Hayashi Sensei, kurucunun günlerinde kullanılan “Shinto-ryu” yazısının 神道流 (tanrıların yolunun okulu) olarak birleştirilmesinde merkezi bir rol oynadı. Sensei, 82 yaşında, 1964’de aramızdan ayrıldı.
Katori Shinto Ryu Eyaletin Manevi Kültürel Varlığı Oluyor
O: Hayashi Sensei, Katori Shinto Ryu’nun Chiba Eyaletinin Manevi Kültürel Varlığı ilan edilmesinde merkezi bir rol oynamıştır.
Bir keresinde Japon Sanatları Kılıçlarını Koruma Derneği tarafından düzenlenen bir sergide Katori Shinto Ryu’nun Iaijutsu’sunu göstermiştim. Bu gösteride Osafune no Sukesada tarafından yapılan bir kılıçla Iaijutsu yapmak için Hayashi Sensei’den izin aldım. Derneğin Doğu Chiba şubesinin başkanı gösteriden o kadar etkilenmişti ki bana “Ülkemiz henüz bir savaş sanatını kültürel varlık olarak belirlemedi, ama hadi Katori Shinto Ryu’nun Chiba Eyaletinin Manevi Kültürel Varlığı olması için başvuralım ” demişti. Hayashi Sensei, Chiba Eyaleti Kültür Varlıkları Danışma Komitesi üyelerine Katori Shinto Ryu’yu tanıttı ve 1958’de başvuruda bulundu.
K: Bu sırada harika şeyler yaşadığınızı duydum.
O: Başvurunun ardından Chiba vilayetinden sorumlu departman bize bir öneriyle geldi, “Katori Shinto Ryu nedir? Eğer bu gerçekten bir savaş sanatıysa, o zaman biriyle düello yapmalısınız; mesela genç bir 5. dan Kendo öğrencisi ile.”
K: Bu oldukça modası geçmiş ve şiddetli bir öneriydi (gülüyor).
O: Nesillerdir okulumuz düelloları yasaklamıştır. Hayashi Sensei, başvuruyu geri çekmek ile düelloyu kabul etmek arasında çelişkiye düştü. Çünkü bu Katori Shinto Ryu’yu dünyaya tanıtmak için bir şans olabilirdi. Düelloya ben katılacaktım ve Sensei bana okulumuzun “Oku no Gokui”sini (En Derin Temel Öğretileri) öğretti. Düelloya hazırlanmak için her gece umutsuzca Bokken’imi salladım. Ancak sonunda, Chiba vilayetinden sorumlu departmanın aldığı bir karar nedeniyle düello iptal edildi.
Duello amacıyla tasarlanmış bir bokken
K: Bunun nedeni Heihō olmalı; çatışma olmadan zafere ulaşmak, Katori Shinto Ryu’nun öğretisi. Disiplininizin ruhu onlara ulaşmış olmalı.
O: Çok naziksiniz. Hayashi Sensei çok mutluydu. Gözyaşları içinde “Bu, Katori Shinto Ryu’nun gerçek özüdür. Olağanüstü güçlü iraden kurucuya ulaştı.” demişti. O yıl, Gokui Kaiden parşömeni ve Hayashi Sensei’den Gokui Sōden’i elde ettiğimi gösteren bir kanıt aldım. Sensei bana, 42 yaşıma geldiğimde kendime Gokui Kaiden dememi söyledi. O zamanlar 32 yaşındaydım ve bunun okulumuzun kurallarına uygun olması gerektiğini düşünüyorum. Daha sonra, 1960 haziran ayında, Tenshin Shoden Katori Shinto Ryu resmen Chiba Eyaletinin Manevi Kültürel Varlığı olarak belirlendi.
K: Bu, ülkemizde ilk kez bir savaş sanatının Manevi Kültürel Varlık olarak adlandırılmasıydı. Gerçekten harika. Şu anda Nippon Budokan ve Nihon Kobudo Derneği, Manevi Kültürel Varlık ilan edilen Kobudo’nun Ulusal Kültür Varlığına dönüştürülmesi için çalışıyorlar.
Her yıl toplanan Savaş Sanatlarını Teşvik Meclisi, Savaş Sanatları Parlamenter Birliği, Japon Savaş Sanatları Konseyi ve Nippon Budokan tarafından düzenlenmekte. 2019 Oturumunda kabul edilen kararların 6. maddesi şöyledir ; “Bin yıllık bir tarihe sahip olan ve modern Budo’nun kaynağı olan Kobudo’nun korunması ve mirası için çabalarken, burada ‘Kobudo’yu , Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında ülkemizin dünyaya gururla sunduğu bir terim olarak tanımlıyoruz. Kobudo’nun kültür varlık olarak ülke genelinde yaygınlaştırılması için gerekli desteği sağlayacağız.” Hükümetten ilk kez böyle bir uygulama isteniyordu. Kültürel Varlıkları Koruma Yasası’nda ‘Kobudo’ terimi tanımlandığında, geleceğe dair beklentiler parlak olacaktır. Heisei dönemi, Budo’nun yeniden canlandırıldığı bir dönemdi. Umarım yeni Reiwa dönemi, Kobudo’nun canlanacağı bir dönem olur.
O: Bunun için çok minnettarım. Dört gözle bekliyorum ve ortaya koyduğunuz tüm çalışmaları takdir ediyorum, Komura Sensei.
Foto: Itsutsu no Tachi, one of four Omote no Tachi kata that beginners learn
Itsutsu no Tachi – Yeni başlayanların öğrenmesi gereken dört Omote-no-Tachi Kata’sından biri.
Katori Shinto-Ryu’nun Uzun Kenjutsu Kata’sı
K: Modern Budo’nun kaynağı olduğunu söylenebileceğimiz Katori Shinto Ryu, sadece Kenjutsu’yu değil, aynı zamanda Iaijutsu, Bojutsu, Naginatajutsu, Sojutsu ve hatta Jujutsu’yu da içerir, değil mi?
O: Evet. Katori Shinto Ryu savaşan devletler döneminden kurtulan bir savaş sanatıdır. Bu yüzden kapsamlı bir sanat olduğu söylenilebilir. Ayrıca Shurikenjutsu, strateji ve savaş alanı çalışmamız da var.
K: Anlıyorum. Lütfen bize Kenjutsu’nun özellikleri hakkında biraz daha bilgi verin.
O: Elbette. Kenjutsu kataları, benzerleri başka hiçbir okulda görülmeyen uzunlukta tasarlanmıştır.
K: Gerçekten öyle. Budokan’da Nippon Kobudo Enbu Taikai gösterilerini gördüm. Her kata çok uzun ve teknikler çok karmaşık görünüyor. Öyle çok okul var ki, sanat ne kadar eskiyse teknikler ve hareketler de o kadar basit. Bu yüzden ilk gördüğümde bende canlı bir izlenim bıraktı.
O: Komura Sensei, siz de bir savaş sanatları ustasısınız. Bu yüzden gözlemleriniz çok zekice. Etkilendim. Kata, temel öğretilerin çalınmaması ve savaş alanında nefessiz kalmayı önlemek ve dayanıklılığı artırmak için uzundur. Ayrıca, kata’nın rakibin kılıcını aldığı kısımlar vardır, ancak gerçekte bunların hepsi, rakibinizden kaçtığınız ve kestiğiniz tekniklerdir. Sadece kataya bakarak bunu kavrayamazsınız; bu şekilde tasarlanmıştır.
K: Anlıyorum. Oldukça derin.
O: Budo’nun saygıyla başlayıp bittiği söylenir. Bunun gözlemlenmesi özellikle Iaijutsu’da önemlidir. Savaştan önce tüm alıştırmalar taklit kılıçlarla değil, gerçek kılıçlarla yapılırdı. Pratik yaptıkça, kişinin bilinçsizce kana susamışlık geliştirmeye ve kendini kaybetmeye başladığı zamanlar vardır. Bu nedenle, Iaijutsu’da saygı duygusunu sürdürebilmek çok önemlidir.
K: Savaştan önce gerçek kılıçlarla mı antrenman yaptınız? Havadaki gerilimi neredeyse hissedebiliyorum.
O: Kılıcınızı kınına koymadan önce chiburi (bıçaktan kan sallama eylemi) gerçekleştirirsiniz. Okulumuzun chiburi’si benzersizdir, kılıcı vücudumuza doğru çektikten sonra, duruşunu bozmadan kılıcı bir kez çevirir ve sağ yumruğumuzla kabzaya vururuz. Bunun amacının gerçek bir chiburi’den ziyade, her teknik arasında bir duraklama sağlamak ve konsantrasyonu artırmak olduğuna inanıyorum.
K: Anlıyorum. Bu arada, Katori Shinto Ryu da Jujutsu içeriyor, değil mi? Demek istediğim, kişi savaş alanında silahını kaybederse ve hiçbir şey yapamazsa o zaman gerçekten savaş sanatçısı denilemez, değil mi? “Kılıcın kırıldığında ve son okunu attığında, dövüş !” diyen bir öğreti duydum.
O: Tabi ki. Katori Shinto Ryu’nun Jujutsu’su, Omote (dış) teknikleri tutuş ve fırlatmalar, Ura (iç) teknikleri ise eklem kilitleri olacak şekilde yapılandırılmıştır. Pek çok tehlikeli teknik var, bu yüzden sadece Menkyo ve üzeri Jujutsu öğreniyor. Judo’dan Kano Jigoro Sensei’nin Katori Jingu’yu ziyaret ettiğinde, öğretmenim Hayashi Sensei’nin bir gösteri yaptığını duydum. Daha sonraki yıllarda, Kano Sensei Judo’yu hem saldırı hem de silah içeren kapsamlı bir savaş sanatına dönüştürmek istiyordu. Hayashi Sensei’nin bir akranı, Kano Sensei’nin Kodokan’da öğretmenlik yapma talebini kabul etmişti.
Otake Risuki Sensei – Chiburi
Foto: Malte Stokhof
K: Anlıyorum. Kano Sensei’nin Judo’nun rekabetçi bir spor değil, bir savaş sanatı olması gerektiği fikrine sahip olduğu söylenir. En iyi öğrencilerinden birini saygıdeğer Morihei Ueshiba’nın yanında Aikido çalışması için gönderdiğini bir kitapta okumuştum.
“Kurucunun Doğumunun 600. Yıldönümü”
K: 1987’de “Kurucunun Doğumunun 600. Yıldönümü” gerçekten de okul için kutlanılması gereken bir gündü. Eminim çok şey yaşamışsınızdır.
O: Kurucu Lord IIzasa Choisai Ienao’nun 1387 doğumundan 600 yıl sonra, 1987’de “Kurucunun Doğumunun 600. Yıldönümünü” kutladık. Bu sorumluluğu, hayatımın en büyük görevi olduğunu anlayarak kabullendim.
Etkinlikler arasında kurucunun mezarının bakımı, Marishiten Salonu ve Dojo’nun onarımı ve bir anma dergisinin yayınlanması yer aldı. 10 Mayıs’ta “Kurucumuzun 600. Doğum Yıldönümü Anma Gösterisi” gerçekleştirdik. Bu anma gösterisine okulumuz dahil 20 savaş sanatları okulu ve pek çok kişi katıldı. Ben Iaijutsu yaptım. Anma gösterisi büyük bir başarıydı ve benim için derin duygusal bir gündü. Şimdi bile dün gibi hatırlıyorum.
K: Bunu kitabınızda da yazdınız, ancak yıldönümünün açılış törenindeki konuşmalar da harikaydı. Iizasa Soke, “Okulumuz, öğretilerinin mahremiyetine büyük önem veriyor. Bunu yaparken, ‘rakip arama, ziyaretçiyi reddetme, terk edenin peşine düşme’ ilkelerini benimseyerek bugünlere geliyoruz ” demişti.
Davetlilerin konuşmalarından da benzer cümleler hatırlıyorum:
“Kurucu’nun öğretisi ‘savaş sanatı barış sanatıdır”
“Rakibine güç kullanmadan galip gelen, rakibini yere serenden üstündür.”
“Savaş sanatlarında düzen arayan kurucu, tanrılardan ilahi öğretiler aldı ve gözlerini Budo’ya açtı. 600 yıl sonra bugün aynı Budo’nun insanlara soru sormaya devam etmesi dikkat çekicidir. Gelenek, hem ruhunun hem de biçiminin mirasında koruduğu sürece canlıdır.”
O: Kesinlikle. Konuşmalardan ikisini, yıldönümü komitesinin onursal bir üyesi ve Katori Jingu’nin baş rahibi yapmıştı.
Heihō, Katori Shintō-Ryu’nun Temel Öğretisi
K: Size birkaç kez gündeme gelen ‘Heiho’ hakkında sormak istiyorum. Normalde, savaş sanatlarında ve Budo’da kişi, eşsiz bir savaşçı olmak için ‘Heiho’, 兵法 (savaş sanatı) öğrenmeyi hedefler. ‘Heiho’, 平法 (barış sanatı) öğrenmeyi hedeflemek diğer okullarda gördüğünüz bir şey değil, değil mi?
O: Evet. Okulumuzun Mokuroku parşömeninin başlangıcında belirtildiği gibi, “Başlangıç olarak, savaş sanatı Konfüçyüs yolunun köküdür. Bu nedenle, barış sanatı derindir. Bir insan barış sanatından habersiz olmamalıdır. Shinto Ryu’nun temeli, kılıcını çekmeden bir rakibe galip gelmektir.” Bu nedenle, çatışmasız zafere ulaşmak için, ‘insan hayatı insan gibi barış içinde yaşamalıdır’.Heihō’ öğretisi budur.
Katori Shinto Ryu’nun temel öğretileri sadece kılıçların, silahların ve fiziksel tekniklerin kullanımında değil, aynı zamanda barış sanatının ideolojisinde de yatmaktadır.
K: Ülkemiz savaşı kaybettikten bir süre sonra, “barışı korumak için caydırıcılık gereksizdir” gibi idealist pasifist görüşler egemen oldu. Ancak, kendini savunma yetenekleri olmayan bir ülke, barışı korumayı gerçekçi bir şekilde umut edemez. Kendini savunmanın bir aracı olarak caydırıcılık ile Katori ShintōoRyu’nun Heiho’su arasında benzerlikler olduğunu düşünüyorum.
O: Dediğiniz gibi. Barış sanatı olan Heiho, karşılaştırılabilir bir güç olmadan elde edilemez. Kurucu Lord Ienao hakkında, Heiho’nun öğretisini aktarmak için kullanılan ünlü bir anekdot vardır.
‘Kumazasa’da Oturmak’ Öğretisi, Rakibin Savaşma İradesini Kaldırmak
O: Okulumuzda uzun zamandır aktarılan bir hikaye. Şöyle devam eder: Diğer okulların öğrencileri tarafından bir düelloya davet edildiğinde Kurucu, kumazasa’nın (bir tür Japon bambu yaprağı) üzerine bir hasır serer ve üstüne oturur. Daha sonra rakiplerine, “Benim gibi kumazasa’nın tepesinde oturabilirsen, o zaman seninle yüzleşirim” der. Rakip, Kurucu’nun kumazasa’nın üzerinde, sanki havada yüzüyormuş gibi eğilmeden bükülmeden oturduğunu görür. Güçteki farkı hisseden meydan okuyucu, savaşma isteğini kaybeder ve geri çekilir. Ancak, öğrenilmesi gereken bir diğer ders, bunun kolay bir başarı olmadığıdır.
K: Böyle bir başarıyı ancak kan terleten bir eğitimden geçenlerin başarabileceğine eminim. Heiho’nun bu öğretisi hakkında konuştuğunuzu duyduktan sonra, sık sık bahsettiğim “idealist pasifizmden gerçekçi pasifizme geçmek” ile aynı fikri paylaştığına ikna oldum. Antrenman yapmak ve hazırlanmak gerekiyor, ama kimsenin savaşması gerekmiyor.
O: Kesinlikle.
K: Savaş sona erdikten sonra, 1951 San Francisco Barış Konferansı’nda “Japonya’yı uluslararası toplumdan kovmak” için çağrılar yapıldı. Bu olduğunda, Sri Lanka’yı temsil eden zamanın Maliye Bakanı J. R. Jayewardene, Japonya’nın savaş tazminatı ödeme talebinin düşürülmesine yol açan bir konuşma yaptı. Budist yazıtlarına atıfta bulunarak, “Kinle, daha da fazla kin ile yüzleşirseniz, kin sonsuza kadar sürecek” dedi. Bence bu tam olarak Heiho’nun kendi öğretisi.
O: Ah evet, böyle olmuştu.
K: Düşmanlık sadece daha fazla düşmanlık doğurur ve sonu gelmez çatışmalara yol açar. Hatırlarsam, bu Budist Dhammapada yazıtındandı. Bu tam olarak başlangıçta söylediğiniz şey, Otake Sensei.
Ulusal Diet (Japonya’nın çift meclisli ulusal yasama organı) üyesi olarak ilk yılımda Bay Jayewardene ile tanıştım. Bu, Sri Lanka Devlet Başkanı olduktan sonraydı. Öldüğünde gözlerini bağışladı. Sol gözü bir Japon tarafından kabul edildi çünkü vasiyetinde “sağ gözünü bir Sri Lankalı’ya, sol gözünü bir Japon’a bağışlamak” istediğini yazdı. O tam bir Japon tutkunuydu. Bay Jayewardene’e çok saygı duyduğum için, Japonya ve Sri Lanka arasındaki dostluk için Parlamenterler Birliği Başkanlığı görevini üstlendim.
O: Bu gerçekten inanılmaz bir hikaye.
Foto : Otake Risuke teaching at his Dojo (image Katori Vietnam)
Dünyanın Her Yerinden 52 Ülkeden Yabancı Öğrenciler Katori Ülkesine Geliyor
K: Bugünlerde bile Rusya ve Brezilya’dan Dōjō’da eğitim görmeye gelen yabancı öğrenciler olduğunu duydum.
O: Evet. Şimdiye kadar, dünyanın dört bir yanından 52 ülkeden öğrenciler, Katori Shintō Ryu Dojo’suna geldiler. Dojo’muzda çok sayıda ofis çalışanı var, bu nedenle Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri öğleden sonra ve akşam olmak üzere haftada 3 kez ders var. Ancak, yurtdışından birçok insanın sadece Dojo’muzda eğitim almak için seyahat ve konaklamaya büyük meblağlarda para harcadığını gördükten sonra, onların tutkusundan etkilendim. Şimdi onlara “her gün antrenmana gelebilirsin” diyorum.
Otake Risuke Sensei
Foto: Katori Vietnam
K: Yurtdışından gelen öğrencilerin de keppanı imzalaması gerekiyor mu?
O: Evet, gerekiyor.
K: Anlıyorum. Antik çağlardan beri aktarılan gelenekleri doğru bir şekilde takip ediyorlar. Nippon Budokan tarafından yayınlanan “Strategy and the Art of Peace – Tenshin Shōden Katori Shintō-Ryū” adlı kitabınız birçok okuyucudan olumlu eleştiriler aldı ve yeni baskılar yapma aşamasındayız. Daha sonra yayınlanan İngilizce versiyonu da tüm dünyada çok okundu ve daha fazla nüshasının da basıldığını duyuyorum. Otake Sensei, kültürel alışveriş açısından da kalıcı bir miras bıraktınız.
Donn Draeger (solda) Otake Sensei ile çalışıyor. Sağda: Donn Draeger
Donn Draeger‘ın Anıları
K: Yabancı öğrencilerden bahsetmişken, Bay Donn Draeger, bir numaralı yabancı öğrenciydi, doğru mu?
O: Evet. 1966 Nisan ayında katıldı. Donn Draeger o sırada 44 yaşındaydı. Savaş sanatları araştırması için Japonya’daki dojoları ziyaret ediyordu. İlk katıldığında Tokyo’dan gelmişti, ancak daha sonra kendini uygulamaya adamak için Narita’ya taşındı. O zamanlar bile araştırmaları için sık sık dünyayı dolaşırdı. Tutkusu muhteşemdi ve ona 1974’de Menkyo parşömenini verdim.
K: Bay Draeger, Japon savaş sanatlarının dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol oynadı.
O: Gerçekten öyle. Japon savaş sanatlarının bir hayırseveriydi. Bay Draeger ile çok anım var. 1980 Mayıs ayında, birlikte 50 gün boyunca Avrupa’yı gezerek, konuşmalar ve gösteriler yaptık. O sırada Hawaii’de bir savaş sanatları müzesi inşa etme fikrini düşünüyordu.
K: Gerçekten mi?
O: 1982’de memleketinde bir hastalık için tedavi görürken cennete gitti. Öldüğünde 61 yaşındaydı. Ölüm haberini aldığımda gözyaşlarımı tutamadım. Bay Draeger, Japonlardan bile daha saygılı ve nazikti. Savaş sanatları konusunda mükemmel bir beceri ve anlayışa sahip bir adamdı.
Bir keresinde bana, “Katori Shinto Ryu’nun katasında daha derinlerde gizli bir şey yok mu?” diye sordu. Bu kadar anlayışlı olması beni etkiledi. Kenjutsu kata hakkında konuştuk ve ona “rakiple her temas ettiğinde, aslında kaçıyor ve rakibi kesiyorsun” dedim. Buna ‘Kuzushi’ denir, ancak Bay Draeger onun varlığını çoktan fark etmişti. Ona ‘Kuzushi’yi öğrettiğimde çok duygulandı ve bunların “insan kavrayışının ötesinde teknikler” olduğunu söyledi.
90 Yaşın Üzerinde Her Gün Eğitim ve Öğretim
K: Bugün sizden çok şey duydum. Şu anda günlük hayatınız nasıl, Otake Sensei? Hala pratik yaptığınızı duydum.
O: Evet. 90’ın üzerindeyim ama gördüğün gibi sırtım dimdik ve hala bütün dişlerim var. Bunun için aileme ne kadar teşekkür etsem azdır ve yine de her gün Dojo’ya eğitim ve öğretim için gidiyorum.
K: Bu gerçekten şaşırtıcı. Bir savaş sanatçısı olarak örneksiniz.
O: Sizden böyle sözler duymak onur verici, Komura Sensei.
K: Otake Sensei, sırrınız nedir?
O: Her gün minnettar olmaya ve pratik yapmaya devam ediyorum.
K: Bunu yapabilmek başlı başına harika.
O: “Tenshin Shoden Katori Shinto Ryu Shinan-kata” adlı temel öğretileri içeren bir yazı var. Bir alıntı “öğrenci ilkeler hakkında bilgi edinmek istediğinde, uygulama yoluyla ilkeleri öğrenmesi sağlanmalıdır” der. Temel olarak, eğitim gibi daha pratik yollarla ukala öğrencilere ilkelerin öğretilmesini tavsiye eder. Bu aynı zamanda bir öğretmenin kendini nasıl taşıması gerektiğine de yansır. Kişinin sözleri ancak uygun eğitim yoluyla yeterlilik kazandığında öğrencilerine ulaşabilir. Bu, eğitmenin ne kadar yetenekli olması gerektiğini gösterir. Bence test edilen eğitmenin kendisidir.
Şu an yaptığım gibi eğitime devam edebildiğim bu huzurlu günlere minnettarım ve çok değer veriyorum.
K: Gerçekten öyle. Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığım süre boyunca pek çok ülkeyi ziyaret ettim, ancak hâlâ çatışmaların sonu yokmuş gibi görünen pek çok yer var.
O: Şimdi geriye dönüp baktığımda, 16 yaşında 1942’de okula katılmamın üzerinden yaklaşık 77 yıl geçmiş. Pasifik Savaşı’na atıldığımız çalkantılı zamanlardı. 1945 Haziranda, Japon İmparatorluk Ordusu’nun Mühendislik Tugayında asker oldum, ancak savaş kısa süre sonra sona erdi ve eve döndüm. Yıllar boyunca çok şey oldu ama bugüne kadar devam ettiğim için gurur duyabileceğim tek şey eğitim (gülüyor).
K: Bu övgüye değer. Sıradan bir insanın başarabileceği bir şey değil.
Komura-Masahiko
Otake Risuke
Cennetin ve Dünyanın Doğru Yolunda Yürüdüğümüz Bir Ömür
K: Otake Sensei, okuyucularımıza vereceğiniz son bir mesajınız var mı?
O: Hayatımız en fazla yaklaşık 100 yıl sürer. Doğanın sonsuzluğu ile kıyaslanamaz. Hatta hayatımızın kısacık olduğu bile söylenebilir. Bununla birlikte, yaşadığımız gerçeği sonsuzdur. Günlük hayatımızda yaptığımız her eylemin zamana bağlı olmadığına ve gelecek nesiller için anlatılacak bir tarihin parçası olduğuna inanıyorum. Burası, yaşamım boyunca cennetin ve yeryüzünün doğru yolunda yürümeye çabalamanın anlamını bulduğum yer.
K: Bu hoş bir hikayeydi.
O: Kurucudan bu yana, bu yaklaşık 600 yıllık çocuğun ‘Heiho’ öğretisini korumasının ve bu Katori ülkesinde en derin öğretileri aktarmaya devam etmesinin bir mucize olduğunu düşünüyorum. Katori Shinto Ryu’nun gelecek nesillere aktarılabilmesi için eğitime ve kendimi daha da geliştirmeye devam etmenin benim görevim olduğuna inanıyorum.
K: Gerçekten harika sözler. Otake Sensei, sağlık ve esenliğinizin devamını dilerim.
O: Başta da söylediğim gibi, seninle konuşacağımı öğrendikten sonra ne hakkında konuşacağım konusunda endişelendim, Komura Sensei. Ben sadece kırsal kesimden gelen sıradan yaşlı bir adamım. Bu yüzden ülkenin merkezinde bulunan ve dünyanın dört bir yanından birçok önemli insanla tanışmış büyük bir politikacıyla tanışma konusunda çok gergindim. Konuşmakta pek iyi değilim, bu yüzden konuşabileceğimi düşündüğüm şeyleri bir deftere yazdım. Ayrıca, lütfen Mokuroku parşömenine bir göz atın.
K: Bu çok değerli bir parça. Okumak için sabırsızlanıyorum.
O: Bugün beni buraya davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Seninle konuşabilmek bir onurdu, Komura Sensei.
K: Dünyada pek çok eski kültür var, ancak Katori Shinto Ryu gibi 630 yıldan beri değişmeden günümüze kadar gelen gelenekler çok az ve çok uzaktır. Öğreti tomarları, yazılı soy, silahlar ve zırhlar… kata’dan bahsetmiyorum bile. Geleneği aktaran hazinelerin tümü günümüze dek korundu. Ulusal Kültür Varlıklarının belirlenmesi de dahil olmak üzere Kobudo’nun korunması ve tanıtımına yönelik çabalarımı daha da ilerleteceğim.
Bugün için çok teşekkür ederim.
Kaynak : Otake Risuke Nippon Budōkan Magazine Interview – Japonca asıl metin için burayı tıklayınız.
Fotoğraflar : Katori Vietnam web sitesinde, metnin aslına uygun biçimde kullanılmıştır.
Çeviri : Oğuzhan Yılmaz
Oğuzhan Yılmaz
1999’dan beri Aikido çalışıyor. Uzun Ankara yıllarından sonra, soluğu Körfez’de aldı ve şimdi Edremit’de İda Dojo ile savaş sanatları yolculuğuna devam ediyor. Deneyimlerini paylaşma isteği sonunda Boş Ayna Dergi’ye dönüştü. Düşüyor kalkıyor, okuyor yazıyor, gözlemliyor deneyimliyor ve ısrarla paylaşıyor…