Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Saotome Sensei ve İyileştiren Nefes

2013’te Saotome Sensei’yi, Sarasota’daki Aiki Ranch’de ziyaret ediyordum. Konuşmamıza, Aiki Tapınağı’nın ve Saotome ailesine ait evin etrafını saran güzel bahçede devam ettik. Yürürken  Sensei,  almalarından itibaren mekanın nasıl değiştiğini, yetiştirdikleri farklı tür bitkileri, hangi bitkilerin hangi hayvanları çektiğini ve tabi ki bahçedeki favori köşelerini anlattı. “Tam dokuz çeşit bambumuz var.”

Tabi ki sonunda konuşma, kafa yorduğum bazı felsefi ve eğitimsel sorulara yöneldi ve tabi ki Saotome Sensei,  pratik felsefelerinin ve Aikido ilkelerinin hayatın her alanıyla nasıl bağlantılı olduğunu gösteren şaşırtıcı ve derin  cevaplar verdi.

“Sensei, derslerinizde sık sık beni, Don’u (Ellingsworth, – yaşıtım ve dojomun kurucularından biri) ve Rick’i (Hotton – uluslararası alanda bilinen bir Shotokan Karate öğretmeni ve Saotome Sensei öğrencisi) uke olarak alıyorsunuz. Açıktır ki, eğitim sırasında, öğrencilerinizden gerçekten güçlü, net ve sert saldırıları yapmalarını istiyorsunuz.”

Sensei kafasını sallayarak ve yüzünde hafif bir “tabi ki” ifadesiyle onayladı. Üzerinde devam ettim;
“Peki saldırı anında içinizde neler oluyor? Güçlü bir saldırıya uğradığınızda ruhunuz, kalp atışınız ya da nefesiniz değişiyor mu?”

Cevaben Sensei, evinin etrafındaki sakin doğa parçasını işaret etti;
“Güzel bahçemde yürürken olduğu gibi, nefesim ya da kalp atışım değişmiyor”

Ben bunu sindirmeye çalışırken,  yürümeye devam ettik. Büyük ve şiddetli rakipler tarafından saldırıya tutulurken bir Shihan’ın (özellikle kendisi gibi örnek bir eğitmen ve bir Aikido dehasının ) bu meditatif sakinlik hissini koruyabilmesini anlayabiliyordum.  Bununla birlikte, karşılarında durduğum her seferinde, öğretmenlerime daha şiddetli ve gerçek saldırılar yapmayı öğrenmenin çalışmamın bir parçası olduğunu ve ama tam aksine, bunun beni o meditatif sakinlik durumundan uzaklaştırdığını hissettim. Sonra sordum;

“Peki ya size saldıran kişiler Sensei? Sizi yoketmek için saldırdıkları anda onların ruhları, nefesleri ya da kalpleri nasıl olmalı?”

Yine aynı cevap; “Bahçede yürür gibi; nefes değişmez, kalp atışı değişmez” Sonra gülümseyerek devam etti;
“Tabi ki genç insanların ruhları, enerjileri yüksektir, çoşkululardır. Tabi ki onların saldırırken ve antreman yaparken nefeslerinin ve kalplerinin değişmesi çok doğaldır. Ama zamanla ve Aikido’yu takip ettikçe çatışmayla heyecanlanmamayı öğreniriz. Saldırıya uğradığında nefes alışın değişmemeli ; tıbkı güzel bir bahçede tek başına yürüdüğünde olduğu gibi.”

“Guy, sen zaten güçlüsün. Çoğu Aikidoka yeterince güçlüdür, ama yine de daha güçlü olmaya çalışırlar. Kas gücü, “ki”yi (yaşam enerjisini) durdurur, algılamayı durdurur.” Sensei kelimeyi, “al-gı-la-ma”  diye üstüne basa basa heceledi. “Bir doktorun, nabzını dinlemek için bileklerini ezdiğini hayal et.” Bunu söylerken, yüzünde sert bir ifadeyle bir dalı tutup, eziyormuş gibi yaptı. “Saçmalık!”

“Bu, bir paradokstur, sakinken gergin (hazır) olmak”  dedi. “Eğitimin merkezinde bu önemli  paradoks var. Arzularımız, isteklerimiz, korkularımız ve mücadelemiz nefesimizi kesiyor, yaşam enerjimizi (ki) durduruyor ve algılarımızı kesiyor. Saldıracağımız zaman, başkalarını değiştirmek istemekle, kendimizin dışına çıkıyoruz. Savunurken de aynı şekilde, başkalarını değiştirme isteğiyle kendimizin dışına çıkıyoruz. Ama düşmanı değiştiremezsiniz. Düşman asla itaat etmez! “

Sensei,  açıklamaya devam etti;

“Kişi kendi içine dikkatle bakmalı ve kendisini uyaran her tür – iyi ve ya kötü – fizyolojik reaksiyonların farkına varmalı. Bir şeyler bizi merkezimizden uzaklaştırmaya başladığı anda, bunun farkına varmayı  öğrenmeliyiz. Kendi bahçelerimizi bulmak zorundayız. Çevremizle bağlantı kurmamıza ve evrenle bir bağ kurmamıza yardımcı olan ortamlar ve anılar. Bu bahçenin bir parçasıyım. Guy, şu anda sen de bu bahçenin bir parçasısın. Bahçede sayısız şey oluyor, böcekler, sincaplar, kuşlar, konuşmamızı önemsemiyorlar. Bu bahçe çok güzel, bu benim hazinem. Ben zengin bir adamım. Bana saldıran uke’ye verdiğim tepkiyi yönlendirmesine izin verdiğim his işte tam olarak bu; minnettarlık.”

“Algılama” kelimesine yaptığı gibi  “minnettarlık” kelimesini de üstüne basa basa söyledi. Bunun anlamı, ” kişinin kendi mutlu mekanını” bulmasından öte, sürekli bir içsel dikkatlilik, minnettarlık ve bir saldırganın eylemi ya da kişinin ona verdiği yanıtı ile bozulamayacak bir bağlantı geliştirmekti.

“İşte bu duygu ve sakin bir nefes alış verişiyle – kokyu – çalışırsan, “iyileştiren nefesi” öğrenmeye başlamış olursun. Başkalarının enerjisinin nerede tıkandığını, nerede güçsüz olduklarını, sağlıklarının nerede başarısız olduğunu algılayabilirsin. Büyü değil. Fizik! Farkındalık! Daha iyi algılamaya başladığında, merhameti bulabilirsin ve  kendi özgürlüğünü keşfedebilirsin.

“Bu, Aikido eğitiminin gerçek merkezidir. Kelimeler yoluyla öğretilemez, yalnızca sert bir çatışma altında, uygun kokyu ile elde edilebilir. Saldırken ya da savunurken nefesiniz konusunda dikkatli olmaya başladığınızda, kendinizi ve başkalarını iyileştirmek için gerekli olan algıyı geliştirmeye başlayacaksınız.”

Yazılarında Saotome Sensei Aikido’yu, “uyumun yolu; doğa ve evrenin güçleri ile bir olmak” olarak çeviriyor. Sanatta uzmanlar kesinlikle bunun en tipik çeviriden uzak olduğunu gözlemlemişler. Ancak Sensei ile bu konuşmayı yaptıktan sonra, “uyum ve evren ile bir olmak” derken, eylemler yoluyla ulaşılması gereken soyut bir felsefe veya idealden çok, ancak kendimizi anlamamız, sanatımızı çalışmamız ve başkalarına yardım etme kabiliyetimizi geliştirmemizle  ilerleyebilecek gerçek  bir süreci kastettiğini düşünüyorum  Sakin ve bağlantı halinde olduğumuz zamanların farkına varmayı öğrenmeli ve bu uyuma ilişkin hissin her şeyde tepkilerimizi ve hareketlerimizi yönlendirmesine izin vermeliyiz.

Bunun dojoda keşfedilebilecek çok somut ve deneyimsel bir kavram olduğunu düşünüyorum. Öğrenciler, dersin başında nefes alma ve meditasyon için zaman ayırmaya teşvik edilebilir. Böylece nabız atışını hissetmeyi ve sakin nefes almayı öğrenebilirler. Daha sonra herkesin bildiği teknikleri, yavaşça,  tekniğin uygulanış şekline ya da uke’ye ne olduğuna değil, tüm süre boyunca kesintisiz nefes alma ve duruşa odaklanarak çalışabilirler. Öğretmen olarak tüm öğrencileri izlemek ve odak kaybettiklerinde kendilerini anlamalarına yardımcı olmak da önemlidir. (Zen meditasyon tapınaklarında bu,  elinde bambu sopası olan bir asistanın sorumluluğudur!) Bununla birlikte,  güçlü bir zihinsel merkez geliştirmenin bir saldırıyı nasıl zahmetsiz bir tekniğe dönüştürebileceğini keşfetmek öğrenciler için şaşırıtıcı bir ödül olabilir. Ayrıca bir öğretmen olarak, bu çalışma, başkalarının nefes ve uyumlarındaki kesintileri algılama yeteneğim üzerinde çalışmamı sağladığından ayrıca memnunum. Belki de yeterince sıkı çalışırsam, gerçek bir şifacı olabilirim.

Ama önce, solunum üzerinde duracağım.

Guy Hagen Sensei
Aikido Chuseikan of Tampa Bay

Yazının orjinali için burayı tıklayınız.

Çeviren: Oğuzhan Yılmaz

Bir yorum bırakın

0/100

Total
0
Share