Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Savunma, Dövüş Sporları ve Aikido

Aikido çalışmaya 1999’da üniversitede başlamıştım. 2009 yılında ise ilk dojomda, küçük bir gruba ders veriyordum. O zamana kadar konuyu biraz bildiğimi düşünüyordum. Ama öyle olmadığı kısa sürede ortaya çıktı. Keza bildiğiniz karşınızdaki kişinin anlayabildiği kadardı ve anlayabildiği kadarını verebilmek içinse çok daha fazlasını içselleştirmiş olmak gerekiyordu. Benim için öğretme çabası aslında, durduğun yeri fark etme ve elindekileri yeniden öğrenme sürecinin başlangıcıydı. Zaman içinde sorulara verdiğim cevaplar sadeleşirken kendime sorduğum soruların miktarı giderek arttı.

Bu sorulara baktığımda ilk sırada “Sokakta işe yarar mı?” sorusu gelir. “Sokakta kim gelir senin bileğini tutar ki?” ve benzerleri dost meclislerinin vazgeçilmez sohbetlerini başlatan sorulardır. Aikido özelinde bazı sorular başlı başına detaylı bir inceleme gerektirir. Oldukça öğretici olabilirler keza. Ama şimdi daha genel bir bakış açısıyla sokakta, fiziksel şiddete karşı kendini koruma konusuna bakalım. Sonra biraz daha detaylara ineriz.

Öncelikle şu öz eleştiriyi baştan vermeliyim. İlk zamanlarda Aikido’nun her anlamda işe yaradığından emindim. Soran olursa cevabım netti. Tabii ki sokakta işe yarar. Benim işime yaramıştı çünkü. Sadece bu da değil. Aynı zamanda ruhsal bir yoldur. Barış sanatıdır. Zihni açar, lekeleri çıkarır, musluğu tamir eder, çimleri biçer… Şimdi ise, 25 yıllık pratikten sonra çok daha farklı düşünüyorum.

Konuya biraz daha kapsamlı bakmadan önce şu ikisi arasındaki farkı anlamak gerek. Neyi ne için yaptığınızı bilirseniz, istediğinizi sonuca ulaşma ihtimaliniz çok daha yüksek olur.

Savaş Sanatları ve Dövüş Sporları

Dövüş sporları derken Boks, Karate, Taekwondo, Muay Thai, Kick Box, BJJ ya da Judo gibi müsabakası olan alanları kastediyorum. Tüm bu alanlarda sporcular rakipleriyle sınırları ve kuralları belirlenmiş bir alan içerisinde karşı karşıya gelirler. Dolayısıyla başarılı olmak için bu sınırlar ve kurallar içinde hareket etmeyi öğrenmeleri gerekir. Örneğin boks yapıyorsanız, bacaklarınızın arasına tekme atılması ihtimalini düşünmenize gerek yoktur. Duruşunuz ona göre olacaktır. BJJ yapıyorsanız yüzünüze yumruk atılması ya da kulağınızın ısırılması ihtimal dâhilinde değildir. Tabii karşınızdaki sizin gibi ahlaklı bir sporcuysa. Aksi hâlde her şey olabilir ve zaten konumuz da bu.

Ama MMA (Mixed Martial Arts) var dediğinizi duydum. Her türlü vuruşun, boğuşmanın, kilidin, fırlatma tekniklerinin serbest olduğu MMA çoğunlukla gerçek hayatta en etkili olabilecek alan gibi görünür ve bence doğruluk payı da vardır. MMA da dövüş sporları kategorisinde yer alır. Her ne kadar sert ve vahşi görünse de.

Savaş Sanatları ve Dövüş Sporları

Tüm bu dövüş sporlarında rakip çoğunlukla sizinle aynı kiloda, benzer süreçlerden geçmiş tek bir kişidir ve her zaman tam karşınızda durur. Başlamadan hemen önce ikiniz de az sonra neler olacağını bilerek hazır biçimde oraya çıkmışsınızdır.

Savaş sanatları dediğimiz alanlarda ise (Aikido, Wing Chun gibi) müsabaka yapılmaz. Temel eğitim geride kaldığında kurallarla sınırlanmış teknikler yoktur. Temel eğitimle becerilerinizi geliştirdikçe, karşınıza sınırsız bir hareket alanı çıkar. Hiçbir şey garanti altına alınmamıştır. Rakip sizden güçlü ve büyük olabilir, silahlı olabilir, kalabalık olabilir. Dolayısıyla eğitim, çok daha geniş bir yelpazeyi hedef alabilmek ve bu senaryo çeşitliliğine cevap verebilmek için bazı temel becerileri geliştirmeye odaklanır. Prensipler ve stratejiler dediğimiz konu da tam burada devreye girer.

Ancak bu sanatların müsabakasının olmaması aynı zamanda en zayıf yönüdür. Dövüş sporlarında neyin işe yarayıp neyin yaramadığını kısa sürede öğrenirsiniz. Ama yıllarca savaş sanatlarıyla uğraşıp bunu asla bilemeyebilirsiniz. Özellikle karşınızda bu budur, bu da böyledir diyen kendinden emin bir eğitmen varsa ve siz bu konuda kişisel bir meraka sahip değilseniz. Üzgünüm ama bu kendini incelemeye gönüllü ruh yoksa 30 sene Aikido yaparak yerinizde saymış olabilirsiniz.

Dövüş sporları size, eşit şartlardaki bir rakibe karşı dövüşmeyi ve kazanmayı öğretir. Ancak oyun alanı kurallarla sınırlandırılmış olması, sokakta yaşanabilecek sayısız değişkenin dâhil olduğu bir durumda yetersiz kalabilir. (Çok iyi bir antrenör ve sporcu olduğu hâlde sokakta uygulamak o an aklına bile gelmediği için zor anlar yaşayan insanlar tanıyorum. Bu konuya ayrıca bakarız.) Bütün bu değişkenlere kendinizi hazırlamaya çalışmak ise iyi bir dövüşçü için ciddi bir vakit kaybı olacaktır.

Savaş sanatları sizi tüm bu yaşamsal değişkenlere adapte olabilmeniz için eğitmek ister. Nihai hedef dövüşü kazanmak değil, dövüşmeden günü kazanmaktır. Bu da çoğunlukla felsefe gibi geldiği için pratiğin içinde yerini bulmakta zorlanır. Gerçeğe yakın senaryolarla kendinizi denemeniz zordur. Bazı köşelerin yumuşak olması, sizi hiç hissettirmeden bir samuraycılık oyununun içine çekebilir. (Oyun oynamak güzeldir, özellikle yetişkinlere çok iyi gelir)

Dolayısıyla her iki alanda da eksiler ve artılar vardır. Bu durumda kişinin amacı, disiplini, bakış açısı ve merakı sonucu çok büyük oranda değiştirir. Savaş sanatları söz konusu olduğunda bu çok daha radikal biçimde öne çıkar. Keza bir Aikido dersinden terlemeden çıkabilirsiniz ve ben sadece keyif almak, sosyalleşmek ya da felsefesi için yapıyorum diyebilirsiniz. Ama müsabakası olan alanlarda öyle bir şansınız pek yoktur. Çünkü ilerlemek için neredeyse her ders bir rakiple karşılaşmanız gerekir.

Savunma Yanılsaması

Savunma konusunda işe yarar mı, sorusuna genellikle sisli bir perdenin arkasından cevap veririz. Bu sis sorunun kendisinden kaynaklanır. Çoğunlukla dövüş sporlarındaki gibi iki kişinin eşit şartlarda karşılaştığı bir senaryo baz alınarak sorulur bu soru. Diğer değişkenlerin hepsi göz ardı edilir ve net bir cevap verilsin istenir. Ama maalesef gerçek bu kadar basit değildir ve pek çok değişken üzerinde kafa yormayı gerektirir. Ki bu değişkenler, içine düştüğünüz senaryonun vahimliğine göre hayati bilgiler içeriyor olabilir.

Ancak değişkenleri hesaba katmadığımızda, sokakta karşılaşan iki insanı ringe çıkan iki sporcu gibi düşündüğümüzde çoğu zaman dövüş sporları, geleneksel savaş sanatlarına göre çok daha etkili görünür. Kişisel fikrime göre bu doğrudur da. Bana gelip, sokakta başımıza bir şey gelirse işimize yarasın diyen insanlara, birçok defa boks tavsiye etmişimdir. 

Savunma

Bir yılınızı düzenli olarak bir boks salonuna verdiğinizde, kayda değer bir seviyeye gelirsiniz ve muhtemelen (değişkenleri hesaba katmayarak) başınızın çaresine bakarsınız. Aynı süreyi bir Aikido dojosuna aynı disiplinle verdiğinizde ise çok şey öğrenirsiniz ama sokakta denemenizi tavsiye etmem.

Peki nedir bu değişkenler? Hayal edebileceğiniz ve daha fazlasıdır. Karşınızdaki kişi sizden büyük, güçlü ve hızlı olabilir. Görmediğiniz bir bıçağı olabilir. Fark etmediğiniz bir arkadaşı kenarda bekliyor olabilir. Arkadaşlarınızla rakı sofrasından kalkmış ve bir iki duble fazla kaçırmış olabilirsiniz. Çok iyi tekmeleriniz vardır ama yerler buzlanmıştır. Son antrenmanda sakatlanmışsınızdır ve o akşam iki kişi karşınıza dikilip cüzdanınızı istemiştir. Gibi gibi, sonsuz değişken eklenebilir bu listeye ve emin olun her zaman gözden kaçırdığınız bir şeyler mutlaka vardır (Yoksa bile öyle olduğunuzu varsaymalısınız.)

Hadi diyelim bu senaryoların en kötüsünden bile sağ çıkmayı başardınız. Kendini savunmanın bir de hukuksal boyutu var. Haklı ve güzel insan olan siz olsanız da zarar görmüş bir saldırgan başınızı ciddi şekilde derde sokabilir. Hayati riskler söz konusu olabilir. Haklı, gururlu, zafer kazanmış ve hapse atılmış olabilirsiniz. Kendinizi savunmadan önce, size saldıran kişinin sağlık raporunu istemeli ve kronik bir hastalığı olmadığından emin olmalısınız. Yüzüne yediği iyi bir yumrukla ya da yere sertçe çarparak bir daha ayağa kalkamayabilir. Aman dikkat.

Peki hangisi işe yarar sorusunun cevabı nerede? İşte tam da bunu araştırmaya devam ediyoruz. Maalesef elimizde hazır bir cevap yok. Sonraki yazıda kendini savunmanın ya da nefsi müdafaanın detaylarına ve dövüşmekle nerede ayrıştığına biraz daha yakından bakmaya çalışacağız. Deneyimlere göz atacağız. Burada amacım kesin bir sonuca varmak değil. Daha çok kişisel pratiklerimizi daha derinden incelemenin yollarını bulmak ve tembelleşen beyin hücrelerini uyandırmak.

Devamı gelecek…

Fotoğraflar:
(1) Joshua Eghelshi (Kapak), (2) İvi nnnnnn, (3) Cottonbro Studio 

1 Comments

  • Bilge Timucin Ekinci
    Yayınlandı 9 Kasım 2025 at 18:23

    30 senedir aikido yapiyorum.Bjj ve judo, boks 15 senedir. Gozlemim sudur : diger dovus sporlari kendini surekli yenilerken aikido kapali bir sistem olarak kalmaya devam ediyor. Kapali sistemler cevrelerine ayak uyduramazlar ve yok olmaya mahkumdurlar. Aikido da dunyada bullshido olarak anilmaya baslandi. Bir an once diger branslarla etkilesime gecip kendisini yenilenesi gerektigini dusunuyorum. Klasik geleneksel bicimde kapali sistem okarak kalirsa son 20 yilda oldugu gibi aikido tercih edenlerin sayisi daha da azalmaya devam edektir.

Bir yorum bırakın

Total
0
Share
Best Choice for Creatives
Purchase Now