Uchideshi sadece dojoda uyuyan öğrenci demek değildir. Onların eğitimi disiplin eğitimidir sadece teknik çalışması değil. Uchdeshi sistemi doktorların staj sistemine benzer. Uchideshi dojoda yaşar ve uyur böylece günde 24 saat çalışabilir. Onların mecburi eğitimleri birçok servisi gerektirmektedir. Bazı insanlar uchideshi terimini çok rahat kullanıyorlar. Sadece dojoda yaşayan öğrenciler için unvan olarak kullanıyorlar.
Ancak bu terimin bana ifade ettiği anlam kesinlikle bu değil. Gerçek bir uchideshi programı hem eğitmen hem de öğrenci için her gün 24 saatlik bir çalışmayı zorunlu kılar. Çalışan insanlar bunun için işlerini bırakmak zorundadırlar, uchideshilik böyle bir adanmayı gerektirir. Ayrıca eğitmenin de öğrencileri beslemek ve onlara ev sahipliği yapmak gibi ciddi görevleri vardır. Birçok insan benim dojomda uchideshi olmak için benimle görüştü ancak bunu yapmayacağım. Gerçek bir uchideshiyi ağırlamak ve sorumluluğunu almak için yeterli kaynağımın ve fırsatımın olduğunu sanmıyorum. Çok yakın öğrencilerim oldu ancak hiçbir zaman gerçek uchideshi gibi olmadılar.
Son zamanlarda bir öğrencim dojomda yaşadı ancak bu da ”Amerikan tarzı uchideshilik” oldu. Amerika’ya ilk geldiğimde Hiroshi Ikeda uchideshilik performansı gösterdi, benimle birlikte seyahat etti vs. Ancak zaman ve kültürler benim O’Sensei’nin öğrencisi olduğum zamandan çok farklı, bu yüzden de gerçek uchideshiliğin artık kaldığını sanmıyorum. Uchideshilikteki servislerden bahsettiğimde kastettiğim şey seminerlere katılmak, eğitmenin ukesi olmak, eğitmeni seminerlere götürmek, eğitmenin hakamasını katlamak ve çantalarını taşımak gibi hizmetlerin yanısıra dojoyu temizlemek ve misafirlere çay ikram etmektir.
Ben O’Sensei’nin uchideshisiyken ona ”Özür dilerim Sensei ancak benim bugün işim var seminere katılamayacağım” ya da ”Bugünkü derse gelemeyeceğim çünkü bir randevum var” diyemezdim. Uchideshi olarak çalışmadığım zamanlar da vardı ancak, düzenli bir günlük programım vardı.
Uchideshi olmaya karar verdiğim zaman doshu (Kisshomaru Ueshiba) ile görüştüm ancak o zamanlar bana beni kabul edebilecek maddi durumunun olmadığını söyledi. Kendisi uchideshi değildi; dojo dışında bir şirkette çalışıyordu. Tek uchideshi aikidoya benden 3 ay önce başlayan Tamura Sensei idi. Böylece Kyoto’ya gittim ve üç sene orada engelliler okulunda aikido öğrettim. Hombu Dojo’ya geri döndüğümde 2 sene daha beklemek zorunda kaldım. Uchideshi olmak benim hayatımdaki bir dönüm noktası oldu. Eğer olmasaydım hayatım şimdi çok daha farklı olurdu. Ben uchideshiyken doshu sadece sabah ve akşamları ders verirdi, bugün Hombu Dojo’daki dersler tamamen dolu tabii ki, ancak o zamanlarda derste 10 öğrenci varken Doshu: ”bugün ders kalabalık” derdi.
Açıkça bilindiği gibi O’Sensei’nin ve Doshu’nun Aikido gelişimine ve yayılmasına büyük faydaları olmuştur ancak o zamanki uchideshilerin yoğun çalışmalarını ve kendilerini bu işe adamalarını da unutmamak gerekir. Bunlar arasında, II. Dünya Savaşı’ndan sonra şu anda varolan Aikikai’yi kuran Tamura Sensei, Yamada Sensei, Kanai Sensei, Sugano Sensei ve Chiba Sensei vardır.
Maalesef biz şu anda bir bütün olarak işbirliği içinde çalışamıyoruz ancak onlar her zaman benim kardeşlerim ve ağabeylerimdir, hepimiz aynı geçmişe sahibiz.
O’Sensei ile beraberken dersler sadece dojoda verilmiyordu. Beni birçok konuda ve şekilde eğitti, bu yüzden “Aikido and the Harmony of Nature” kitabını yazdım ve bir gün O’Sensei’den öğrendiklerimi anlatan başka bir kitap yazmayı umut ediyorum. Belki hala o zamanlar ne demek istediğini anlamıyorum ancak deniyorum. Onunla böyle bir deneyimim olduğu için çok şanslıyım. Bence O’Sensei’nin diğer uchideshileri de aynı şeyleri düşünüyorlardır, ancak bazen diğer uchideshilerin deneyimlerinin benimkinden daha farklı olduğunu düşünüyorum. Bence farklı açılardan gözlemlenmiş deneyimlerin bir arada olduğu bir kitap çok ilginç olurdu. Hepimizin çok ilginç anıları var. Bizler öldüğümüzde anılarımız da kaybolup gidecek mi? Organizasyon farklılıklarını dikkate almıyorum. Değerli olan uchideshi olarak deneyimlerimizdir.
Mitsugi Saotome Shihan
Aikido Today Magazine röportajından alınmıştır.
Çeviri : Oğuzhan Yılmaz