Budo’da eğitim, genel olarak kata çalışması metodunu takip eder. Kata çalışmasında iki kişi, partner olarak önceden belirlenmiş roller üstlenirler. Budo’da bu roller uke ve nage’dir. Çalışmanın faydalı olabilmesi için bu iki rolün ve roller arasındaki ilişkinin doğru biçimde anlaşılması önemlidir.
Bazen nage ve uke, “kazanan taraf” ve “kaybeden taraf” biçiminde yanlış anlaşılmaktadır. Esasında Japonca’da nage atmak/fırlatmak anlamına gelen nageru fiilinin kökünü, uke ise karşılamak anlamına gelen ukeru fiilinin kökünü oluşturur. Dolayısıyla nage atan veya bir tekniği icra eden, uke de karşılayan demektir.
Aradaki fark önemlidir. Uke ve Nage bireylerden birinin galibiyete ulaştığı bir yarışma içinde değillerdir. Tam tersine, birlikte belirli bir durumun inceliklerini ve belirli bir tekniğin uygulamasını keşfederler. Ukenin görevi, nagenin belirli bir çerçevede budo prensiplerini uygulayabileceği bir ortam yaratmaktır. Bu ortamda, nage akıcı ve etkili bir şekilde teknik uygulamasını öğrenir. Eğer herhangi biri görevini yanlış anlarsa eğitim sonuçsuz kalır.
Tabi ki gerçek anlamda fiziksel çatışmada ne önceden belirlenmiş roller ne de kurallar vardır. Kata metodunun etkili olabilmesi için uke ve nagenin gerçek çatışma ile dojoda olup biten arasındaki farkın bilincinde olması gerekir. Ukenin gereksiz yere direnç göstermesi, nage ile aralarında yaptıkları ve nagenin sadece çalışılan teknikle sınırlı olduğu, ikili anlaşmayı unuttuğu anlamına gelir. Genellikle bir tekniğe direnen insanlar bu işi partnerlerine verdikleri açıkların farkında olmadan ve çok zayıf pozisyonlarda yaparlar.
Nagenin gereksiz yere güç kullanarak atış yapması, ukenin ona bilerek açık verdiğini ve karşılık vermek için herhangi bir girişimde bulunmadığını unuttuğu anlamına gelir. Uke tekniği karşı tarafa duyduğu güven ile karşılar zira hiçbir aklıselim kendisini sakatlaması için başka bir insana açık fırsat tanımaz. Benzer biçimde şekilde nage, ukenin uygun biçimde atak yapacağına güvenebilmelidir. Böylece beklenmedik bir atakla sakatlanma korkusu olmaksızın güven içinde çalışabilir. Bu sayede, karşılıklı itimat ve özgüven oluşturulabilir ve çalışmanın yoğunluğu artırılabilir.
Uke ve nage arasındaki bu anlaşma esnektir ve pek çok çeşitteki çalışmaya olanak tanır. Önemli olan hem ukenin hem de nagenin çalışmanın doğasını anlayabilmesidir. Çalışma bazen yumuşak veya yavaş, bazen sert veya hızlı, bazen nazik, bazen de şiddetli olabilir. Bu çeşitlilik ancak uke ve nage, yapılan çalışmanın doğasını ve birbirlerini idrak ettiklerinde mümkün olabilir. Herkesin tecrübe seviyesi ile fiziksel ve ruhsal yapısı farklıdır. Çalışmalarda bunların mutlaka dikkate alınması gerekir. Çalışma esnasındaki her durum kendine özgüdür. Bu durumlara ve farklılıklara uygun biçimde adapte olarak herkesle çalışabilme yeteneği, aikido prensiplerinin etkili biçimde uygulanmasına güzel bir örnek teşkil eder.
Ukemi çalışması, bizlere budo tekniklerini karşılayanın bakış açısıyla tecrübe etme ve bütünüyle kavrama olanağı sağlar. Kuzushi (partnerin dengesini bozmak), ma-ai (mesafe kontrolü) ve musubi (birleşmek) gibi prensipleri doğrudan tecrübe etmek bunları uygulama yeteneğimizi geliştirir. Ek olarak, ukemi çalışmaları budo için gerekli fiziksel kabiliyeti geliştirmemize de yardımcı olur. En iyi ukeler genellikle en iyi tekniği yapanlardır.
Minderdeki zamanımızın yüzde ellisini ukemi ile geçiriyoruz. Bu kıymetli zamanı pasif bir biçimde “sıramızın gelmesini bekleyerek” harcamak yerine, ukemimizi geliştirerek aikido çalışmamızı zenginleştirmek için bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz.
Tres Hofmeister Sensei’nin “Ukemi” isimli yazısının okuduğunuz çevirisi, yazının birebir karşılığı değildir. Çeviri ile amaçlanan, orijinal metinde anlatılmak istenenin basitçe okuyucuya aktarılmasıdır.
Ayrıca uke ve nage ilişkisini üzerine şu başlıklara da göz atabilirsiniz;
Uke ve Nage: Dokunmak – Uke ve Nage: Vermek