Ah bu Yogacılar! Şimdi bir de ahkam kesiyorlar dedirtecek, düzensiz yazı dizisinin devamı geldi bile! Yoga eğitmeniyim, pratiğim var, hayatta dengeyi ararken mat üstünde buldum deseniz de demeseniz de, eğitmen rolünde olma haline bakalım mı?
Yoga yapan ya da öğreten(!) kişi olmanın sıradanlaştığı, herkesin dilinde pelesenk olduğu şimdilerde sizi farklı kılacak bir ünvan, kimliğinize yakışan bir aksesuar olma hali yetmemeye başlayabilir. Yoga yapıyor ancak bunu bir şeyi tamamlamak ya da kendinizi tanımlamak için yapıyor iseniz, üzgünüm kötü haber, bu pratik sürdürülebilir değildir. İyi hissettirmediği gibi sizi tatmin etmeyen bir yere düşebilir.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Yoga pratiği seviyesinden, ekolünden, yapabildiğiniz pozlardan ve etrafınıza anlatınızdan bağımsız bir yerde değilse, sosyal bir faaliyet olarak kalabilir. Oysa spiritüel(!) liderler bize isim verecek ve bizi kutsayacak denmişti. Yoga ünvanımla özgün akışlar yaptırabilir olmak yeterli değil mi Yoga öğretmek için?
Yoga ya da herhangi bir Uzakdoğu disipliyle çalışmak uzun bir yolculuk ve bu yolda fark edişler her zaman da keyif verici olmayabilir. Kendini fark etmek bu pratiği aktaran kişi olsak da hoş olmayan yerlerimizle karşılaşmanın da yolunu açıyor. Üstümüze yakışan bir kıyafet gibi giyip çıkıyoruz dışarıya ve sonra lekeler, yırtıklar ve bunun verdiği rahatsızlığı da taşıyoruz. Bir şeyi öğretirken ya da aktarırken kendi karanlık parçalarımız da bu alanda ortaya çıkabiliyor. Üstadların yürüdüğü yolda kendi yolumuzu peşi sıra yürümek çamura batmak, düşmek ve bazen de vazgeçmeyi de kapsıyor.
Hadi gelin bir bakalım, x saat yoga eğitimi aldınız, ödevlerinizi, staj derslerinizi tamamladınız, ee tabi günlük yoga pratiğiniz de sürüyor bir yandan, artık paylaşmak için heyecanlısınız ve başladınız. Tam da öğrencilik burada başlıyor. Siz eğitmen rolündeyken farklı karakterlerde, sizin beklentilerinizle taban tabana zıt beklentilerde bir dolu insanla buluşuyorsunuz. Basit ve temel bir akış “öğretecektim” derken dirençle karşılaştığınızda içinizde neler oluyor? Kendinizi yargılayan bir yere düşüyor musunuz, yoksa karşınızdakini kendi kalıplarınıza göre değiştirmek arzusunu taşıyor musunuz?
Bir disiplinle çalışmak ömür boyu süren bir yolculuk. Ne zaman bir engelle, çıkmazla karşılacağını bilmeden yol almayı, kimi zaman duraksayıp yeni patikalar bulmaya yönelip devam etmeyi gerektirebilir. Bunu aktaran ve paylaşan “eğitmen” olduğumuzda ise başka bir öğrenme alanı açılıyor. Bilme halini deneyime teslim etmek, eğitmen olmanın sorumluluğunun kendi gerçekliğinle karşılaşmak olduğunu kabul edebilir miyiz? Bir adım geri atmak ve gözlemleyerek kalmak eğitmenlik yolunda en büyük öğretmen. Şimdi biraz kendi eğitmenlik duruşumuza bakıp da nerede duruyoruz ve ilerliyoruz, pratiğin içinden ve dışından nasıl besleniyoruz bakalım mı?
Ağustos 2024
Dizinin tüm yazıları.
Written by
Yağmur Kutlar
2011 yılından bu yana Yoga pratiğini sürdürmekte, farklı beden çalışmalarından beslenirken, çocuklar ve yetişkinlerle hareket odaklı paylaşımlar yapmaktadır. “Sade bir yaşam” arayışıyla yola düşüp farklı topluluklarla yaşamayı ve birlikte üretmeyi deneyimledikten sonra şu anda Küçükkuyu-Edremit arasında salınmaktadır. Okumaya, paylaşmaya, hareket içinde araştırmaya devam ederken “birlikte yapmanın” peşindedir.