Yamada Sensei aramızdan ayrıldığında New York Times, “Aikido’yu ABD’ye Getiren Yoshimitsu Yamada 84 Yaşında Öldü” şeklinde bir başlık kullanmıştı. Ama bu aslında doğru değildi. Yamada Sensei Aikido’yu ABD’ye getirmemişti. Hatta sevdiği, öğretmenlik yaptığı ve 50 yılı aşkın bir süre yaşadığı şehir olan New York’a getiren bile kendisi değildi. Yine de modern çağın tartışmasız en önemli Aikido öğretmeniydi. Güçlü ve zaman zaman tartışmalı bir figürdü. Aikido’nun dünya çapında yayılmasında ciddi bir payı vardı.
Yamada Sensei’nin neden en önemli modern Aikido öğretmeni olduğunu açıklamak için, Aikido’nun bir zamanlar ne olduğuna geri dönmek gerekir. 2. Dünya Savaşı’ndan önce Aikido, Japon olmayanlara öğretilmemesi gereken bir sanattı. Bu düşünce, Aikido’yu ABD’ye getiren kişi olan Amiral Isamu Takeshita tarafından dile getirilmişti.
Amiral Takeshita, Kurucu Morihei Ueshiba’nın hevesli bir destekçisiydi ve askeri ataşe olarak görev yaptığı dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nde bu sanatı sergilemişti. Ancak Japon olmayanlara öğretmeyi reddetmişti. Amiral Takeshita, “Judo ve Yawara yabancılara öğretildi,” diyordu, “ama bu değil. Elimizden gelirse bu sanatı yabancı ülkelere ihraç etmeyeceğiz.”[1]

O’Sensei Morihei Ueshiba’nın yatılı öğrencilerden (uchi deshi) Seiichi Sugano, o dönem halihazırda çok sayıda yabancı öğrenci olmasına rağmen O’Sensei’nin “Aikido sadece Japonlar içindir” dediğini hatırlıyor. O’Sensei’yi Japonya’da Japon olmayanlara ciddi bir şekilde Aikido öğretmeye ve daha sonra sanatı ülke dışına taşımaya ikna eden Doshu Kisshomaru Ueshiba’ydı. ( O’Sensei çelişkileriyle ünlüdür. Sugano Sensei, O’Sensei’nin sık sık kendisinden başka kimsenin Aikido yapmadığını ve Aikido’nun sadece kendisinin yapabildiği bir sanat olduğunu söylediğini de hatırlıyor. Sugano Sensei’ye bu konuda ne düşündüğünü sordum. Omuz silkti ve “Belki de haklıydı” dedi.)
Sugano Sensei geleneksel olarak savaş sanatlarının gizli tutulması gerektiğini söyledi. “Eğer birisi ne yaptığınızı bilirse, sizi öldürebilir!” dedi gülerek. Günümüzde askerî teknolojinin uluslar tarafından gizli tutulması gibi, Amiral Takeshita, O’Sensei ve diğerleri Aikido’yu ulusal bir hazine olarak görüyorlardı. Öyle ki sırlarını yabancılara açıklamak istemiyorlardı[1]. 2. Dünya Savaşı sırasında Aikido Japonya’nın savaş cephaneliğinin bir parçasıydı ve gerçekten de öyle kullanıldı. O’Sensei’nin birkaç öğrencisi, sanatın ölümcül kullanımı nedeniyle savaş suçlarından idam edildi. O dönemde Aikido birçok kişi tarafından jujutsu’dan türemiş en etkili savaş sanatı olarak görülüyordu.
Bir zamanlar Japon ordusunun liderleri tarafından güçlü bir savaş sanatı olarak öğretilen Aikido’nun, bugün dünya çapında neredeyse sadece barışçıl bir sanat olarak öğretilmesi garip görünüyor.
“… Yamada sayesinde Aikido bugün dünyanın dört bir yanında.” Nobuyoshi Tamura
Tamura Sensei, savaştan sonra O’Sensei’yi, Aikido mesajını Japonya dışına taşıması için teşvik eden kişinin Doshu Kisshomaru Ueshiba olduğunu söyler. Bu temas O’Sensei’nin Hawaii’ye yaptığı seyahatle doruğa ulaşmıştır. O’Sensei şöyle der:
“Hawaii’ye ‘gümüş bir köprü’ inşa etmek için geldim. Şimdiye kadar Japonya’da kaldım ve Japonya’yı birleştirmek için ‘altın bir köprü’ inşa ettim. Ancak bundan sonra, Aikido’nun içerdiği uyum ve sevgi aracılığıyla dünyanın farklı ülkelerini bir araya getirmek için bir köprü inşa etmek istiyorum.”[2]
Tamura Sensei 1961’de bu gezinin bir parçasıydı. Fransa’da yaşadığım ve öğrencisi olduğum birkaç aylık sürede bu dönemden bahsetmişti. Taşradaki dojosunda bir gece dersten sonra sorduğumda beni çok şaşırtan bir şey söyledi: “Aikido dünyasında kaç kişinin senin hocana ne kadar borçlu olduğumuzu bildiğinden emin değilim. Yamada sayesinde Aikido bugün dünyanın dört bir yanında.”

Tamura Sensei, Aikido’nun 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Yamada Sensei’nin amcası Abe ve diğer ustaların Avrupa’da ders vermeye başlamasıyla Japonya dışında yayılmaya başladığını belirtiyor. Ancak proje büyük bir şüphe içindeydi. Abe ve diğerleri öğretmek için gitse de sonuçlar belirsizdi. Zorluklar ve hala Aikido’nun sadece Japonlar için olduğuna dair bir his vardı. Çünkü bazıları Japon olmayanların bu sanatı anlayamayacağına inanıyordu. Birçoğu O’Sensei’nin mesajının Japon kültürüne fazla bağlı olduğunu ve birçok yabancının Japonlara karşı hala nefret beslediğini söylüyordu. Amerikalıların Aikido öğrenmeye yönelik beceriksiz girişimlerini gösteren ilk videoları izlediğinizde, gerçekten Japonya dışındaki beklentilerin sorgulanmasını anlayabilirsiniz. 1961’de Hawaii’ye yapılan ufuk açıcı gezide bile, grup fotoğrafında sadece Japon kökenli öğrencilerin olması dikkat çekicidir.[3]

Yamada Sensei tüm bunları değiştirmişti ve Aikido’nun dünya çapında yayılmasının kapısını açmıştı. Tamura Sensei elini sallayarak ve gülerek şöyle diyordu:
“Yamada’nın New York gibi harika bir yerde nasıl başarılı olduğunu görünce hepimiz Japonya’yı terk ettik! Chiba İngiltere’ye, Sugano Avustralya’ya, Kanai ABD’ye ve ben de Fransa’ya! Göçen kuşlar gibiydik! Yamada hepimize Aikido’nun başarılı olabileceğini gösterdi.”
“İşleri Doğru Yap ve Hemen Yap”
Yamada Sensei, Aikido’nun gelişiminin kapısını açmak için doğru zamanda doğru yerde bulunmuş olabilir. Ancak hepsi bu kadar olsaydı, sanat tarihinde sadece bir dip not olarak kalırdı. Bir öğretmen ve Aikido lideri olarak başarısı, olağanüstü iş ahlakından kaynaklanıyordu. Bu, Yamada Sensei’nin masasının yanındaki duvara yapıştırdığı bir tür kişisel not ile özetlenmişti. Yırtık bir karton parçasının üzerine kalın siyah harflerle “İŞLERİ DOĞRU YAP VE HEMEN YAP” yazılıydı.
Fırsat bulduğunda onu New York’a götüren bu tür bir zihniyetti. Bu zihniyet onu sürekli ve istikrarlı bir şekilde çalışmaya, seyahat etmeye ve öğretmeye itti. Aikido’nun en çok çalışan öğretmeniydi. Seyahatleri onu dünyanın dört bir yanına götürdü ve belki de yılda 300 gün kadar ders verdi.
Yamada Sensei sık sık akşam geç saatlerde, bitkin düşmüş bir halde dönerdi. Yorgunluğuna rağmen, çalışmak için hemen üst kattaki ofisine çıkardı. Sürekli mektup yazıyor, telefon ediyor, mesaj gönderiyor ve diğer öğretmenler ve organizasyonlarla iletişim kuruyordu. Bu eylem ahlakıyla Aikido’yu Latin Amerika’ya, Rusya’ya, Orta Doğu’ya ve dünyanın dört bir yanına yaydı. Bunu sürekli olarak gördüm, ancak bu eylem ahlakının öne çıkan bir örneği vardı.
Bir gün Sensei, uchi deshileri ofisine çağırdı ve Cezayir’den iki öğrencinin geleceğini söyledi. Biri altı ay, diğeri ise belki bir yıl kalacaktı. Tamura Sensei buna karşı çıkmış ama yine de Sensei şöyle demişti:

“Tamura bu insanlarla ilgili çok fazla sorun olduğunu söyledi ve Tamura’ya ağabeyim olarak saygı duymama rağmen deneyeceğim. Onları misafir öğrenci olarak kabul edeceğiz ve eğer bu işe yarar ve daha uzun süre kalabilirlerse uchi deshi olacaklar. Denemezseniz asla bilemezsiniz. Bu yüzden hepiniz onları hoş karşılamalı ve kültürleri bizden farklı olduğu için onlara yardım etmelisiniz. Aikido’yu Orta Doğu’ya götürmek istiyorum, bu yüzden deneyeceğiz.”
Sonunda korkunç bir fiyasko olmuş ve ikisi de birçok yanlış anlamayla çalışmayı bırakmışlardı. Ancak ben her zaman bu deneyimin Yamada Sensei’nin en iyi halini gösterdiğini düşünmüşümdür. Başkalarının tavsiyelerine rağmen her zaman denemeye, harekete geçmeye istekliydi. O her zaman bir liderdi ve başkalarının tereddüt ettiği (veya hiç gitmediği) yerlere gitme isteği Aikido’yu dünya çapında genişletti.
“Pozitif ol… mutlu ol!”
Yamada Sensei’nin ölüm ilanını sosyal medyada paylaştığımda bir kişi şu yorumu yapmıştı:
“Onu hep sevmişimdir. Güçlü bir mizah anlayışı vardı. Amerika’da Aikido’nun yerleşmesine yardımcı olan birkaç Shihan daha vardı, onlar biraz rahatsız ediciydi.”
Yamada Sensei’nin mizahı ve karizması sayesinde insanlarla bağlantı kurma konusunda eşsiz bir yeteneği olduğu doğruydu. Bu ona ve Aikido’ya birçok kapı açtı. Ünlü talk show sunucusu ve televizyoncu Dick Cavett öğrencilerinden biriydi ve Power and the Basics videolarını seslendirmişti. Wayne Newton, şöhretinin zirvesindeyken, Sensei’yi kendisine özel ders vermeye ikna etmek için New York’a uçmuştu. Sensei bize anlatırken “kabul etmediğimde çok, çok kızdı!” diyordu. Chuck Norris 70’li yıllardaki gösterilerden bir arkadaşıydı. Norris için “O dünyanın en harika adamıydı. Zaten filmlerde oynuyordu ve bu büyük bir şeydi. Ama ne zaman karşılaşsak çok alçakgönüllü, çok nazikti. Gerçekten de dedikleri gibi çok sert, çok güçlüydü. Herkesi alt edebilirdi. Ama herkese, özellikle de bana karşı çok saygılıydı. Bana ‘Sensei’ derdi. Yaptıklarımızı izlerdi ve Aikido’ya ne kadar saygı duyduğunu söylerdi. Çok nazik, özel bir adam.” diyordu.
Sanırım işin sırrı, bir keresinde Güney Amerika’daki bir seminerde asistanı olduğumda bana söylediği bir şeydi:
“Pozitif ol!”
Havaalanına vardığımızda çantaları taşıyordum ve arkadan geliyordum. Ama Sensei önde olmamı istedi.
“Sen benim temsilcimsin; benimle birliktesin! Pozitif olmalısın, insanlara yaklaşmalı ve ellerini sıkıp onları selamlamalısın!”
Bizi davet eden ve gerçek bir şeyler öğrenmek için para ödeyen ev sahiplerimiz ve öğrencilerimizle iyi bir temas kurmamızı, dışa dönük ve pozitif olmamızı istiyordu.
Bu pozitif tutum yaptığı her şeyde vardı. Gülümsemesiyle, karşılamasıyla, seminerlerde insanlarla ve dojosundaki öğrencilerle olan eğlenceli etkileşimiyle bu enerjiyi yayıyordu.
Yamada Sensei her zaman doğrudan insanlara ulaşır, onları selamlar, sırtlarını sıvazlar, cesaretlendirir ve hikayeler anlatırdı. Vefatından sonra paylaşılan binlerce fotoğrafta bunu görebilirsiniz. Yamada Sensei, başkalarıyla bağlantı kurma ve onlara değerli olduklarını hissettirme konusundaki eşsiz yeteneği ile halkın Sensei’siydi.

“Aikido güzel olmalı. Aikido güçlü olmalı!”
Yamada Sensei’yi Aikido’yu dünya çapında yayma becerisinde eşsiz kılan son şey, tekniği ve öğretiyi basit bir şekilde açıklığa kavuşturmasıydı. Yamada Sensei’nin temel tekniği vurgulayan açık, güçlü stili anında tanınabilir ve anlaşılabilirdir. Her zaman “Aikido güzel olmalı” vurgusunu yapardı.
Sugano Sensei benim akıl hocamdı ama onun ve diğerlerinin Aikido’sunu -belki de kasıtlı olarak- görmek veya anlamak çok zordu. Tamura Sensei “Aikido anlaşılır olmalı, ama çok da değil” diyordu. Yamada Sensei’nin Aikido’su ise net ve sadeydi; büyük dairesel hareketleri vardı. Kendisine ve Aikido öğreten diğer birçok kişiye kapıları açan bu netlikti.
Brezilya’ya yaptığımız bir gezide asistanı (otomo) olana kadar bunu tam olarak anlamamıştım. Öğrencilerden biri beni seminerin ilk dersinden hemen önce gelen zayıf, bitkin bir adamla tanıştırdı. Brezilya’nın kuzeyindeki Amazon’un en uzak merkezinden buraya seminer için gelmişti. Adam seminere tekneyle, otobüsle, trenle, saatlerce yürüyerek ve otostop çekerek nasıl geldiğini anlatırken arkadaşım tercümanlık yapıyordu. Bir hafta süren yolculuğuna ve Sensei’yi görmek için yaptığı fedakarlıklara hayran kalmıştım.
Çocukluğundan beri Brezilya’nın küçük bir kasabasında yaşadığını ve savaş sanatlarına hayran olduğunu anlattı. Karate öğrenmiş ve arka bahçesinde öğrencilere ders vermek için bir dojo yapmış. Bir gün bir öğrencisi ona olağanüstü bir şey göstermiş. Sensei’in Güç ve Temeller adlı videosunun “10. nesil bir kopyasının kopyasının kopyasının kopyası” olduğunu söylediği video bulanıktı ve Sensei’yi tanımak zordu ama yine de o hayran kalmıştı. Sensei’nin büyük dairesel hareketleri ve netliği hemen anlaşılabilirdi.
O andan itibaren Karate’yi bıraktığını ve Aikido çalışmaya başladığını söyledi. Sadece videodan çalışarak, o ve öğrencileri Aikido yapmaya başlamışlar. Videoyu kare kare incelemişler ve sonra öğrenmek için daha net bir kaset sipariş etmenin bir yolunu bulmuşlar. Sadece inanılmaz hikayesinden etkilenmekle kalmadım, aynı zamanda bu adamın Sensei’in bir kasetinden her şeyi öğrenebilmesine de hayran kaldım. Seminerin ilerleyen bölümlerinde Sensei’yi ders verirken izlediğimde, tekniğinin o kadar net, o kadar büyük olduğunu ve benzersiz bir şekilde anlaşılabilir bir sanat paylaştığını fark ettim.
Çok sert.
Yamada Sensei’nin kendi çağının en belirleyici öğretmeni olmasının son nedeni, nihayetinde epey sert biri olmasıydı. Seyahatleri durmak bilmezdi, öğretme ve yapma iştahı muazzamdı. Sakatlıklar, kırıklar ve ameliyatlar geçirdi ve hemen ardından minderdeydi. Tüm meslektaşlarından ve öğrencilerinin çoğundan daha uzun yaşadı. Bir keresinde Sensei, Arjantin’de devasa bir akita bekçi köpeği tarafından ciddi şekilde hırpalanmış ve günler sonra sargılar içinde mindere geri dönmüştü. Bir süre sonra, Güney Amerika’dan ağır yaralı ve neredeyse sakat bir şekilde geldi ve hiç vakit kaybetmeden ders vermeye devam etti. “Daha önce köpekti, şimdi bir kedi beni yakaladı!” demişti ve hiçbirimiz daha fazlasını sormaya cesaret edemedik. 10 yıl önce sigara içtiği için ciğerlerinin üçte ikisini aldılar. Kısa bir aradan sonra geri döndü ve hayatını sona erdirecek ameliyattan bir gün öncesine kadar öğretmenliğe devam etti. Bana son ameliyatının hemen ardından kalkıp hastaneden eve yürüdüğü söylenmişti.
Göğsünde hala dikişler varken eve doğru yürüdüğünü düşününce, birden onu eskiden olduğu gibi, Sinatra’nın o çok sevdiği ve hakkında çok şey söyleyen klasiği “My Way “i söylerken görüyorum.

Ve şimdi son yaklaştı
Bu yüzden son perdeyle yüzleşiyorum
Dostlarım, açıkça söyleyeceğim
Ve emin olduğum davamı açıklayacağım.
Dolu dolu bir hayat yaşadım
Her otoyolda seyahat ettim
Ve daha fazlası, bundan çok daha fazlasını
Ben kendi yolumla yaptım.”
Aikido’nun üç çağı olmuştur: O’Sensei çağı, Doshu Kisshomaru Ueshiba çağı ve Yoshimitsu Yamada çağı. O’Sensei’nin yönetimindeki ilk çağ 1969’da sona eren kuruluş çağıdır. Aikido’nun ikinci çağı Doshu Kisshomaru Ueshiba’nın Aikido’yu dünyaya açtığı ve 1999’da sona eren çağdır. Aikido’nun üçüncü çağı ise 15 Ocak 2023’te Yamada Sensei’nin vefatıyla sona erdi ve Aikidonun dünya çapında yaygınlaşmasıyla öne çıktı. Dördüncü çağına doğru ilerlerken, bu sanat ve camia birçok zorlukla karşı karşıyadır. Eski bir uchi deshi’si olarak Sensei’nin kusurlu ve zaman zaman çelişkili bir adam olduğunu biliyorum, ancak aynı zamanda büyük bir açık yürekliliğe sahipti. Bundan sonra gelecek Aikido’nun “Barış Sanatı” ile savaşan 1000 kabileye mi dönüşeceğini yoksa Yamada’nın kusursuz olmayan büyüklüğüne mi yükseleceğini göreceğiz.
Sensei, Yönetim Kurulu Başkanı,
sonuna kadar kendi bildiğin gibi yaptın.
Huzur içinde yat Sensei. Gassho.
Brian Ericksen
[1] “Aiki-Budo, Mightier than Judo” paragraf 1
[2] “Aiki-Budo, Mightier than Judo” paragraf 5
[3] https://www.aikidohawaii.org

Yazar Hakkında: Brian Ericksen Irak ve Afganistan gazisi, 9-11 sivil ilk müdahale görevlisi, yazar, gururlu bir baba ve Virginia’da yaşayan bir kocadır. Çocukken Hokkaido, Japonya’da bir gösteri izleyerek Aikido’ya hayran oldu. New York Aikikai’de Yoshimitsu Yamada’nın uchi deshi’si olarak geçirdiği 3 yılda Seiichi Sugano yakın akıl hocası oldu. Kazuo Chiba’nın özel öğrencisi olarak bir yaz geçirdi ve Fransa’da Nobuyoshi Tamura ile 4 ay eğitim gördü. Bu yaz ilk bahçesini dikmeyi planlıyor.
Kaynak: Heaven and Earth Aikido – Aikido Journal
Yoshimitsu Yamada: Passing of the Most Important Aikido Teacher in the World
Çeviri: Oğuzhan Yılmaz
Fotoğraflar: Metnin asıl kaynağından alınmıştır.
2 Comments
Ben robot değilim
” Aikido’nun üçüncü çağı ise 15 Ocak 2023’te Yamada Sensei’nin vefatıyla sona erdi” Doğruluğu tarışmalı büyük bir cümle, tıpkıyazının başlığı gibi ”Yoshimitsu Yamada: Dünyanın En Önemli Aikido Öğretmeni”
Elbette büyük bir hoca. Hizmetleri inkar edilemez ama, Aikido için ömür adamış hocalara haksızlık olmaz mı böyle bir başlık. Üstelik Yarının neleri, kimleri, Aikido hakkında nasıl bir gelecek getireceğini bile bilmezken..
Hizmetlerin için teşekkürler Yamda Yoshimitsu sensei
Oğuzhan Yılmaz
Merhaba,
Aslına bakarsanız yazıyı ilk okuduğum zaman ben de sizinle aynı hissiyatı paylaştım diyebilirim. Kişisel hislerimle küçük bir sınav verdim. Ancak çevirmen olarak, yazarın yazdıklarını kendi hissiyatıma göre değiştirmem hiç etik olmaz elbette. Çevirisini yaptığım bu makalenin sahibi Brian Ericksen, Yamada Sensei ve yakın öğrencisi Seiichi Sugano Sensei ile yıllarca çalışmış. Dolayısıyla bu bir bakış açısı aslında ve elbette yorumlanabilir.
Yazının içinde başka bir örnek daha var. Yamadan Sensei’nin ölüm ilanına gelen yorumda, yorum yapan kişi Yamada Sensei için şöyle diyor:
“Onu hep sevmişimdir. Güçlü bir mizah anlayışı vardı. Amerika’da Aikido’nun yerleşmesine yardımcı olan birkaç Shihan daha vardı, onlar biraz rahatsız ediciydi.”
Burada ”birkaç shihan” olarak kastedilen kişilerden biri M.Saotome Shihan olabilir. Kendisi benim Aikido çalışmaya başladığım günden beri takip ettiğim üstattır ve bu sayfaları yazmaya başlamamın sebebidir. Buna rağmen bu kısmı da olduğu gibi çevirdim. Keza kimi öğrencinin Saotome Shihan’ı ya da başka bir büyük öğretmeni rahatsız edici ya da en büyük olarak görmesinin ustalara birşey katmayacağını ya da onlardan birşey eksiltmeyeceğini düşünüyorum. Ama düşüncenin sahibi olarak bizler, çok şey öğrenebilir ya da kendi zihinlerimizin gölgesinde kalarak birçok şeyi gözden kaçırabiliriz.
Samimi yorumunuz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. Benim de bunları yazasım varmış demek ki
Oğuzhan