Geçtiğimiz günlerde, 29 Ekim’de Kenji Kumagai Shihan, 79 yaşında aramızdan ayrıldı. Kendisi bundan 40 sene önce ülkemizde Aikido’nun başlamasına vesile olmuştu. O zamandan günümüze kadar, Japonya – Türkiye arasında sürekli seyahat etti. Dojoları ziyaret etti, dersler seminerler verdi. Bu uzak coğrafyadaki öğrencilerini ve onların ilerlemeleri destekledi, yol gösterdi. Bir ömür boyunca sanatı aktarmak için sürekli çalıştı.
Haberi duyduktan sonra ilk düşündüğüm şey Kumagai Sensei ile ilgili bir kaynak bulup çevirisini yapmak ve sizlerle paylaşmak olmuştu. Ancak şöyle bir aramadan sonra hemen herkesin bildiği şeyler dışında kayda değer bir makale bulamadım. (Önerisi olan varsa duymak isterim.) Sonra düşündüm; kendisiyle uzun yıllar çalışmış olmasam da benim de hayatımda bir yeri vardı Kumagai Sensei’nin. Dolayısıyla anısına saygılarımı sunmak adına, kendi hayatımdan bir parça aktarmak istedim.
Not: İsmin sonuna gelen ”Shihan” ünvanı usta öğretici anlamına gelir. Shihan’lar aslında bir nevi sensei’ler yetiştiren kişidir. Dolayısıyla kendisi de bir sensei’dir. Sensei ise önce doğmuş, önce varmış olan, tecrübe olarak ileride olan, usta anlamına gelir. (TAD: 先 (sen[2]) “ileri, önce, önce olma, inisiyatif” + 生 (sei[2]) “doğum, yaşam”.) Hitap ederken ise genelde sensei kullanılır. Kafanızı karıştırmak istemem.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Daha öteye gitmeden önce Kumagai Sensei hakkında biraz bilgi sahibi olmakta yarar var. 1944 doğumlu olan Kumagai Sensei, 1963’de üniversiteye girdiğinde Aikido çalışmaya başlamış. 1969 – 1971 yılları arasında, çalıştığı işine ara vererek, Osaka’daki Hirokazu Kobayashi Shihan’ın yanında kesintisiz Aikido çalışmış. Süre kulağa az gibi gelebilir ama Kumagai Sensei o süre boyunca günde iki antreman yaptıysa (ki daha fazla olma olasılığı çok yüksek), haftada iki gün dojoya gelen bir öğrencinin bu antreman sayısına ulaşması 13,5 yıl sürer. Derslerin kalitesini ve sertliğini hiç hesaba katmıyorum bile. 1971 – 1977 arasında ise Komatsu A.Ş.’nin Aichi ve Kochi’deki şubelerinde görev yapmış ve aynı zamanda Aikido çalışmaya devam etmiş.
1977 – 1981 yıllarında Tokyo Honbu Dojo’ya bağlı Urawa Aikikai’de çalışmış. 1980’de Urawa Aikikai’nin shihanı olmuş. 1981 yılında iş için Mısır’a gitmiş ve Mısır’da Aikido dersleri vermeye başlamış. 1982 yılında aynı şekilde İstanbul’a tayin edilmiş ve tabii ki ders vermeye başlamış. İşte tam da burası benim gibi birçok insanın hayatında bir dönüm noktası aslında. Keza böylece bu coğrafya Aikido ile tanışmış. Kumagai Sensei 1988’de Japonya’ya dönmüş. O zamandan günümüze kadar da bolca seyahat edip, buradaki öğrencilere yol göstermeye devam etmişti.
Aikikai Tokyo - 13 Ocak 2019 - Kenji Kumagai Shihan 'Kagami biraki' seremonisinde 8. dan ünvanını Doshu Moriteru Ueshiba'dan alırken.
Buralara neredeyse her gelişinde dojomuzu ziyaret eder, mutlaka bir ders yapardı. İlk defa kendisiyle çalıştığımda yirmili yaşlarımdaydım ve muhtemelen çok şey bildiğimi ve bir samuray olacağımı sanıyordum. Kumagai Sensei o zaman yaptığımız teknikleri beğenmez ve kendisine teknik yapmamızı isterdi. Tabii ki bileğini tutan Kumagai Sensei olunca yerinden bile kıpırdayamazsın ve hiçbir tekniği yapamazsın. Bazen huysuz ihtiyar diye düşünürdüm ama kesinlikle çok güçlü bir ihtiyar. Hatta kendisini son gördüğümde bile (pandemi öncesi) kuvvetinden hiçbir şey kaybetmemişti. Eh, hala tekniklerimizi beğenmiyordu, o ayrı. Ama arada bıyık altında gülümsediğini görebiliyordum.
Aikido’nun bir el kitabı yazılabiliyor olsaydı, Kumagai Sensei oradaki tüm kuralları biliyor olurdu. En ufak detayı atlamadan, yuvarlamadan, geçiştirmeden, tüm temel teknikleri tam olarak kuralına uygun yapar, duruşunun ve iradesinin tüm gücünü tekniklerine katardı. Ben her bireyin kendi Aikido’sunu geliştirdiğini ve sağlam bir temel teknik bilgisine hakim olduktan sonra dönüşümlerin, değişimlerin, akışların yolunu açmak gerektiğini düşünüyorum. Kumagai Sensei o sağlam temel teknik bilgisinin en iyi örneklerinden biriydi. Bununla birlikte her dersinde yaratıcı bir şeyler buluyordu. İşte o yaratıcı yöntemlerden bir tanesi bana hayatımın Aikido deneyimi yaşattı.
2014’de bir Kumagai Sensei ziyareti sırasında hazır olan öğrenciler için Yudansha sınavı (siyah kuşak – dan sınavı) organize edilmişti. Biz de bir süredir dojomuzun müdavimlerinden Ünver Hocamız ile sıkı biçimde çalışıyorduk. Hocamız diyorum keza kendisi TOBB Üniversitesi’nde Makina Mühendisliği bölümünden öğretim üyesi Prof. Dr. Ünver Kaynak! Dojomuzun yaşı en çok ama ruhu en genç öğrencisi. Sınav boyunca Ünver Hocaya partnerlik yapacağıma söz vermiştim.
Standart bir 1. dan sınavı yaklaşık 50-60 dk sürebilir. Hocalar oturur ve teknik listesindeki tüm teknikleri tek tek okur ve adayın bunları uygulamasını izlerler. Arada eksik bir şeyler gördüklerinde, kalkıp doğrusunu gösterirler. Adaya ukelik (partner – atak yapan kişi) yapan kişi ise sık sık değiştirilir. Böylece hem ukeler çok yorulmaz hem de aday her zaman dinç ukelere teknik yapmak durumunda olur. Ama o gün bizi bir sürpriz bekliyordu.
Sınav normal şekilde başladı. Ünver Hoca sorulan ilk seri tekniği benim üzerimde yapmayı bitirdiği anda Kumagai Sensei sınavı durdurdu. Tabii ki beğenmediğini düşündük. Kalktı, karşıma geçti ve aynı seriyi oldukça etkili biçimde tekrar yaptı. Sonra tüm dojoya dönüp seriyi çalışmalarını istedi. Ben de bu sırada Kumagai Sensei’nin beğenmediğini düşündüğüm için Ünver Hocanın teknik yapmaya devam etmesini istedim. Ben sadece uke olacaktım. Ardındın Kumagai Sensei bizi tekrar ortaya çağırdı ve listede sıradaki teknik serisini sordu. Ünver Hoca teknikleri gayet güzel biçimde yaptı ve ben yine uke oldum. Bittiği anda Kumagai Sensei durdurdu ve aynı seriyi kendisi göstermek için çıktı ve ben yine ukeydim. Arkasından tüm dojo çalışmaya başladık ve ben yine ukeydim. Bu böylece, tüm teknik listesi tamamlanana kadar yaklaşık 2,5 saat boyunca devam etti. Kesintisiz ukeliğimde bir Kumagai Sensei’nin bir Ünver Hocanın elinde düşüp kalkıyordum. Bir ara beni değiştirir mi acaba diye düşündüm ama değiştirmedi. Sonuna kadar böyle devam ettik.
Kumagai Sensei bir sınavı alıp oradaki herkes için bir eğitime, bir seminere dönüştürmüştü. Benim içinse bu tam anlamıyla unutulmaz bir deneyimdi. Bir taraftan sınava tabii tutulan Ünver Hocaya iyi biçimde eşlik etmeye çabalarken bir taraftan kondisyonum ne kadarına yetecek acaba diye düşünüyordum. Bir dojo eğitmeni olarak benim de öğrencilerim minderdeydi ve nefesi kesilip yere yığılan bir eğitmen hiç de güzel bir görüntü olmazdı. Ama endişem yersiz çıktı ve sınavın sonu geldiğinde Ünver Hoca da, ben de sapasağlam ayaktaydık. Arkadaşlarımız ikimizi de tebrik ediyor ve “hanginiz sınav oldunuz, anlamadık” diyorlardı. Gerçekten de ikimiz için de bir sınav ve unutulmaz bir deneyim olmuştu. (Ünver Hocanın söyleyeceklerini aşağıda yorum kısmında okuyabilirsiniz.)
Kumagai Sensei & Ünver Kaynak 2014 - İstanbul Aikikai
Kumagai Sensei’nin ben de bıraktığı iz gibi, daha nice insana dokunduğundan ve unutulmaz izler bıraktığından eminim. Hatta bunların bazılarına birinci elden şahit olma şansım oldu. Tek tek hepsini yazamayacağım ama web sitelerinde yazılmayan ve biyografilere eklenmeyen nice anının öğrencilerin ve ustaların deneyimlerinde saklı olduğunu söylemek isterim.
Her şey için çok teşekkür ederim Kumagai Sensei. Her zaman saygı ve minnetle anacağız.
Domo arigato gozaimasu Sensei!
Oğuzhan Yılmaz
3 Kasım 2023
Written by
Oğuzhan Yılmaz
Boş Ayna Dergi editörü ve yazarı. İda Dojo, Aikido eğitmeni (4.Dan Aikikai)
”Ayna olanı olduğu gibi gösterir. Olmasını istediğin gibi değil.”
1 Yorum
Ünver Kaynak
Oğuzhan hocamız Kenji Kumagai Shihan önünde geçirdiğimiz 2.5 saatlik Dan sınavını kendi açısından, aynı zamanda bir eğitmen olarak, çok güzel anlatmış. Aslında ilave edecek fazla birşey kalmamış, ancak ben yine de sınava alınan deshi açısından anlatmak isterim. Kumagai Sensei bana eğer bir Aikido Teknik El Kitabı varsa, bunu fihrist kısmındaki tüm teknikleri tek tek sormuştu. Ortaya çağrıldığımızda önce her defasında soracağı yaklaşık 10 tekniklik bir teknik serisini söylüyor ve bana da tekrar ettiriyordu. Ben de 1-2 kayıpla tekrar ediyor, ancak hareket başlayınca doğaçlama bir biri ardınca sorulanları yapmaya çalışıyordum.
Bir seri teknik bitince, Sensei herkesi aynı teknikleri yapmaya ortaya çağırırken, bu sırada biz de Oğuzhan Hoca’yla en uzak köşeye giderek biraz olsun nefeslenmeye çalışıyorduk. Fakat, Sensei bizi gittiğimiz uzak köşeden de izleyerek pek dinlenme şansı vermiyordu. Tekrar ortaya çağrıldığımızda ben nasıl olsa bu iş birazdan biter, randoriye geçeriz diye bekliyorum, ancak heyhat, sınavın biteceği yok. Zaten nefesim de bitmek üzereydi.
Burada Oğuzhan Sensei devreye girdi, uyguladığım her teknikte elimde sanki sihirli değnek varmış gibi, 3-4 minder öteye uçuyor, ben de arada nefes almaya devam ediyordum. Bu oyun? çok işe yaradı, ancak bir ara o kadar yorgun düştüm ki, hakamayı falan oracıkta çözüp salondan kaçmayı düşündüm. Bari sınav sonuna kadar ayakta kalmaya çalışayım, diyerek üzerime gelen gölgeye, aynen Doshu Moriteru Ueshiba’nın videolarındaki teknikleri bilinçsizce yapmaya çalışıyordum. Ben gölgeyi fırlatıyorum, gölge havada takla atarak uzağa düşüyor, ben de 5 saniye de olsa zaman kazanıyordum.
Sınavdan kalacağım artık iyice belli olmuştu, ancak tek şansımın en sondaki randori olduğunu düşünüyordum. Kumagai Sensei’nin Karate geçmişi olduğunu, dövüşmeyi sevdiğini ve zaman zaman biraz karateye kaydığını önceki seminerlerden gözlemliyorduk. Bende de geçmişten gelen bir Karate alt yapısı vardı. Gençliğimden kalan birkaç tekme tekniğim vardı, bunları son ümit kullanır ve sınavı en azından etkileyici bitiririm diye hesaplıyordum. Maalesef, Kumagai Sensei randoriye geçmedi ve sınavı bitirerek ortaya çağırdı. Bana bu sınavda kendini başarılı buluyor musun diye sorduktan sonra, ben hayır Dan sınavı seviyesine uygun bir şey yapamadım deyince, Sensei gülerek, ancak sen ukeyi fırlatmayı biraz fazla seviyorsun galiba dedi. Sonra Sensei son noktayı koydu: “Evet sınavdaki tekniklerin istediğim seviyede değildi, ancak, sınavı bitirmeye çalışmakta gösterdiğin irade ve dayanıklılık da sınava dahildi, bu yüzden sınavın başarılı oldu” deyince hepimiz gülümsedik.
Kumagai Sensei, gerçekten bizde derin izler bıraktı. Ülkemizdeki Aikido’nun buraya gelmesinde büyük emeği var. Kendisine minnet borçluyuz. Önce Kumagai Sensei’nin kendisine, sonra onun öğretilerini bize aktaran başta Ayhan Sensei olmak üzere tüm sensei ve sempailere, son olarak da bu sınavı bize kazandıran Oğuzhan Hocama sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Domo arigato gozaimasu Sensei !
Ünver Kaynak
06 Kasım 2023