Yoga ile ilgili bilinen en eski metinler olan Vedalar, Yoga’yı “kişinin gerçek özünü bilmesinin yolu” olarak tarif eder. Bu metinlerdeki Yoga kelimesi çoğu zaman bir araya getirmek anlamında kullanılsa da disiplin manasıyla da karşımıza çıkar. Vedalarda bahsedilen spiritüel disiplin, basitçe dünya zevklerinden uzak durmak olarak yorumlanabilir. Vedalarda bu fikri ifade etmek için kullanılan diğer kelime Tapas’tır. Tapas ısı ve yanmak anlamına gelir ve asetik pratikleri işaret eder. Vedalar’daki Yoga ve Tapas kelimeleri, içsel bir ısı yaratan spiritüel disiplinin, uzun meditasyonlar ve oruç gibi yoğun uygulamalarını anlatmak için kullanılır.
Önceki Yazı : Yoga Nedir Ne Değildir ?
Benzer bir yaklaşıma, kendini bilme yolunda meditasyondan ve tefekkür pratiklerinden bahseden Upanishadlar’da da rastlarız. Yoga geleneğinde Vedalar’dan sonra tarih sahnesinde yerini alan Upanishadlar’da Yoga, sadece bir öğretmenden öğrenciye aktarılma yoluyla öğrenilebilen, belirli bilgilere sahip kişiler tarafından anlaşılabilecek daha ezoterik bir anlam kazanmaya başlar. Katha Upanishad’da karşımıza çıkan bir dize bize bunu anlatır:
“Duyu organlarına hakim olduğunda, bu Yoga’dır; insanlar böyle düşünür. Ancak o zaman kişi uyaranlardan özgürleşebilir. Yoga var olmaktır. Aynı zamanda var olmaktan vazgeçmektir.“
Bu dizeleri parçalara ayırdığımızda Yoga kelimesinin ilk olarak duyuların dış dünyadan içeri doğru yönlendirilmesi olarak kullanıldığını görürüz. Bir sonraki dize ise Yoga’yı önce varoluş ve hemen ardından varoluştan vazgeçme olarak tanımlar. Şu şekilde de yorumlanabilir: Yoga hem birleştiren bilinç yani var olmak hem de egonun bu bilinçte yok olmasıdır. Yani varoluşun içinde erimektir.
Tarihsel akışın bir sonraki durağında destanlar ve Bhagavat Gita karşılar bizleri.
Bhagavat’ın anlamı: mutlak, ilahi olandır. Gita: şarkılar anlamındadır. İlahinin veya Tanrı’nın şarkısı olarak çevrilebilir. Burada kastedilen Tanrı Krishna’dır. [1]
Şarkı söylemek, sadece Öz’de ikamet eden bir zihnin mutluluk ifadesidir. Öz’ün mutluluğun asıl kaynağı olduğunu bilen biri arzularından azat olmuştur.
Bhagavat Gita’da Karma Yoga’dan söz edilir.
Herkes, toplum, kültür, din, ebeveynler ve öğretmenler tarafından şartlandırılmış, kişisel bir dünyada yaşar. Tüm bu tesirler altında her insanın kendine özgü hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları vardır. Kişi sahip olduğu nesnelerden hoşlanır. Sahip olduğunda mutsuz olacağı nesnelerden hoşlanmaz. Ayrıca, kişinin varlığında kayıtsız kalacağı nesneler ve canlılar da olabilir; onlar ne mutluluk ne de mutsuzluk yaratır. Kişi hayata kendine özgü hoşlanmak-hoşlanmamak penceresinden bakar. Karma Yoga ise bize hoşlandım-hoşlanmadım ikiliğini ortadan kaldıran bir yaklaşım sunar.
Krishna
Bhagavat Gita-Tanrı’nın şarkısı:
Eylem Yoga’sı da denen Karma Yoga bize der ki: “Eylemlerinin üzerinde seçim hakkın vardır ancak eylemlerinin sonuçları üzerinde yoktur.”
Önce idrak etmesi zor geldi ama anladığımda üzerimden büyük bir yükü alan bir kavrayış oldu benim için. Eylemlerimizin sonuçları üzerinde seçim hakkımız olmadığını kavramak, beni bir çok suçluluk hissimden ve korkularımdan arındırdı . Yine de emeğimi sunmak ve sonuçlarına şükretmek.
Bir sonuç, eylem icra edildiğinde belirlenir. Hiç kimse camdan atlayıp da sonuçta ölmemeyi bekleyemez. Aynı şekilde hiç kimse yer çekiminin saniyede 9 m/s den daha az bir ivmeyle bedene çekim gücü uygulamasını bekleyemez. Eylemlerin sonuçları kendi kontrolümüzde olmayan yasalarla belirlenir. Bu bilgiyle kişi, hoşlandım-hoşlanmadım ikiliğinde salınmaz. [2]
Tüm eylemlerimizi Karma Yoga yapmak diye nitelendiremeyiz. Kişinin tüm seviyelerdeki eylemlerini, daha büyük bir bütünün hizmetine sunmasıdır. (bütünden kasıt kozmos, kainat değil sadece, çok uzaklarda, üretilmesi gereken bir proje gibi düşünmemek gerekir. Var eden, büyüten, çoğaltan, canlandıran, bağ kuran, birleştiren, bütünleştiren eylemler diyebiliriz) Bu eylemler, bencil amaçlar uğruna değil, varoluşun hayrı için gerçekleştirilen eylemlerdir.
Jnana Yoga (Bilgi Yogası), kişinin kendini bilmesiyle ilgilidir. Zihin kullanarak gerçekleştirilen meditasyon ve tefekkür gibi pratikleri içerir. Jnana Yoga, öze dair bilgileri vurgularken, Karma Yoga dünyaya karşı sorumluluğumuzun altını çizer. Bu iki öğretiyi dengelemek çok önemlidir. Bhagavat Gita’da bu iki tür Yoga, Bhakti Yoga’nın içinde birleşir. Bhakti, sevginin ve bağlılığın Yoga’sıdır. Evrensel olan kaynağa duyulan adanma, sevgi ve şükrandır. Dolayısıyla burada tanımlanan Yoga, bilginin, bilgeliğin, sosyal sorumluluğun, sevginin, adanmanın birleşimidir.
Destanları takiben Klasik Yoga olarak adlandırılan dönemi şekillendiren Yoga Sutralar’ın yazarı Patanjali ise Yoga’yı, “Zihnin tekrar eden döngülerini sabitlemek” olarak tanımlar. [3] Bu döngüler zihnin hareketliliğidir.(vritti) Yogayı, zihnin hareketlerinin dinmesi ve harekette olma paterninin sona ermesi olarak tanımlar. Ayrıca, Yoga’nın sekiz uzvundan, meditasyondan, samadhi’den bahseder.
Sekiz uzuv, Buddha’nın sekiz katlı yüce yolundan alınmıştır.
- Yama: Davranışlar, dış dünyayla ilişkiler: kişinin günlük hayatta, kendisi ve diğerleriyle ilişkisinde izlemesi gereken ahlaki davranışlardır. 5 Yama şöyledir:
- Ahimsa: Şiddetsizlik
- Satya: Dürüstlük: her şeyi\ her duygunu söylemek midir dürüstlük, o duygulara gereğinden fazla ehemmiyet vermek mi? Kırılmasın diye susmak mı?
- Brahmacharya: Saf bilinç olarak hareket etmek, tüm varlıklara kutsal olarak davranmaktır. Yüksek ahlaki seksüel pratik yapmayı ifade eder. Bu keşiş hayatı yaşamak anlamına da gelebilir, aktif cinsel hayatı olan birinin, ilişkisi içinde sadık kalması olarak da yorumlanabilir. Cinsel enerjinin kullanımını har vurup harman savurmadan ve bu enerjiyi bastırmadan.
- Aparigraha: Aç gözlü olmamak: Eşya, arkadaş vs biriktirmemek
- Nyama: İç dünya araştırması, kişisel disiplinler
- Saucha: Temiz olmak, temiz düşüncelere sahip olmak
- Santosha: Kanaatkar olmak, memnuniyet
- Tapas: Tutku ve disiplin, uzun süre hareketsizce oturmak, oruç tutmak, uzun süre sessiz kalmak gibi.
- Svadhyaya: Kasıtlı olarak kendi inceleme, limitlerimizi farketmemizi ve kabul etmemizi sağlar.
- Ishvarapranidhana: Tanrı’ya teslimiyet. Egodan özgürleşerek daha büyük bütüne inanma ve teslim olma hali.
- Asana: Yoga duruşu, dengede ve rahat olmalı
- Pranayama: Nefes çalışmaları, uzun, sakin ve düzenli nefes alma modelinin kurulması
- Pratyahara: Duyuların içe dönmesi, iç hayatın dıştan ayrı olduğunun gözlemlenmesi
- Dharana: Meditatif hale giriş kapısı, seçilen odak dışında tüm düşünceleri dışarda tutmak için bilinçli bir efor vardır.
- Dhyana: Meditasyonda hiç bir efor yokken onunla ilgili izlenimlerin sürekli akışı
- Samadhi: Düşüncelere bağlanmadan Dhyana halini sürdürdüğümüzde zihin sessizleşmeye başlar. Bilinçteki bu değişim, huzurlu bir hali getirir. Beden, nefes, zihin, bir olur.
Klasik Yoga Dönemi denilen Patanjali Yoga Sutralar’ın olduğu dönemdeki metinlerde, 9. ve 10. YY.’da ortaya çıkan Hatha Yoga’dan farklı olarak asana ve pranayamanın tanımı çok daha basit ve sadece Yoga ya da bütünleşme sürecine araç olarak görülür. [4]
Yoganın tarihsel gelişimi boyunca farklı ekoller, öğretiler ve amaçlarla da karşılaşırız. Her şeyin bir olduğunu ortaya koyan Tantra felsefesine göre, yaratılmış olan hiçbir şey yoktur ve mantra, mudra, yantra gibi yogik pratik ve ritüeller, ilahi olanı idrak etmek için birer araçtır.
Ardından Yoga yüzünü fiziksel bedene döner. Buradaki yaklaşım, meditasyon boyunca bedenin sabit tutulmasının çok daha ötesinde, bedene sağlık ve dayanıklılık getiren bir anlayışa işaret eder ki bu, Hatha Yoga’dır. Asanalara, bedensel duruşlara ve egzersizlere odaklanır. Gherata Samhita ve Hatha Yoga Pradipika gibi metinler, zihni, nefesi ve bedeni birleştiren spesifik duruşlardan bahseder.
21. Yüzyıla geldiğimizde Yoga’nın tanımı, tarihsel akışın büyük bir kombinasyonudur: Meditasyon olarak Yoga, tefekkür olarak Yoga, kendini bilmek olarak Yoga, dünyaya karşı sorumluluğumuz olarak Yoga, adanma ve sevgi olarak Yoga, kutsal olanı idrak etmek adına Yoga, fiziksel bedene vurgu olarak Yoga.. [5]
Bir çok yerde Yoga’nın bin bir türlü haliyle karşılaşabilirsiniz. Hangi türlüsünün size uygun olduğunu keşifleriniz belirler. İnsan sayısı kadar Yoga çeşidi var derdi bir hocam. Her yöntem de sanki kişiye adapte oluyor gibi geliyor bana.
Kendi tercihim, rahatsızlık hissetmediğim deneyimi sürdürmek. Rahatsızlık hissettiğimi bırakmak. Sevdiğimi de benimsemek, belki bir gün terk etmek, belki bir gün yeniden hatırlamak ve belki de tamamen unutmak üzere. Bu sevdiğiniz, bağlandığınız kişi eğitmeniniz olabilir, çok güvendiğiniz bir kaynak, kitap, kişi olabilir ama evvela sizin sezgilerinizin süzgecinden geçmesi çok önemlidir. Yanılsanız bile sizin tecrübenizdir. Ne istemediğinizi tanımış olursunuz. Dolayısıyla da herkesin tercihi de kendine has. Yoga’nın doğasında kişinin kendisiyle ilişkisi ve herkesin de kendisine ait bir yolu olduğunu düşünürsek, herkesin Yoga’sı kendine.
Bora Ercan şöyle diyor bu konuyla ilgili olarak:
“Elbette kitaplara, hocalara saygı duyulmakla başlanır işe ancak onlar aşılmadığı sürece bir yere varılmaz. Gerçek içsel özgürleşme bütün kitapların ve guruların atıldığı\yakıldığı\aşıldığı yerdedir. Her birey kendi gurusu olmadıkça başka guruların esiri olacaktır. Burada gurulara bağlı olmakla onların esiri olmak arasındaki farkın anlaşılabileceğini umuyorum.” [6]
Herkesin yolculuğu ayrı. Kendine giden yolda bir araçsa Yoga, nasıl bir gurununkiyle aynı olabilir ki yolun? Belki gurun şahane bir rehberdir. Rehberlik ettiği senin kendine giden yolda destek olmak, o yolu sadece sen yürüyebilirsin. Belki düştüğün yerden seni kaldıran bir eldir. Topallayarak yürürken sana destek sağlayandır, hayata bakışının değişmesine vesile olandır. Ama baktığın o hayat senin. Ve tüm deneyimlerin, yolunu belirginleştirir zamanla.
Yoga bir içsel disiplin. Sana nasıl nefes alacağını, zihnini, bedenini nasıl ehlileştireceğini, varoluşun farklı boyutlarını öğreten. Beni çok şaşırtıyor, beni disipline sokan bir sistemin aynı zamanda benim özgürleşmeme vesile olması. Özgürleşmekten kastım, kendi kendime koyduğum engellerin, yanılsamaların farkına varmak ve bu yanılsamalardan bağımı kopartıp kendimi yaşamaktan alıkoymamak. Bunu yaparken de dengeli olabilmek. Kendimi sakınıp saklanmamak ve aynı zamanda kendimi kaybetmemek.
Velhasıl kelam, Yoga gözünüze çarpan asana\duruş pratiklerinden, akrobatik hareketlerden ibaret değil. O yönü de pek hoş, ama çok daha fazlası. The Yoga, asana ve ötesi :))
Şaka bir yana, gün geçtikçe daha Dalgacı Mahmut olmamı, şahsen Yoga’ya bağlıyorum. Alaycılık, mizah, eksiyi artıya, artıyı eksiye evirebiliyor. Neşelilik de yan etkisi. Her şeyi ciddiye almamak lazım, çünkü hiç bir şey o kadar ciddi değil, ciddi de aynı zamanda.
Bedeninizle birlikte zihniniz de esniyor. Yani şöyle: durumu çok ciddiye alıp kendinizi somurturken bulduğunuzu farkedip işi mizaha vurabiliyorsunuz bu zihin esnekliği sayesinde. Ya da ataletinizi farkedip eyleme geçme motivasyonunuz hızlıca beliriveriyor. Çok heyecanlı olduğunuzda, nefesiniz kesildiğinde, derin nefesler alıyorsunuz, zihniniz sakinleşmeye adapte oluveriyor.
Zihin esnekliğini sağlamak, beden ve nefes egzersizleriyle gerçekleşebiliyor. Önce bedenden başlıyoruz; dikkatimizi bedenimize yönlendiğimizde maymun zihin olan atlarımızı koşumlarına bağlayabiliyor hale geliyoruz. Zihni yanılsamaların, yanılgıların girdabından tutup çıkarıyoruz. Hey bedenine bak, zihnindeki alanda değilsin, buradasın. Hatırlıyorsun bunu ve sisler dağılmaya başlıyor. Belki nefes egzersizleriyle, belki yaparken nefes nefese kaldığın asanalarla yapıyorsun bunu. Bedeninle ilişki kurmaya başladığında ihtiyaçlarını görmeye başlıyorsun, bunları gözetmeye başlıyorsun. Kendinle ilişkini harekete geçiriyorsun. Kendinle iyi geçinmeye başlıyorsun. Sevdim ya, iyi bi insanmışım meğer kendim, beynimi yediği için kızıyordum demeye başlıyorsun.
Anlayacağınız zihnin meselelerini zihinle çözme çabalarını bırakıp, bedene yöneliyorsunuz ve bedene yönlenince meseleleri bırakıveriyorsunuz. Bir bakmışsınız tutunduğunuz düşünceler kaybolmuş. Bırakmayı, sadeleşmeyi öğreniyorsunuz. Bahsettiğim kadar kolay olmadığını söyleyebilirim, şakayla karışık anlatıyorum ama bedene yönelmektir anahtar. Bütün bu tarihi akışta bahsi geçenler üzerine kavrayış sağlamak bedenle başlıyor. An’a odaklanmak dedikleri bedenle başlıyor. Kendinize alan yaratıyorsunuz. Ve sonrasında da varoluşa yönelik anlamlar bulmak için kullanmaya başlıyorsunuz Yoga’yı. Yoga’nın köklerinde neler anlatılmış inceleyip anlatılanları kendinize araç yapıyorsunuz. Kurduğunuz bağlantılar da Yoga’nın anlamı gibi, bütünleştirici oluyor. Ve yine zihin sakin.
Köklü tarihine rağmen bugün de yeri var Yoga’nın ve bugün de tarihini günümüze bağlamayı devam ettiriyor. Bugünkü eskisi gibi değil denir hep. Doğrudur; olması da beklenemezdi. Ama adapte oluyor. Adapte olması da bağlayıcılığından zaten. Bugün ben binlerce yıl önce yazılanları okuyup idrak etmeye çalışıyorum mesela. Demek ki koruyor özünde varlığını. Kaldı ki derler ya sadece hareketten ibaret artık diye. İhtiyaç o. Zihnimizin yarış atı gibi olduğu dönemlerdeyiz. İhtiyacımız var hızlı akışlara. Değişiyor, dönüşüyor. Bedenle kanınıza girip zihnin sakinliğiyle hayatınıza yerleşiyor Yoga.
Sevgi Sözügeçer
Kaynaklar:
[1] Damla Dönmez’in YouTube Kanalında Bhagavat Gita Kursu Videoları:
https://www.youtube.com/watch?v=pHw75mMyvLI&list=PLRUO3GyajL7cw4CAhgMbkmzWGRN4fsiRd https://www.youtube.com/watch?v=nXz1CQ_Ejlc&list=PLRUO3GyajL7fP-CAVnvJNSHwzDhPgvSN7
[2] Swami Dayananda, Bhagavat Gita’nın Öğretisi, Çeviri: Damla Dönmez, Okyanus Yayıncılık, 2021
[3] [4] [5] Gülin Zeytunlu, Modern Yoganın Kadim Kökleri, Cinius Yayınları, 2019.
[6] Bora Ercan, Surya’dan Patanjali’ye Yoga, 1. Kitap, Paloma Yayınları, 2. Baskı, 2016.
Kapak Fotoğrafı: Philippe Donn from Pexels